MUĞNİ’L-MUHTAC

REHİN / Çeşitli Hükümler

 

2. REHİN VERENİN REHİN VERDİĞİ MALDA YAPAMAYACAĞI TASARRUFLAR

 

A. MÜLKİYETİ ORTADAN KALDIRICI TASARRUFLAR

B. REHİN OLAN KÖLENİN BAŞKASINA REHİN VERİLMESİ VE EVLENDİRİLMESİ

C. REHİN OLAN KÖLENİN ÜCRETLE ÇALIŞTIRILMASI

D. REHİN VERİLEN CARİYE İLE REHİN VERENİN CİNSEL İLİŞKİDE BULUNMASI

 

A. MÜLKİYETİ ORTADAN KALDIRICI TASARRUFLAR

 

Rehin veren ve malı karşı tarafa bu yolla teslim eden kişinin [bu mal üzerinde] mülkiyeti giderid bir tasarrufta bulunma hakkı yoktur. Ancak rehin verilen kölenin azat edilmesi konusunda [İmam Şafiı (r.a.)'ye ait] farklı görüşler vardır, bunların en güçlüsüne göre rehin veren kişi, [rehnin değerini] ödeyebilecek durumda ise azat etme geçerli olur. Kölenin azat edildiği andaki değerini rehin olarak tazmin eder. [Rehin veren] Kişinin [ödeme güçlüğü içinde olmasından dolayı] azat işlemini yürürlüğe koymadığımızda [borç ödenip de] mal rehinlikten kurtulduğunda daha doğru görüşe göre kölenin azadını yürürlüğe koymayız.

 

Kişi kölenin azat olmasını bir vasfa bağlasa, bu vasıf köle rehin iken gerçekleşse bunun hükmü köleyi azat etmenin hükmü gibidir. Bu vasıf kölenin rehinden kurtulmasından sonra gerçekleşse doğru ~ olan görüşe göre azat yürürlük kazanır.

 

1. Rehin veren ve malı karşı tarafa bu yolla teslim eden kişinin, rehin alan kişi dışında biri ile rehin alanın izni olmaksızın mülkiyeti giderici; hibe, satım ve vakıf gibi bir tasarruf yapma hakkı yoktur. Çünkü böyle bir tasarruf geçerli olursa malın "borcu güvence altına alma" niteliği ortadan kalkar.

 

Rehin verenin rehin alan ile yahut da onun izniyle tasarruf ta bulunması ise -ileride geleceği üzere- sahihtir.

 

2. Rehin veren kişinin mülkiyeti giderici tasarrufu sahih olmamakla birlikte rehin verdiği köleyi azat etmesi konusunda ise İmam Şafii (r.a.)'ye ait farklı görüşler bulunmaktadır:

 

[Birinci görüş]

 

Bunların en güçlüsüne göre rehin veren kişi verdiği rehnin değerini ödeyebilecek durumda ise azat işlemini yürürlüğe koyarız.

 

Bulkini şöyle bir ihtimalin de söz konusu olabileceğini söylemiştir: Azat eden kişinin "rehin verilen kölenin değeri" ile "rehin konusu olan borç miktarı" arasından hangisi daha az ise onu ödeme gücüne sahip olmadığına bakılır. Zerkeşi'nin belirttiği üzere bu hakikate uygundur. Azat eden kişi ödeme gücüne sahip ise azat işlemi geçerli olmaz; çünkü bu, başkasının hakkını geçersiz kılan bir azattır.

 

Bulkini ve başkalarının belirttiğine göre İmam Şafii (r.a.)'nin ifadelerinden çıkan sonuca göre ödeme gücüne sahip olan kişinin köleyi azat etmeye teşebbüs etmesi caizdir. Rafii ve başkalarının "adak" konusundaki ifadelerinden de bu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte

Rafii, Cüveyni'den "rehin verilen kölenin cinayet işlemesi" meselesindeki bir tartışmada, rehin verenin köleyi azat edemeyeceğini aktarmıştır.

 

[İkinci görüş]

 

Kölenin azadı herhalükarda geçerli olur. Ödeme güçlüğü içinde olan köle sahibi ödeme imkanına kavuştuğunda kölenin değerini taz

min eder ve bu, rehin olarak kalır.

 

[Üçüncü görüş]

 

Kölenin azadı hiçbir durumda yürürlük kazanmaz.

 

3. "Azat etmesi geçerli olur" ifadesi ile "azat etme işlemi dışında mesela. bir bölümünün azat edilmesinin diğer bölüme sirayet etmesi gibi bir yolla kölenin azat olduğuna hükmetme" dışarıda bırakılmıştır. Örneğin kişi kölenin yarısını rehin verse sonra kalan yarımını azat etse, şayet azat etme işlemini geçerli sayarsak diğer yarım da azat olur. Daha doğru görüşe göre azat etmeyi geçerli saymadığımızda da hüküm böyledir. Ancak daha doğru görüşe göre ödeme gücünün bulunması şart koşulur; çünkü dinin azat etme işlemiyle ilgili değil kölenin azat olmasıyla ilgili verdiği hüküm budur.

 

4. ilk görüşe göre azat eden kişiye, rehin alanın hakkı sebebiyle kölenin değeri zorla tazmin ettirilir.

 

Kölenin değeri hesaplanırken kölenin azat edildiği esnadaki değeri dikkate alınır. Kölenin değeri, borcun vadesi dolmuş olsa bile veya vadesi dolmuşsa borcunu ödemek için tasarruf ta bulunmuş olsa bile yeni bir akde gerek olmaksızın rehin olarak kalmaya devam eder.

 

5. Efendinin ödeme gücüne sahip olmaması sebebiyle veya "efendinin rehin olarak verdiği köleyi azat etmesi hiçbir şekilde geçerli olmaz" görüşüne dayalı olarak kölenin azadını yürürlüğe koymadığımızda, rehin veren kişinin borçten ibra edilmesi veya başka bir sebeple rehin olan köle rehinden kurtulduğunda [kölenin azadı yürürlük kazanır mı? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre kölenin azadı yürürlük kazanmaz; çünkü köle sahibi, azat etmesi mümkün değilken köleyi azat etmiştir. Bu, sefeh sebebiyle kendisine kısıtlama getirilen kişinin köle azat ettiği halde kısıtlama kalktıktan sonra bu azadın yürürlük kazanmamasına benzer.

 

[İkinci görüş]

 

Engelin ortadan kalkması sebebiyle köle azadı yürürlük kazanır.

 

İlk görüşe göre köle borcun ödenmemesi sebebiyle satılmış olsa daha sonra efendi ona tekrar sahip olsa -metinden evleviyyet yoluyla anlaşıldığına göre- köle azat olmaz.

 

6. Kişi, sahip olması halinde otomatik olarak azat olacak kimselerden bir köleyi, başkasına rehin olarak vermek üzere ödünç alsa daha sonra rehin olarak verse sonra da ona mirasçı olsa, köle -azat dince zorla gerçekleşmiş sayılacağından- otomatik olarak azat olur mu yoksa borcun güvence altına alınması o köleye bağlı olduğundan azat olmaz mı? Bu konuda en uygun görüş şudur: Borçlu ödeme imkanına sahipse köle azat olur, aksi takdirde azat olmaz.

 

7. Kölenin sahibi;

 

[a] - Rehin verdiği kölenin azat olmasını köle rehinde iken "rehinden kurtulmasına" bağlasa, köle rehinden kurtulduktan sonra azat olur; çünkü rehin halinde iken yalnızca şarta bağlama gerçekleşmiştir, bunun ise bir zararı yoktur.

 

[b] - Kölenin azadını [kölenin rehinden kurtulması dışında] başka bir şarta mesela Zeyd isimli bir şahsın gelmesine bağlasa ve kölenin rehinden kurtulmasından sonra bu nitelik gerçekleşse, yani köle, söz konusu şartın gerçekleşmesi ile eşzamanlı olarak rehinden kurtulsa veya kölenin rehinden kurtulması şarttan daha önce olsa köle -belirttiğimiz gerekçe sebebiyle- azat olur.

 

[c] - Kölenin azat olmasının bağlandığı nitelik köle rehin iken gerçekleşse bunun hükmü yukarıda geçen "azat etme"nin hükmü gibidir. Bu durumda da ödeme gücüne sahip olan ve olmayan kişi arasında ayrım yapılır; çünkü nitelik mevcut iken kölenin azadını o niteliğe bağlama doğrudan azat etme gibidir.

 

[d] - Niteliğin gerçekleşmesi kölenin rehinden kurtulmasından sonra veya eşzamanlı olsa [kölenin azadı geçerli olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Doğru olan görüşe göre kölenin azadı geçerli olur.

 

[İkinci görüş]

 

Nasıl ki İmam Şafii (r.a.)'ye ait görüşlerden birinde bu durumda iken köleyi doğrudan azat etmek batıl ise, söz konusu durumda azadı bir niteliğe bağlamak da batıldır.

 

8. Bir kimse kölesinin yarısını rehin verip diğer yarısını azat etse [bakılır:]

 

[a] - Kölenin rehin olan yarısını az at ettiğinde, şayet ödeme imkanına sahip birisi ise kölenin bu kısmı kalan kısmı ile birlikte azat olur.

 

[b] - Kölenin rehin olmayan yarısını azat ettiğinde veya azat ederken hangisini azat ettiğini bildirmeksizin azat ettiğinde, gerek ödeme gücüne sahip olsun gerekse olmasın rehin olmayan kısım azat olur, ödeme gücüne sahip ise bu azat işlemi diğer kısma da sirayet eder.

 

9. Keffaret borcu' olan bir kimse rehin olarak verdiği köleyi azat etse bu azat kendi keffareti yerine geçerli olur. Ancak başka birisi keffareti sebebiyle köle sahibinden rehinde olan kölesini kendi adına azat etmesini istese bu azat keffaret yerine geçmez. Çünkü şayet bunun karşılığında bir bedel alınıyorsa bu bir satış işlemi, bedel alınmıyorsa hibe işlemidir.

Oysa kölesi rehin olan kişinin kölesini satması da hibe etmesi de yasaktır.

 

[İtiraz]  Şu durumlar buna aykırılık teşkil ediyor:

 

[1] - Malını rehin veren kişi ölse ve malonun mirasçılarına geçse, mirasçı, köleyi miras bırakan adına azat etse,

 

[2] - Kişi kölesini rehin vermemekle birlikte öldüğünde geride t borç bıraksa rehinde olan malı mirasçısına intikal eder. Bununla birlikte onun bu köleyi miras bırakan adına azat etmesi caiz olur. Nitekim Rafi!'nin vasiyyet konusundaki ifadelerinden bu anlaşılmaktadır. O bunun gerekçesini "mirasçının azat etmesi miras bırakanın azat etmesi gibidir" diyerek belirtmiştir.

 

[Cevap]  Mirasçı miras bırakanın halefidir. Bu bakımdan onun fiili bu konuda miras bırakanın fiili gibidir. Ayrıca burada bahsedilen konu bizzat rehin verenin köleyi azat etmesi ve isteğe bağlı rehin verme hakkındadır, başka konularla ilgili değildir. Bilindiği üzere kölenin rehin alana satımının caiz olması gibi rehin alan adına azadı da ca.izdir.

 

Not:  Bir kısmı az at edilmiş olan bir kölenin efendisinde alacağı bulunsa ve bu alacağa karşılık kölenin diğer yarısı kendisinde rehin olsa bu sahih olur. Efendi ödeme güçlüğü içindeyse kölenin efendisinden izin almaksızın kendisinin diğer yarısını azat etmesi sahih olmaz. Şayet ödeme imkanı varsa efendinin izni olmaksızın azadı geçerli olur. Bu iki mesele bakımından köle yabancı bir şahıs konumundadır.

 

 

B. REHİN OLAN KÖLENİN BAŞKASINA REHİN VERİLMESİ VE EVLENDİRİLMESİ

 

Rehin olan kölenin başkasına rehin verilmesi ve evlendirilmesi de sahih değildir.

 

1. Rehin olan kölenin rehin olarak verildiği şahıstan başkasına rehin verilmesi de sahih değildir; çünkü bu ikinci rehin işlemi birincinin hakkı ile çelişmekte, rehnin amacı ortadan kalkmaktadır.

 

Rehin olan kölenin, rehin olarak verildiği şahıs yanında yeni bir borç için rehin verilmesi konusunda ise görüş ayrılığı söz konusu olup bu konuyu daha önce zikretmiştik.

 

2. Rehin olan kölenin rehin verildiği şahıstan başkasıyla evlendirilmesi de sahih değildir; çünkü evlendirmek köleye olan rağbeti azaltır, kölenin değerini düşürür. Bu konuda köle ile cariye aynıdır. Kişi cariyeyi ilk kocasıyla evlendirmiş olsun başkasıyla evlendirsin, rehin esnasında bekar olsun evli olsun fark etmez.

 

Şayet rehin olan köle evlendirilirse nikah geçersiz olur; çünkü satım akdine kıyasla nikah akdi de yasaktır.

 

Rehin olan kölenin rehin alan şahısla evlendirilmesi ise -Zerkeşl'nin de dediği gibi- sahihtir.

 

"Evlendirilmesi" kaydının konmasıyla "ric'at" dışarıda bırakılmıştır. Bu, kocanın daha önceden hakkının bulunması sebebiyle sahihtir.

 

 

C. REHİN OLAN KÖLENİN ÜCRETLE ÇALIŞTIRILMASI

 

Borç peşin ise veya borcun vadesi kira sözleşmesinin bitiminden önce doluyorsa kölenin kiraya verilmesi de sahih değildir.

 

Rehin olarak verilen kölenin rehin alandan başkasına kiraya verilmesine gelince;

 

[a] - Borç peşin ise,

[b] - Veya borcun vadesi kira sözleşmesinin bitiminden önce geliyorsa

 

Rehin kölenin kiraya verilmesi de sahih olmaz. Çünkü bu, kölenin değerini azaltır ve satmaya ihtiyaç duyulduğunda köleye olan rağbet az olur.

 

[c] - Borcun vadesi kira sözleşmesinin bitiminden sonra veya ~ onunla eş zamanlı olarak doluyorsa, kiraya verilen kişi güvenilir bir ~ kişi ise bu sahih olur; çünkü satım esnasında mahzurlu durum bulun~ mamaktadır.

 

[d] - İsnevı itiraza açık görmüş olsa bile Nevevl'nin sözünden anlaşıldığı üzere kira sözleşmesinin bitimi borcun vadesinden önce, sonra veya eşzamanlı olması yahut bunlardan ikisinin olması ihtimal dahilinde ise yine sahih olur.

 

Kölenin rehin alan şahsa kiraya verilmesi ise sahihtir, bu durumda rehin devam eder.

 

"Kira" ifadesi "ödünç verme"yi dışarıda bırakmıştır; ödünç verilen kişi güvenilir bir kişi ise bu sahihtir.

 

 

D. REHİN VERİLEN CARİYE İLE REHİN VERENİN CİNSEL İLİŞKİDE BULUNMASI

 

Rehin verilen cariye ile cinsel ilişkide bulunmak da sahih değildir. Efendisi cariye ile cinsel ilişkide bulunur da cariye doğum yaparsa çocuk hürdür. Bu durumda cariyenin ümmü veledliğinin olup olmayacağı meselesiyle ilgili, bu durumda yapılan azadın geçerli olup olmadığı konusundaki görüşler aynen geçerlidir. Şayet bu durumdaki üm mü veledliği geçerli saymazsak cariyenin rehin olma durumu sona erdiğinde daha doğru görüşe göre ümmü veledliği yürürlük kazanır.

 

Cariye doğum yaparken ölse daha doğru görüşe göre efendisi onun değerini rehin olarak bırakılmak üzere tazmin eder.

 

1. Cariyesini rehin olarak veren kişinin cariyesi ile cinsel ilişkide bulunması da sahih değildir; çünkü cariye bakire ise bu ilişki onun değerini azaltır. Cariye, hamile kalması ihtimali bulunan kimselerden ise hamile kalması korkusu söz konusu olur. Bunun dışındaki durumlarda ise bu kapıyı açmamak için buna izin verilmez.

 

Ancak Ezral'nin şahsı görüş olarak belirttiğine göre cariyenin efendisi onunla ilişkide bulunmadığı takdirde zinaya düşmekten korksa o zaman ilişkide bulunması caiz olur.

 

2. "Cinsel ilişki" ifadesi, dokunma, öpme vb. diğer fiiller yoluyla cariyeden yararlanmayı dışarıda bırakmaktadır. Şeyh Ebu Hamid ve bir grup alimin tek görüş olarak belirttiğine göre bu caizdir. Ruyanı ve bir grup alim ise cinsel ilişkiye götürmesi ihtimali sebebiyle bunu haram saymıştır. Hocamız Zekeriya el-Ensarı ve bazıları şöyle demiştir: "İkinci görüş cinsel ilişkiden korkulması durumuna birinci görüş ise bundan emin olunduğu duruma yorularak iki görüş uzlaştınlabilir." Bu, yerinde bir uzlaştırmadır.

 

3. Efendisi rehin olarak verdiği cariyesi ile -haram olduğunu bilerek bile olsa- cinsel ilişkide bulunsa kendisine had cezası uygulanmaz, mehir ödemesi gerekmez.

 

4. Cariye hamile kalırsa çocuk nesebi sabit ve hür bir çocuk olur; çünkü cariye efendisinin mülkünde iken bu çocuğa hamile kalmıştır. Cariye bakire iken cinsel ilişkide bulunmuşsa rehin olan malın bir kısmını telef ettiğinden bekaretinin erşini öder. Dilerse erşi borçtan öder veya rehin olarak bırakır. Haramlığı bile bile ilişkide bulunan kişiye tazir cezası uygulanır.

 

5. Rehin cariye ile ilişkide bulunulup da cariye çocuk doğurduğunda efendisinin ümmü veledi olur mu? Bu konuda, rehin olan kölenin azat edilmesi konusundaki görüşler aynen geçerlidir.

 

Bu görüşlerin en güçlüsüne göre;

 

[a] - Borcunu ödeme imkanına sahip olmayanınki değil buna sahip olan kişinin yaptığı ümmü veled kılma tasarrufu geçerlidir. Cariyenin değeri ile ilgili olarak daha önce yukarıda geçen hükümler aynen uygulanır.

 

[b] - Ödeme güçlüğü içinde olan efendiye gelince, bu bölünme sonucunda cariyenin değeri azalmış olsa bile cariyenin ümmü veled ~ kılınması hakkına riayet etmek için diğer malların aksine cariyenin borca karşılık gelen kısmı satılır. Diğer mallarda ise mal sahibinin mülkiyetin bölünmesinden zarar görmesini önlemek için malın tümü satılır. Ümmü veled olan cariye doğum yapmadıkça herhangi bir bölümü satılmaz; çünkü hür olan bir çocuğa hamiledir. Kadın çocuğun doğumu sonrasında ilk defa emzirdikten sonra çocuk için bir sütanne bulunur. Bu, müşterinin kadını satın alıp götürmesi ve çocuğun da gıdasız kalma sebebiyle ölmesini önlemek içindir.

 

6. Borç,

 

[a] - Cariyenin bütün değerini kaplıyorsa,

[b] - veya cariyenin bir kısmını satın alacak bir kimse bulunmamışsa,

 

belirtilen işlemlerden sonra cariyenin bütünü satılır. Çünkü ilk durumda buna ihtiyaç vardır.

İkinci durumda ise bir zorunluluk söz konusudur.

 

7. Rehin veren kişi, satım akdinin aksine rehin verdiği eariyeyi rehin alan kişiye hibe edemez; çünkü satıma zorunluluk sebebiyle cevaz verilmiştir.

 

8. Cariyenin ümmü veled olmasını yürürlüğe koymadığımızda [bakılır:]

 

[a] - Cariye satım söz konusu olmaksızın rehin durumundan kurtulursa daha doğru görüşe göre -benzer meselede kölenin azat edilmesi işlemindeki hükmün aksine- ümmü veled kılma tasarrufu yürürlük kazanır. Çünkü az at etme kölenin derhal azat olmasını gerektiren bir sözdür, bu söz reddedildiğinde geçerliliğini yitirir. Ümmü veled kılma ise bir fiil olup bunun reddedilmesi mümkün değildir. Başkasının hakkı sebebiyle rehin devam ederken ümmü veledlik yürürlük kazanmamıştır. Başkasının hakkı ortadan kalktığında ümmü veledlik de yürürlük kazanır.

 

[b] - Cariye satım yoluyla rehin olma durumundan kurtulursa ümmü veled kılma tasarrufu ancak ilk efendinin eariyeye sahip olmasıyla yürürlük kazanır. Kişi cariyenin bir bölümüne sahip olsa, kalan kısmın değerini ödeme imkanına sahip ise ümmü veledlik diğer kısma sirayet eder mi? Bunu dile getiren bir kimseyi görmedim. Bana göre bu sirayet eder. Bu, otomatik olarak azat olacak olan bir kölenin bir kısmına sahip olmaya benzer. Şüphesiz iki mesele birbirine benzerdir.

 

9. Rehin veren kişinin ümmü veled kıldığı bu cariye;

 

[a] - Doğum yaparken ölse,

[b] - veya değerinde bir azalma olsa,

 

Efendi ümmü veled kılma esnasında ödeme güçlüğü içinde olup sonradan zengin olsa, daha doğru görüşe göre ilk durumda cariyenin hamile kalma anındaki değerini tazmin eder. Bu değer yeni bir akde gerek olmaksızın cariyenin yerine rehin olarak kalır. İkinci durumda ise efendi erşi tazmin eder, bu erş cariye ile birlikte rehin kalır. Çünkü cariyenin hamile kalması sonucu ölmesine veya değerinin azalmasına herhangi bir hakkı olmaksızın sebep olan kişi efendidir. Efendi bu değeri borcunu ödemeye de verebilir.

 

Diğer görüşe göre ise efendi herhangi bir tazminde bulunmaz; çünkü cariyenin ölümünü veya değerinin eksilmesini cinsel ilişkiye izafe etmek uzak bir ihtimaldir. Cariyenin ölümü bir takım hastalıklardan veya ard durumlardan kaynaklanmış olabilir.

 

Kişi bir başkasının cariyesi ile şüpheli bir yolla cinsel ilişkide bulunsa ve cariye ilişkiden hamile kalsa, doğum yaparken ölse bu ilişki cariyenin değerinin tazminini gerektirir. Ancak zina -ve hatta tecavüz- ise değerin tazminini gerektirmez; çünkü cariyenin hamile kalması bu ilişkiye bağlanmaz, zira din, çocuğun nesebini, gayri meşru ilişkide bulunan erkekten koparmıştır.

 

Kişi hür bir kadınla şüpheli bir yolla ilişkide bulunsa ve kadın da doğum yaparken ölse bu kadının diyetini ödemesi gerekmez; çünkü ~ cinsel ilişki zayıf bir sebep teşkil eder.

 

Cariyede tazmini gerekli kılmamızın sebebi şudur; cinsel ilişki cariye üzerinde üm mü veledliği gerektirir, cariyenin hamile kalması da bunun neticelerindendir, işte biz cinsel ilişkiye bağlı olarak kişinin cariye üzerindeki zilyedlik ve ümmü veled kılma tasarrufunu devam ediyor kabul ettik. Hür kadın ise zilyedlik ve ümmü veledliğe uygun değildir.

 

Kişinin karısı gerek cariye gerekse ümmü veled olsun, doğum yaparken ölürse bundan dolayı bir ödeme yapması gerekmez; çünkü bu hak edilmiş bir hamileliktir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. REHİN VERENİN VERDİĞİ MALDAN YARARLANMASINA İLİŞKİN BAZI HÜKÜMLER