MUĞNİ’L-MUHTAC

ÖLDÜRME VE YARALAMA

 

Kısası uygulamak için vekil tayin edilmesi

 

92. Veli, kısası uygulamak için bir şahsı vekil kıldıktan sonra kısası affetse ancak vekil bu durumu bilmeksizin kısası uygulasa, [kısası uygulama konusunda] mazereti söz konusu olduğundan kendisine kısas uygulanmaz. Şu durum bundan farklıdır: Bir kimse, mürted olarak bildiği şahsı öldürdükten sonra o kişinin Müslüman olduğu anlaşılsa öldüren şahsa kısas uygulanması gerekir; çünkü buradaki vekilin aksine o meselede katil [yeterli araştırma yapmadığı için] kusurludur.

 

93. [Yukarıdaki durumda diyet ödemek gerekir mi? Bu konuda İmam ŞafiI'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre diyet ödemek gerekir; çünkü vekilin, suçlu olan şahsı haksız yere öldürdüğü anlaşılmıştır.

 

İkinci görüş

 

Diyet ödemek gerekmez; çünkü müvekkil, kısas konusunda iş kendi elinden çıktıktan sonra onu affettiğinden bu af geçersizdir.

 

94. [Yukarıdaki] daha güçlü olan ilk görüş esas alındığında tıpkı şahsı başka birinin öldürmesi durumunda oldUğU gibi diyeti, müvekkilin değil vekilin peşin olarak ve ağırlaştmlmış bir şekilde suçlunun mirasçılarına ödemesi gerekir. Ayrıca müvekkilin hakkı, suçlunun öldürülmesinden önce düşmüştür.

 

95. [Yukarıdaki durumda diyeti kim öder? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Diyet, vekilin akılesi üzerine değil kendisi üzerine gereklidir; çünkü öldürme fiilini kasten işlemiştir. Kendisine kısas uygulanmaması, kısas konusunda izin verilmesi şüphesi sebebiyledir.

 

İkinci görüş

 

Diyet, akıle üzerine gereklidir; çünkü vekil öldürmenin mübah olduğuna inanarak bunu yapmıştır.

 

96. [Vekil, ödediği diyeti müvekkilden geri alabilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan -ve İmam Şafii tarafından ifade edilen- görüşe göre, affeden şahsın bunu vekile bildirmesi mümkün olsun ya da olmasın vekil, ödediği diyeti affeden şahıstan geri alamaz; çünkü affeden şahıs affetmekle iyi bir şey yapmıştır. Ayetle "iyilik yapan aleyhine bir şey yoktur" [Tevbe, 91] buyrulmaktadır.

 

İkinci görüş

 

Vekil diyeti ödedikten sonra bunu müvekkilden geri alır; çünkü müvekkil [kısası affetliğini söylemeyip onu kısas konusunda vekil kılarak] aldatmıştır. Bulkin! bu görüşü tercih etmiştir. Zira o, müvekkilin suçluyu affetliğini bildirmesi mümkün olduğu halde bunu bildirmemek suretiyle kusurlu davrandığını belirtmiştir. Zira vekil herhangi bir şeyden yararlanmış değildir. Şu durum bundan farklıdır: Bir kimseye yanlış bilgi verilerek bir kadının hür olduğu söylense ve o kişi de aIdatılarak o kadınla evlenip zifaf yapsa, sonradan kadının köle olduğunu anlasa, bu kişi kadına ödediği mehri, kendisini aldatan şahıstan geri alamaz; çünkü ilişkide bulunmak suretiyle kadından yarar elde etmiştir.

 

97. Her iki görüşe göre de keffaret ve kil üzerine gereklidir.

 

98. Nevevi "bilmeksizin" demek suretiyle şu durumu dışarıda bırakmıştır: Vekil, müvekkilin kısası affetliğini bildiği halde kısası uygularsa o zaman kendisine de kesinlikle kısas uygulanması gerekir.

 

Not:  Vekiı, "ben onu müvekkil adına değil kendi arzuma uyarak öldürdüm" dese kendisine kısas uygulanması gerekir. Müvekkilin hakkı, maktulün terikesine intikal eder. Rafii ve Nevevi bunu Beğavı'nin fetvalarından nakledip onaylamışlardır. Oysa Kaffal fetvalarında bunun gerekli olmadığını söylemiştir.

 

Müvekkil vekili azlettikten sonra vekil kısas uygulasa, yukarıda belirtilen ayrıntılar burada da geçerli olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Kadına kısas uygulama hakkına sahip olan erkeğin o kadınla evlenmesi