MUĞNİ’L-MUHTAC

AKİDDE MUHAYYERLİK

 

G. KUSURLU MALI GERİ VEREBİLMENİN ŞARTLARI

 

[Kusurlu olduğu için geri verilmek istenen malı] kullanmamak şarttır. Buna göre müşteri [satm aldığı] köleye hizmet ettirse veya binek hayvanı üzerinde eyerini veya semerini bıraksa geri verme hakkı ortadan kalkar,

 

Sevk edilmesi ve yedilmesi güç olan serkeş hayvana binme konusunda kişi mazur görülür.

 

Bir kusur / ihmalkarlık sebebiyle malı geri verme hakkı ortadan kalkınca müşteri satıcıdan [malın kusuru için] erş alamaz.

 

Müşterinin elindeyken mal kusurlansa malı zorla geri verme hakkı ortadan kalkar. Bundan sonra satıcı geri almaya razı olursa müşteri onu geri verebilir veya müşteri mala razı olabilir. Şayet razı olmazsa müşteri yeni meydana gelen kusur sebebiyle malın değerinde meydana gelen azalmayı mala katarak malı geri verir veya satıcı daha önceki kusurun meydana getirdiği eksilmeyi müşteriye öder. Bu durumda müşteri malı geri veremez.

 

Taraflar bu ikisinden biri üzerinde anlaşırsa bu anlaşma uygulanır, aksi takdirde daha doğru görüşe göre malı elde tutmak isteyenin isteği dikkate alınır.

 

Müşteri, malı aldıktan sonra onda meydana gelen yeni kusuru [eskisiyle birlikte] derhal satıcıya bildirmek zorundadır ki satıcı [yukanda geçen seçeneklerden birini] tercih etsin.

Şayet müşteri durumu bildirmeyi bir özür olmaksızın geciktirirse ne malı geri verebilir, ne de eski kusur sebebiyle erş [ödeme / tazminat] alabilir.

 

[Devekuşu] yumurta[sı]nın kınlması, hindistan cevizinin [oyulmaSi], kurtlanmış karpuzun oyulması vb. örneklerde olduğu gibi satılan maldaki eski kusur [yani içinin bozuk / kurtlarımış olması] ancak yeni kusur sayesinde [kınlma ve oyulma sayesinde] biliniyorsa bu durumda daha güçlü olan görüşe göre erş vermek gerekmez. Şayet eski kusur, müşterinin yaptığı fiilden daha azını yaparak bilinebiliyorsa bu durum "sonradan meydana gelen" diğer kusurlarla aynı hükme tabidir.

 

1. [Kusurlu] malı [satıcıya] geri verebilmek için onu kullanmamak gerekir.

 

Buna göre;

 

[a] - Kişi satın aldığı köleyi -az miktarda da olsa- hizmetinde kullanırsa, örneğin "bana su ver" dese, er-Ravda'nın bazı sahih nüshalarında yer aldığına göre köle kendisine su vermese bile köleyi geri verme hakkı ortadan kalkar.

 

[b] - veya [satın aldığında] hayvanın üzerinde [bulunan] eğerini veya semerini [aynen] bıraksa -İbnü'l-Mukrı'nin Ravda adlı eserinde kabul ettiğine göre bunlar satıcının mülkü olsa bile veya müşteri malla birlikte bunları da satın almış olsa bilegeri verme hakkı ortadan kalkar.

 

Çünkü bu fiiller kişinin mala razı olduğunu göstermektedir. Eyer ve semeri hayvan üzerinde bırakmak hayvandan yararlanmak gibi kabul edilmiştir; çünkü bunları hayvan üzerinde bırakmasaydı eyer ve se me ri taşımaya veya taşıtmaya ihtiyaç duyacaktı.

 

Şu görüş de ileri sürülmüştür: Kişinin tıpkı köleye "kapıyı kapat" demesi [ve kölenin de kapatması] örneğinde oldUğU gibi [satın alınan malılköleyi] hafif bir şekilde kullanmanın [malı geri verme hakkına] bir zararı yoktur.

 

İlk görüşe göre [hayvan satın alan kişinin] hayvanın üzerinde [satın aldığı sırada bulunan] gemi bırakması da hayvanın üzerine koyması da, bunlar hafif olduğundan bir zararı olmaz. Ayrıca bunlar olmadan hayvanı yönlendirmek mümkün değildir.

 

Not:

1. Hayvana yem verme, sulama ve -yolda iken sağması durumunda- hayvanı sağmanın bir zararı yoktur. Hayvan dururken hayvanı sağarsa Subkl'nin tek görüş olarak naklettiğine ve el-Bahr adlı eserde alimlerimizden naklettiğine göre hayvanı geri verme hakkı kesin olarak ortadan kalkar. Ezrai ise bu konunun düşünülmeye muhtaç olduğunu söylemiştir.

 

2. Nevevi'nin ifadesinden şu [iki husus] anlaşılmaktadır:

 

[a] - "Müşteri sesini çıkarmadığı halde köle ona hizmet etse, bunun [köleyi geri verme hakkına] bir etkisi olmaz. Çünkü istihdam köleden çalışmasını istemekle olur." İsnevl'nin belirttiği üzere bu, uygun bir görüştür.

 

er-Ravda'da şöyle denilmiştir: Köle, [onu satın alan müşteriye] bir maşrapa su getirse ve müşteri de bunu onun elinden alsa bunun köleyi geri verme hakkına zararı olmaz. Çünkü kölenin maşrapayı müşterinin eline bırakması yere bırakması gibidir. Müşteri maşrapadaki suyu içip de bunu köleye geri verirse köleyi kendi işinde kullanmış olur.

 

[b] - Köle tarafından uygulanmasa bile yalnızca ondan bir şey talep etmek bile köleyi geri verme hakkına etki eder.

 

[Bu ikincisi] zahir olan görüştür; çünkü köle yerine getirmiş olsun ya da olmasın müşterinin ondan talepte bulunması ona razı olduğunu gösterir.

 

2. [Hayvan satın alma durumunda] müşterinin, sevk edilmesi ve yedilmesi güç olan serkeş hayvana binmesi mazur görülür. Çünkü buna ihtiyaç vardır. Şayet hayvanı sevk etmek zor değilse kişi hayvana binme konusunda mazur görülmez.

 

3. Hayvanı yolda koşturmak hayvanı geri verme hakkını ortadan kaldırır. Ancak bir özür sebebiyle hayvan yürüyemiyorsa [onu koşturmak] hakkı ortadan kaldırmaz.

 

4. Kişi elbise satın alıp onu giydikten sonra onun kusurlu olduğunu yolda iken öğrense elbiseyi yolda iken çıkarmakla yükümlü tutulmaz; çünkü böyle bir şey örf-adette bulunmamaktadır. Hayvandan inme meselesi ise bundan farklıdır; çünkü binmeye devam etmek binmedir.

 

İsnevi'nin el-Mühimmat adlı eserinde belirtildiğine göre şu hüküm kesindir: "Elbiseyi çıkarmama" meselesi güzel görünüşlü kimselere özgüdür. Çünkü meslek erbabının [zenaatkarların] çoğu üzerindeki elbiseyi çıkarmaktan çekinmemektedir.

 

Bu hükmün benzeri "hayvandan inme" konusunda da geçerlidir.

 

5. Kişinin satın aldığı malı geri verme hakkı kendi kusuru sebebiyle ortadan kalktığında kusur sebebiyle satıcıdan bir erş [ödeme] alamaz; çünkü bunu kendi kusuruyla kaybetmiştir.

 

6. Kişinin satın aldığı malda onun elindeyken gerek bir afet gerekse başka bir sebeple bir kusur meydana gelse daha sonra müşteri malda eski bir kusur tespit etse malı zorla geri verme hakkı sona erer; çünkü müşteri malı bir kusurla teslim aldığı halde iki kusurla geri veremez. Zarar zararla giderilmez.

 

7. [Satın alınan kölenin] Kur'an'ı ve mesleğini icra etmeyi unutma[sı] onun değerini düşüren bir husus olduğu için bunlar da kusur gibi kabul edilir.

 

8. "Müşteri elinde iken malda bir kusur meydana gelmesi halinde malın geri verilemeyeceği" hükmünden şu durumlar istisna edilir:

 

[a] - Müşteri, maldaki eski kusuru ancak ve ancak yeni kusurun ortadan kalkmasından sonra öğrense malı geri verme hakkı ortadan kalkmaz.

 

[b] - Satın alınan köledeki kusur onun evlendirilmesi olsa, koca zifaf öncesinde karısına "müşteri seni kusur sebebiyle satarsa sen boşsun" dese, engelortadan kalktığı için cariyeyi geri verebilir.

 

9. Satıcı [müşteri elinde iken ikinci defa kusurlanan malı] kusurlu olarak geri almaya razı olsa, müşteri malı kusuruyla birlikte herhangi bir şey ödemeksizin geri verir.

 

Yahut da satıcı, eski kusurdan dolayı bir erş ödemeksizin malı ile yetinirse müşteri malı ona geri verir; çünkü malın geri verilmesini engelleyen durum satıcının uğrayacağı zarardır, kendisinin razı olmasıyla bu durum ortadan kalkmıştır.

 

10. Şayet satıcı müşteri elinde kusurlanan malı geri almaya razı olmazsa [ortada iki seçenek vardır:]

 

[a] - Müşterinin yapması gereken şey malın yanında meydana gelen yeni kusurun malda meydana getirdiği eksilmeyi telafi edeceği erşi satıcıya vermektir.

 

[b] - [Diğer seçenek ise] satıcının müşteriye eski kusurun erşini tazmin edip müşterinin malı teslim etmemesidir.

 

Çünkü bu iki seçeneğin her birinde her iki tarafın maslahatını bir araya getirme ve her iki tarafın çıkarını gözetme söz konusudur.

 

11. Satıcı ve müşteri "kendi cinsi karşılığında satılan faize tabi bir mal" dışındaki bir malda, yukarıdaki iki seçenekten birine razı olursa bu seçenek uygulanır. Çünkü hak onlara aittir.

 

Faize tabi mallarda ise, sonradan meydana gelen kusur için erş ödenmesinin yanında akdin feshedilmesi tek seçenektir. Bunun gerekçesi "müşteri yanında malın telef olması" meselesinde geçmişti.

 

[Soru]  Daha önce geçtiğine göre önceden meydana gelen kusur sebebiyle karşılıklı rızaya bağlı olarak müşterinin bir bedel [erş] alması mümkün değildir.

 

[Cevap]  Malı geri vermenin mümkün olması halinde erşin -gerçekte öyle olmadığı halde- malı geri verme yetkisine karşılık geldiği varsayılmaktadır. Malı geri vermenin mümkün olmaması hali ise bundan farklıdır. Çünkü bu durumda erş, malın kusursuz olma vasfının ortadan kalkmasına karşılık gelmektedir.

 

12. Müşterinin, maldaki eski kusur sebebiyle bir karşılık [erş] almasından sonra veya hakimin buna [erşe] hükmetmesinden sonra ancak henüz müşteri teslim almadan önce maldaki kusur ortadan kalksa müşteri erşi geri verip akdi feshedemez; çünkü erşi vermekle durum sonuca bağlanmıştır. Müşteri erş almadan önce veya hakim onun erş almasına hükmetmede n önce kusur ortadan kalkarsa -iki taraf müşterinin erş alması konusunda anlaşmış olsalar bile- müşteri akdi ~eshedebilir.

 

Onceki kusur müşterinin erş almasından önce ortadan kalksa müşteri erş alamaz. Erş aldıktan sonra ortadan kalksa, erş almayı gerektiren bir husus bulunmadığından bunu geri vermesi gerekir.

 

13. Satıma konu olan malda hem satıcı elinde iken meydana gelen kusur hem de müşteri elinde iken meydana gelen yeni kusur bulunsa ve iki taraf [ne yapılacağı konusunda] anlaşmazlığa düşse, örneğin taraflardan biri yeni kusur sebebiyle malın satım bedelinde meydana gelen azalmanın müşteri tarafından ödeyip malın satıcıya geri verilmesini isterken diğer taraf eski kusur sebebiyle malda meydana gelen azalmanın satıcı tarafından ödenip malın müşteri elinde kalmasını istese [kimin istediği yapılacaktır? Bu konuda mezhep içinde farklı üç görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre, eski kusurdan dolayı erş ödenerek malın müşteri elinde kalmasını isteyen tarafın isteği yerine getirilir. Bunu isteyen ister satıcı isterse müşteri olsun fark etmez; çünkü bu istekte akdin olduğu gibi devam ettirilmesi söz konusudur.

 

[İkinci görüş]

 

Herhalükarda müşterinin istediği yapılır; çünkü satıcı onu aldatmıştır.

 

[Üçüncü görüş]

 

Herhalükarda satıcının istediği yapılır; çünkü müşteriden farklı olarak satıcı ya tazmin edici yahut da akdin üzerinde gerçekleşmediği şeyi geri alıcı durumdadır.

 

Bu görüşlerin tümü kendi adına tasarruf ta bulunan şahıs hakkında geçerlidir. Velayet veya vekalet gibi bir yolla başkası adına tasarrufta bulunan kişi ise adına tasarruf ta bulunduğu kişi için en yararlısı ne ise onu yapar.

 

Not:  Kişi bir elbise satın alarak onu boyadıktan sonra elbisede kusur bulunduğunu fark etse, müşteri kusur sebebiyle bir bedel ödenmesini istese, satıcı ise "elbisemi bana geri ver, sana boyanın değerini ödeyim" dese satıcının dediği yapılır. [Elbisenin boyanmasından doğan] kusur sebebiyle müşterinin tazmin yükümlülüğü düşer.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Malda müşteri elinde iken bir kusur meydana gelmesi durumunda olduğu gibi burada da "malın müşteri elinde kalmasını" isteyen tarafın isteği kabul edilmeliydi.

 

Buna şöyle cevap verebiliriz: Burada müşteri satım bedelini ve boyanın değerini alırsa herhangi bir şey tazmin etmiş olmamaktadır. Diğer tarafta müşteriyi malı geri verip bunun yanında sonradan meydana gelen kusurun erşini ödemekle yükümlü tuttuğumuzda onu herhangi bir şeye karşılık olmaksızın tazminle yükümlü tutmuş olmaktayız.

 

Bu meselenin bir benzeri de şudur: Satıcı, malda müşteri elindeyken meydana gelen kusurdan dolayı müşteriden herhangi bir tazmin istemeksizin malın kendisine geri verilmesini istese bu durumda müşterinin isteği dikkate alınmaz. Şu halde bu mesele Nevevi'nin ifadesinin kapsamından istisna edilir.

 

Şu söylenebilir: Nevevi'nin ifadesi "müşteri elindeyken sonradan meydana gelen kusur" konusundadır. Müşterinin satın aldığı elbiseyi boyaması ise malda bir kusur meydana getirmek değil [tersine] mala ek yapmaktır.

 

Buna şöyle cevap verilir: Ezral'nin Kaffal'in açık ifadesi olarak naklettiği gibi, boyama her ne kadar malın değerini arttırsa bile malda meydana gelmiş bir kusur gibi kabul edilir.

 

Bunların tümü "boyanın elbisenin değerinde bir eksilme meydana gelmeden elbiseden çıkarılması mümkün olmadığında" söz konusudur. Şayet böyle bir eksilme söz konusu olmaksızın ayrıştırmak mümkün olursa boya ayrıştınlır ve elbise satıcıya geri verilir. Bu, hükümle ilgili alimlerin zikrettiği gerekçeden anlaşılmakta olup Harezm! ve başka kimi alimler tarafından açık olarak ifade edilmiştir.

 

14. Müşterinin, malı teslim aldıktan sonra malda meydana gelen kusuru -teslim almadan önce malda bulunduğunu tespit ettiği kusurla birlikte- satıcıya derhal bildirmesi gerekir. Ta ki satıcı malı geri almak veya erş ödeyip malı müşteri elinde bırakma seçeneklerinden birini tercih etsin.

 

Müşteri eski kusurun bulunduğunu tespit eder etmez -ortada bir özür yokken- durumu bildirmeyi ertelerse malı geri veremez ve kusur sebebiyle erş de alamaz. Bu, müşterinin malı geri vermeyi geciktirme sine benzer.

 

Müşteri bunu geciktirse ve "sonradan meydana gelen kusuru derhal bildirmenin gerekliliğini bilmediğini" iddia etse bu "kusurlu malı derhal geri vermenin gerekli olduğunu bilmediğini" iddia etmek gibidir. Hatta Ezral'nin dediğine göre bu mesele diğerinden daha çok hükme layıktır; çünkü bunu ancak fıkıhçılar bilmektedir.

 

Not:

ı. Müşterinin malı almasından sonra meydana gelen kusur; göz iltihabı, humma gibi genelde çabuk geçen türden ise İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüşten birine göre -ki el-En var adlı eserde bu görüşün tercihe şayan olduğu belirtilmiştir- müşterinin beklemesi mazur görülür. Oysa eş-Şerhu's-sağir'in ifadesinden, el-Minhac metninin mutlak ifadesinden anlaşılan "mazur görülmez" hükmü anlaşılmaktadır.

 

2. Müşteri malı teslim aldıktan sonra, malda daha önceden bulunan kusur cinsinden bir kusur meydana gelse, örneğin gözde daha önceki beyazlık gibi bir beyazlık [katarakt] oluşsa, daha sonra bunlardan biri ortadan kalkmakla birlikte hangisinin sabit kaldığı net olarak bilinmese, akdin iki tarafı da bu konuda ihtilaf etseler, satıcı "eski kusur ortadan kalktı, ne malı geri alırım, ne de erş öderim" derken müşteri "aksine yeni kusur ortadan kalktı, malı geri vereceğim" dese her iki tarafa da söyledikleri hususa dair yemin ettirilir. Satıcının yemin etmesiyle birlikte malı geri verme durumu ortadan kalkar, müşterinin yemin etmesiyle birlikte satıcının erş ödemesi gerekli olur. Müşteri malı geri verme hakkının olduğunu iddia ettiği halde kendisi lehine erşe hükmedilmesinin nedeni malı geri vermenin imkansız oluşudur.

 

3. İki taraf kusurun miktarında ihtilaf etseler, daha az olanın esas alınması gerekli olur; çünkü kesin olarak bilinen budur.

 

Taraflardan hangisi yeminden kaçınırsa -benzer diğer meselelerde olduğu gibi- onun aleyhine hüküm verilir.

 

Genel Kural:

 

Bir mal hangi kusur sebebiyle satıcıya geri verilebiliyorsa, o kusur müşterinin yanındayken gerçekleşirse bu durum malın satıcıya geri verilmesine engel teşkil eder. Bir mal hangi kusurun bulunması halinde satıcıya geri verilemiyarsa, aynı kusur müşteri elindeyken gerçekleştiğinde bu durum malın satıcıya geri verilmesine engel teşkil etmez, 

 

Buna göre, bir cariyeyi satın alan kişi satanın oğlu veya babası olup cariye ile cinsel ilişkide bulunması sebebiyle cariye satıcıya haram hale gelse bu durum ne malın geri verilmesine engel teşkil eder, ne de geri verme hakkı doğurur. Yine küçük cariyeyi satıcıya haram kılacak şekilde emzirmek de cariyeyi geri vermeye engel teşkil etmez. Örneğin küçük cariye, satıcının müşterinin elinde olan annesi veya kızı tarafından emzirilse, kişi durumu sonradan öğrense bu durum cariyeyi geri vermeye engel teşkil etmez.

 

Bunun istisnası birkaç sayılı durum vardır ki bu durumlarda müşteri lehine malı geri verme hakkı sabit olmamakla birlikte müşterinin malı geri vermesi caiz olmaz. Bunlar şu durumlardır:

 

1) Cariyenin dulolmaya müsait olduğu bir yaş diliminde dul olması. Kişi cariyeyi bu gerekçe ile geri veremez. Bununla birlikte kişi cariyeyi bakire olarak satın alsa ve onunla ilişkide bulunsa geri verme imkanı ortadan kalkar.

 

2) Kölenin Kur' an okumayı bilmemesi veya herhangi bir sanatının olmaması. Köle bu sebeple geri verilemez. Bununla birlikte kişi Kur'an okumayı bilen veya bir sanatı olan bir köle satın aldıktan sonra köle bunları unutsa geri verme imkanı ortadan kalkar.

 

 

Kölenin bir alışveriş sebebiyle borcu bulunduğunu ikrar etmesi onu geri vermeye engel teşkil etmez.

 

Şayet müşteri kölenin dediğini tasdik ederse, kölenin itlaftan kaynaklanan bir borcunun bulunması onun geri verilmesini engeller. Müşteri tasdik etmezse bu durum geri vermeye engelolmaz. Suça maruz kalan kişinin suçu affetmesi, sonradan meydana gelen kusurun ortadan kalkması gibi değerlendirilir. Orada geçerli hükümler burada da uygulanır.

 

15. Maldaki eski kusur ancak yeni bir kusurun meydana gelmesiyle bilinebiliyorsa, örneğin [içi bozuk olan] bir deve kuşu yumurtasının kırılması -ki bu çalkalamakla da bilinebilir- ve [içi bozuk olan] hindistan cevizinin oyulması, kurtlu olan karpuzun oyulması gibi bir durumda [müşteri elinde meydana gelen bu kırma, oyma vb. fiillerin hükmü nedir? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait üç görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Zikredilen ürünler satıcıya zorla geri verilebilir. Bu durumda sonradan meydana gelen kusur için erş ödemeye de gerek yoktur.

 

Nar, ceviz ve badem gibi "yemişleri kabuk içinde olan" bütün yiyeceklerde de durum böyledir. Çünkü -sütlü görünsün diye sağılmamış olan koyunu müşterinin sağarak kusuru meydana çıkarması meselesinde olduğu gibi- burada da malın kusurunun ortaya çıkarılması ancak bu fiillerle mümkün olmaktadır. Bu sebeple müşterinin bir ödeme yapmasına gerek yoktur. Satıcı satım akdi ile müşteriye bu fiilleri yapma yetkisini vermiştir.

 

[İkinci görüş]

 

Bu durumda her iki tarafın çıkarını gözetmek amacıyla şuna hükmedilir: Müşteri malı satıcıya geri vermekle birlikte yanında bir de [malın değerinde meydana gelen azalmayı telafi edecek] erş öder.

 

Bu erş, malın sağlam ama içinin kusurlu iken sahip olduğu değer ile kırık ve içinin kusurlu iken sahip olduğu değer arasındaki fark kadardır. Bu durumda satım bedeli dikkate alınmaz.

 

[Üçüncü görüş]

 

Sonradan meydana gelen diğer kusurlarda olduğu gibi burada da müşteri malı satıcıya geri veremez. Müşteri eski kusur sebebiyle satıcıdan erş alır veya sonradan meydana gelen kusuru tazmin eder ve bundan sonrasında daha önce geçen hükümler geçerli olur.

 

Kırılıp dağılmış yumurta ve tümü kurtlanmış veya çürümüş karpuz gibi hiçbir değeri kalmayan ürünlerde ise satım akdinin daha baştan kıymeti olmayan bir şey üzerinde yapılmış olduğu anlaşıldığından akdin fasid olduğu ortaya çıkmış olur, satıcının bu ürün sebebiyle kirlenmiş olan çevreyi temizlemesi gerekir.

 

Not:  Nevevi'nin '....' "ranic" kelimesini vav harfiyle söylemesi ilk anda bu kelimenin "kırılma" anlamına gelen "kesr" sözcüğüne atfedildiğini çağrıştırmaktadır, oysa hindistan cevizi kırıldıktan sonra zaten geri verilemez. Şu halde bu ifadenin, -tıpkı benim açıklamada yaptığım gibi- "hindistan cevizinin oyulması" şeklinde söylenmesi gerekirdi.

 

Benim açıklamada "devekuşu yumurtası" ifadesini zikretmem tavuk vb. hayvanların yumurtalarını dışarıda bırakmıştır; çünkü bunları kırılıp dağıldıktan sonra hiçbir kıymet taşımazlar, dolayısıyla bunlar için erş ödenmesi de söz konusu olmaz.

 

 

16. [Karpuz, hindistan cevizi vb. meyvelerde] büyük oyuk açmaya gerek bırakmayacak şekilde küçük bir oyuk açmak, tatlı olması şart koşulan narı yarmak (çünkü) yerine bir şey batırmak, ham karpuzun ham olup olmadığını anlamak için oymak yerine bir şey batırmak vb. tiillerde olduğu gibi maldaki kusur, müşterinin meydana getirdiği kusurdan daha az bir fiille bilinebiliyorsa bu durumda müşterinin meydana getirdiği kusurun hükmü, sonradan meydana gelen diğer kusurların hükmü gibidir.

 

Nar satımı esnasında herhangi bir ayrıntı konuşulmasa bu satım akdi narın ekşi veya tatlı olmasını gerektirmez, dolayısıyla ekşi olması bir kusur olarak görülmez. Bunu Kadı Hüseyin söylemiştir.

 

Not:

1. Kişi, satın aldığı atı nalladıktan sonra onda bir kusur bulunduğunu fark etse ve nalı sökmek atta bir kusur meydana getirecek olsa, müşterinin nalı sökmesiyle birlikte malı geri verme hakkı da erş alma hakkı da ortadan kalkar, çünkü kendi isteğiyle malda kusur meydana getirerek malı geri verme seçeneğini ortadan kaldırmıştır. Atı nalıyla birlikte satıcıya geri verse satıcı nalı kabul etmeye zorlanır; çünkü bu konuda onun müşteriye karşı bir minnet borcu duyması gerekmediği gibi bir zararı da söz konusu olmamaktadır. Müşterinin de buna karşılık satıcıdan bir şey isteme hakkı yoktur; çünkü atı geri verme yanında nalın çok düşük bir değeri vardır. Nal atın ayağından düşerse müşteri onları geri isteyebilir; çünkü müşterinin nalı at üzerinde bırakması onu satıcıya temlik etmek anlamına gelmeyip yalnızca istememek anlamına gelir. Şayet nalları sökmek atta bir kusur meydana getirmiyorsa satıcı atı nail i olarak almaya zorlanamaz. Koyunun yünlenmesi meselesi ise bundan farklı olup -Kadı Hüseyin'in belirttiği üzere- satıcı onu kabule zorlanır; çünkü yünün artması koyunun kilosunun artmasına benzer. Nal ise bunlardan farklı olduğu için müşteri nalları söker.

 

Şu sorulabilir: Hasmın veya hakimin talep etmesi esnasında atı nallamanın zararı bulunduğu daha önce geçmişti, burada da hüküm böyle olmalı değil mi?

 

Buna şöyle cevap verilebilir: Diğeri, hayvana yük vurmaya benzeyen bir uğraşıdır. Bu ise hayvandan yükü kaldırmaktır.

 

Kadı Hüseyin'in belirttiğine göre müşterinin hayvanın yününü kırkmayla uğraşması onu geri vermeye engel teşkil eder. Bu durumda yapması gereken şey hayvanı verip daha sonra hayvanın yünlerini kırkmaktır.

 

2. Kişinin bir akitte satın aldığı şeyde bir kusur meydana gelse, malın bir bölümü müşterinin mülkünden çıksa, kalan kısmı satıcıya zorla geri veremez. Bu, Mütevellı, Subkl ve Beğavl'nin tek görüş olarak naklettikleri hükme uygun olan görüştür; çünkü müşteri malı geri verirken aldığı gibi vermemiştir. Buna karşılık Kadı Hüseyin'in Ta'lfk adlı eserinde ise müşterinin bu durumda malı geri verebileceği, çünkü bunda satıcı aleyhine malın bölünmesi durumunun söz konusu olmadığı belirtilmiştir.

 

Mal ister kıyemı isterse misli olsun hüküm değişmez; çünkü burada malı geri vermeye engelolan şey "tek bir akitte satılan malın tümüyle geri verilememesi" durumudur. Bazı son dönem alimleri buna aykırı görüş belirtmiş olsa da itimad edilecek olan görüş budur; çünkü bu görüş "geri vermeyi engelleyen şey, akitte satılan malın bir bölümünün geriye veriliyor olmasıdır" hükmüne dayalıdır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

H. KUSURLU MALIN GERİ VERİLMESİNE İLİŞKİN KARŞILAŞILABİLECEK BAZI ÖZEL DURUMLAR