MUĞNİ’L-MUHTAC

REHİN’İN BAĞLAYICI HALE GELMESİ...

 

3. REHİN VERİLEN MAL İÇİN' YAPILACAK MASRAFLAR

 

Rehin mal için yapılacak masraflar rehin verene aittir, Doğru görüşe göre rehin alan kişinin hakkı için rehin veren kişi bu masrafları yapmaya zorlanır,

 

Rehin veren kişinin rehnin yararına olan "damar yardırmak" ve "kan aldırmak" gibi işlemleri yapmasına engelolunamaz,

 

1. Rehin verilen mal için yapılacak masrafların rehin veren mal sahibine ait olduğu konusunda icma vardır, Yalnızca Hasan-ı Basri'den bu masrafların rehin alana ait olduğuna dair bir rivayet bulunmaktadır,

 

Bu masraflar kölenin nafakası, giysisi, hayvanın yemi, rehin verilen ağaçların sulama ücretleri, rehin verilen meyvelerin toplanma ve kurutulma masrafları, kaçmış kölenin geri getirilme masrafları gibi masraflardır.

 

2. Rehin veren kişi rehin alanın hakkı için bu masrafları yapmaya [zorlanabilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre, alacağın güvence altına alınmasını korumak için rehin veren kişi buna zorlanır.

 

[İkinci görüş]

 

Rehin veren kişi masraf yapmaktan kaçınırsa buna zorlanmaz. Bu durumda hakim malın, masraf için ihtiyaç duyulacak miktarını satar. Ancak borcun vadesi dolmadan önce rehin için yapılacak masraflar malın tümünü kapsıyorsa bu durumda mal satılır, malın bedeli rehin olarak bırakılır.

 

İlk görüşe göre mal sahibi ortadan kaybolsa veya borcunu ödeyemeyecek duruma düşse bu durum "kiralanmış devenin kaçması" hükmünde değerlendirilir. Bunun hükmü "kiralama" bölümünde gelecektir.

 

Not:  İsnevı şöyle demiştir: Nevevl'nin "buna zorlanır" ifadesi fazlalık olup buna ihtiyaç yoktur. Hatta bu ifade, bunu gerekli kılma konusunda bir ittifak bulunduğu izlenimi doğurmaktadır. Nevevı bu ifadeye yer vermese daha iyi olurdu. Şayet "ve yücberu" ifadesindeki vav harfini kaldırmış olsaydı kapalılık özelolarak ortadan kalkmış olurdu.

 

Bu kabul edilemez; çünkü er-Ravda'daki ifade açık bir biçimde görüş ayrılığının yalnızca zorlama olup olmayacağı konusunda olduğunu göstermektedir. Daha önce geçtiği üzere masrafın mal sahibine ait olduğu konusunda -Hasan-ı Basrı'den bir rivayet dışında- icma vardır.

 

Şu söylenebilir: Alimlerin görüşlerinden "damar yarma, kan aldırma, hayvanın damarının yarılması gibi tedaviye ilişkin masraflar" istisna edilir. Yine ilaçlarla tedavi de istisna edilir. Rehin verenin bu masrafları karşılaması gerekmez.

 

Buna şöyle cevap verilmiştir: Bunlara "masraf" adı verilemez.

 

Bu yüzden alimlerin ifadesi bunları kaplamaz. Bu yüzden Nevevı bunu bir sonraki ifadesinde şu şekilde zikretmiştir:

 

3. Rehin veren kişinin rehnin yararına olan "damar yardırma" , "kan aldırma", "ilaçla ve merhemlerle tedavi" gibi işlemleri yapmasına engelolunamaz. Çünkü bunlar onun mülkünü korumak için yapılan işlemlerdir.

 

Bu ifade, bunların daha önce geçen "masraflar" kapsamına girmediğini göstermektedir.

 

Rehin veren kişi, şayet borcun vadesi dolmadan önce kan kaybından ölme vb. bir korku söz konusu değilse rehin verdiği köleyi sünnet ettire bilir. Alimlerin ifadelerinde mutlak olarak yer aldığı üzere bu konuda küçük köle ile büyük köle arasında fark yoktur; çünkü bu, yapılması şart olan bir şeydir, ayrıca bu, çoğunlukla kişinin sağ salim atlattığı bir şeydir.

 

Şayet, rehin verilen malın kurtulma ihtimali daha fazla ise rehin veren kişi verdiği malı ve rehin verdiği canlının kangren olan elini kesebilir ve tedavi edebilir. Şayet kurtulma ihtimali daha fazla değilse bunu yapamaz.

 

Rehin veren kişi rehin verdiği arı kovanında fazla arı varsa ve işten anlayanlar bunların nakledilmesinin daha yararlı olduğunu söylemişlerse arıları nakledebilir veya arıların çoğunluğunu kurtarmak için arılardan bir kısmını kovandan ayırabilir. Ana kovan olduğu üzere rehin olmaya devam eder.

 

Rehin verilen hurma ağacında meydana gelen yaprak, dal ve lifler rehin değildir. Yine akit esnasında ortada bulunan hayvanın sırtındaki yün de böyledir.

 

Rehin veren kişi rehin verdiği sürüyü gündüz vakti güvenli bir durumda otlatıp gece vakti rehin alan kişiye veya güvenilir kişiye geri getirebilir. Kişi sürünün bulunduğu yerde yeterli ot bulunmadığında ot bulunan yere götürüp daha sonra ikisinin ittifak ettiği veya hakimin tayin ettiği güvenilir kişiye geri getirebilir.

 

Rehin alan kişi de zorunluluk sebebiyle rehin olan hayvan sürüsünü otlu bulunan bir yere götürebilir. Bu, emanet malın korunaklı olmayan bir evden başka bir eve nakledilmesi gibidir.

 

Şayet ikisi hayvanları aynı mekana götürmüşlerse bunda bir sorun yoktur. Farklı yerlere götürmek isterlerse rehin verenin belirlediği mekan olmalıdır. Bu durumda hayvan sürüsü, tarafların üzerinde ittifak edeceği veya hakim tarafından tayin edilen güvenilir bir şahsın yanında geceler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

4. REHİN MALIN REHİN ALAN ELİNDEKİ STATÜSÜ