MUĞNİ’L-MUHTAC

FERAİZ / MİRAS HESABI

 

VIII. VELA YOLUYLA MİRASÇILIK

 

[Önceleri köle iken hürriyetine kavuşmuş olan ve öldüğünde] neseben asabesi olmayan bir kimsenin şayet kendisini azat eden bir efendisi var ise ölenin malı veya ashab-ı feraizin payını almasından sonra kalan malı azat eden efendiye -o erkek olsun kadın olsun- ait olur.

Şayet azat eden efendi yok ise azat edenin kendi başlarına asabe olan neseben yakınları mirasçı olur, kızı ve kız kardeşi mirasçı olamaz.

 

Onların sıralaması tıpkı nesepteki sıralama gidir. Ancak daha güçlü görüşe göre azat eden efendinin erkek kardeşi ve erkek kardeşinin oğlu dedesine göre daha önceliklidir.

 

Azat eden kişinin asabesi yoksa azat edeni azat eden mirasçı olur, daha sonra onun asabesi mirasçı olur.

 

Bir kadın vela yoluyla ancak kendi azat ettiği kişiye veya nesep yahut vela ile ona bağlanmış olan kişiye mirasçı olur.

 

23. Bir kimse öldüğünde nesep yönünden asabesi yoksa bakılır:

 

Kendisini azat eden bir efendisi varsa malı ve mal hükmünde olan şeylerinin tümü azat eden kişiye ait olur. Şayet ölen kişinin ashab-ı feraizden olan bir yakını veya yakınları varsa, onların paylarını almasından sonra kalan mal azat eden kişiye -bu kişi ister erkek olsun ister kadın olsun- ait olur.

 

[*] - Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Vela ancak azat edene aittir. (Buhari, Buyu', 2169; Müslim, itk, 3755)

 

Ayrıca, kişiyi azat etme sebebiyle ona lütufta bulunmuş olma hem erkek hem de kadın tarafından gerçekleştirilebilen bir durum olduğundan kadın ve erkek mirasçı olma konusunda eşitlenmişlerdir.

 

İbnü'l-Münzir, bu konuda icma bulunduğunu nakletmiştir.

 

24. Kişiyi azat eden efendi mevcut değilse, azat eden efendinin oğlu ve erkek kardeşi gibi kendi başlarına asabe olan nesebi mirasçı olur, kızı ve kız kardeşi gibi kimseler ise onları asabe kılan erkek kardeşleri ile birlikte bulunsalar bile mirasçı olamazlar; çünkü kız ve kız kardeş ashab-ı feraizden [belirli pay sahiplerinden]dir.

 

Başkalarıyla birlikte asabe olanlar da mirasçı olamaz.

 

Bunun aklı gerekçesi -İbn Süreye'in de belirttiği üzere- şudur: Vela, kişinin ileriye doğru sarkan nesebinden daha zayıftır. Nesep sarktığında dişiler değil yalnızca erkekler mirasçı olur. Nitekim ölenin erkek kardeşinin oğulları ve amca oğulları mirasçı olduğu halde bu mirasçıların kız kardeşleri mirasçı olmaz. Kişinin erkek kardeşinin kızı ve amcakızı bile mirasçı olamadığına göre azat eden efendinin kızının mirasçı olamaması daha önceliklidir; çünkü bunlar, ölen kişiye daha uzaktır.

 

25. Dikkate alınacak olan şey, azad edilen kölenin ölümü gerçekleştiği anda azat edene en yakın olan asabedir. Buna göre ölen şahsı azat etmiş olan efendi öldüğünde geride iki oğlu kalmış olsa, sonra bu oğullardan biri ölse ve geride bir oğul bıraksa, daha sonra azat edilen kişi ölse, azat edilenin velası azat edenin oğlunun oğluna değil oğluna ait olur.

 

Not:  Nevevi"nin sözü hemen hemen şunu açıkça ifade etmektedir: Vela, azat eden hayatta iken onun asabesi lehine sabit olmaz, ancak onun ölümünden sonra sabit olur.

 

Bulkini şöyle demiştir: Bu böyle değildir. Aksine el-Ümm'de açıkça ifade edilen ve mezhepte kabul edilen görüşe göre bunlar için vela hakkı sabittir. Çünkü onlar hakkında ancak azat edenin ölümünden sonra vela sabit olsaydı onlar mirasçı olamazlardı.

 

Subki şöyle demiştir: Bu konuda alimlerimizin görüşleri iki noktada toplanmaktadır, bunların daha doğru olanına göre azat edenin asabeleri de onunla birlikte mirasçı olur, bununla birlikte ona ait kılınması mümkün olan mal vb. konularda o diğerlerine göre daha önceliklidir. Diğer görüşe göre ise asabeler, ancak onun ölümünden sonra mirasçı olur. Bu mirasçı olma, ölen şahıstan mirasçılık yoluyla intikal eden bir özellik değildir.

 

26. Azat eden kişilerin sıralaması nesep yönünden sıralamada olduğu gibidir. Buna göre önce azat edenin oğlu, sonra onun oğlu sonra da alt soylara doğru bu şekilde gider. Daha sonra babası, sonra dedesi ve sonra da üst soylara doğru bu şekilde gider.

 

27. Daha güçlü olan görüşe göre azat eden kişinin ana-baba bir veya baba-bir erkek kardeşi, bu erkek kardeşlerinin oğlu ölenin dedesine göre önceliklidir. Burada şu genel kural dikkate alınmıştır: "Oğulluk, babalıktan daha kuvvetlidir." Nesep konusunda bu kurala aykırı hüküm verilmesi sahabenin "erkek kardeşler dedeyi mirastan düşüremez" şeklindeki icmaına dayanmaktadır. Vela konusunda ise icma bulunmadığından orada genel kuralı esas aldık.

 

Diğer görüşe göre tıpkı neseben mirasçı olmada gibi burada da dede ile erkek kardeşler eşittir.

 

Bu meselede, amca ve dedenin babası konusunda İmam ŞafiI'ye ait olan iki görüş söz konusu olduğu gibi ayrıca amcanın dede ile bir arada bulunduğu ve bu dede dışında başka bir yolla ölene bağlandığı durumda da bu görüş aynlığı devam eder. BulkIn! ve başka alimler "amcaoğlunun dedenin babası ile birlikte olduğu durum da böyledir" demiştir.

 

Köle azadı, şu bakımdan da neseben mirasçı olmaktan ayrılır: Azat eden kişinin iki tane amcaoğlu olsa, bunlardan biri ana-bir erkek kardeş olsa, nesebin aksine burada o kardeş öncelenir. Neseben mirasçı olmada ise belirli payların alınmasından sonra bu ikisi eşit olur. Aradaki fark şudur: Ana-bir erkek kardeş neseben mirasçı olurken mirasçı olduğundan kendisine belirlenen pay verilir, kalan kısımda ise asabe olmak bakımından diğeriyle eşit olur. Velada ise ana-bir erkek kardeşin belirli payı yoktur. Bu yüzden anne yoluyla ölüye bağlanan kişi -bu durum tamamen bir tercih sebebi olduğundan- tercih edilmiştir.

 

28. Azat eden kişinin neseben asabesi yoksa o zaman azat eden kişiyi azat eden şahıs sonra da onun asabesi -yukarıda belirttiğimiz tertip üzere- mirasçı olur. Daha sonra azat edeni azat edeni azat eden kişi sonra da onun asabesi mirasçı olur. Bu kural bu şekilde devam eder. Daha sonra da devlet hazinesi mirasçı olur.

 

29. Bir kadın vela yoluyla ancak kendi azat ettiği şahsa mirasçı olabilir. Bunun delili hadiste geçen "vela ancak azat edene aittir" şeklindeki genel ifadedir.

 

Not:  Nevevi'nin "azat ettiği kişi" ifadesi, kişinin üst ve alt soy hısımları içinden kişinin mülkiyetine giren ve bu sebeple otomatik olarak azat olan şahsın bu kapsamda yer almadığı izlenimi doğursa da bu kastedilmemiştir, aksine onun vela halilima sahip olduğu ittifakla sabittir.

 

Kadın, vela yoluyla, azat ettiği kişiye neseben bağlı olan oğlu ve altsoyuna veya vela yoluyla bağlı olan azatlı köleye de mirasçı olabilir. Bu konuda erkek kadına ortak olur, erkeğin ayrıca bir fazlalığı vardır ki bu da öleni azat eden şahsın asabesinden olarak mirasçı olmaktır.

 

Not:  Et-Tenbih adlı eserde bir üçüncü durum daha istisna edilmiştir ki bu da kadının velayı kendisine çekmesidir. Bu şöyle olur: Bir kadının kölesi, bir başka adamın azat ettiği cariye ile evlendiğinde cariye bir çocuk doğursa, çocuğun velası, annenin velasına sahip olana aittir. Kadın kölesini azat ettiğinde -ki o çocuğun babasıdırbaba çocuğunun velasını, kendisinin önceki sahibi olan kadına getirmiş olur.

 

Bir kız, köle olan babasını satın alsa ve bu satın alma sebebiyle baba otomatik olarak azat olsa, daha sonra baba bir köle satın alsa ve onu azat etse, ardından baba geride kızını ve oğlunu bırakarak ölse, daha sonra da azat edilmiş köle ölse onun mirası kıza değil oğla ait olur; çünkü oğul azat eden kişinin neseben asabesidir. Kız ise azat edeni azat eden kişidir.

İlki daha güçlüdür. Buna "kadıların meselesi" denir; çünkü bu meselede fıkıh bilmeyen dört yüz kadı yanlış hüküm vermiş, mirası kıza ait kabul etmişler, azat eden kişinin neseben asabesinin, azat edeni azat edenden daha öncelikli olduğundan gafil kalmışlardır.

 

Azat edilenin asabelerini azat eden kişinin -babasını ve dedesini azat eden dışında- miras hakkı yoktur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

IX. DEDENİN ERKEK VE KIZ KARDEŞLERLE BİRLİKTE MİRASÇI OLMASI