REHİN’İN BAĞLAYICI HALE GELMESİ... |
4. REHİN MALIN REHİN ALAN
ELİNDEKİ STATÜSÜ
Rehin, rehin alanın
elinde emanet hükmündedir. Rehnin telef olmasıyla rehin alan kimsenin alacağında
herhangi bir indirim söz konusu olmaz.
Rehin mal, rehin alan
kişinin elinde emanet hükmündedir.
[*] - Çünkü Hz.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Rehin, rehin verenin tazmin
yükümlülüğündedir; menfaati onun, zararı da onundur(Müstedrek, Buyu', 2, 51)
İmam Şafil (r.a.) şöyle
demiştir: Arapların en fasih kullanımına göre "falan şey filandandır"
denildiğinde "bu onun tazmin yükümlülüğü altındadır" anlamına gelir.
Rehnin tazmine tabi
olması şart koşulsa rehin sahih olmaz. Rehnin telef olmasıyla alacaktan
herhangi bir miktar düşmez. Bu, kefili n ölmesine benzer. Aradaki ortak nokta
her ikisinin de alacağı güvence altına almasıdır.
Not: Nevevı'nin "ve yeskutu" ifadesinde
olduğu gibi vavlı kullanım, el-Muharrer, eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'daki
"yeskutu" şeklindeki kullanımdan daha iyidir; çünkü bu emanetin
hükmünün mutlak olarak sabit olduğunu göstermektedir. Alacağın düşmemesi de
bundan kaynaklanmaktadır.
Rehin alanın rehni
misliyle veya değeriyle tazmin etmesi gerekmez. Ancak rehin alan kişi malı
başkasından ödünç almışsa veya haksız fiilde bulunmuşsa yahut borç ödendiği ve
mal da geri istendiği halde geri vermemişse o zaman tazmin etmesi gerekir.
Borcun düştükten sonra malın talep edilmesinden önce rehnin emanet hükmü devam
eder.
Rehin veren kişinin
rehin alan kişiye "rehin malı bana getir sana borcumu ödeyim" deme
yetkisi yoktur; çünkü borcun ödenmesinden sonra bile olsa rehin alan kişinin
rehni getirme borcu yoktur. Ona düşen şey -tıpkı emanet alan kişinin durumunda
olduğu gibi- yalnızca mal sahibinin malını almasına imkan vermektir. Rehin malı
getirme ve bunun için yapılacak masrafları karşılamak mal sahibinin borcudur.
Rehin veren kişi, rehin
alan kişiye "bu keseyi al da alacağını oradan tahsil et" dese bu kese,
rehin alan kişi alacağını tahsil edinceye dek onun elinde emanettir. Hakkını
ondan tahsil ettikten sonra kese onun elinde tazmine tabi olarak kalır.
Rehin veren kişi
"bunu dirhemlerinle birlikte al" dese ve kesenin içindeki dirhemlerin
miktarı bilinmese veya kişinin dirhemlerinden daha çok veya az olsa kişi bu
keseye sahip olmaz, kese "fasid alışveriş" hükmünde olduğu gibi onun
sorumluluğu altına girer. Şayet kesede, kişinin hakkı miktarınca olduğu bilinen
dirhemler varsa kesenin bir kıymeti yoksa kişi buna sahip olur. Aksi takdirde
bu konunun hükmü "bir müd acve hurması" meselesinde oldUğu gibidir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN