ET’İME / YİYECEKLER |
4. YENİLMESİ MEKRUH OLAN
HAYVANlAR
4.1. Pislik Yiyen
Hayvanlar
Pislik yiyen hayvanın
etinde [bu beslenme sebebiyle] bir değişiklik meydana geldiği görülürse onu yemek
haram olur. [Zayıf] bir görüşe göre mekruh olur.
[NevevI şöyle demiştir:]
"Ben derim ki: Daha doğru görüşe göre mekruh olur."
Hayvana temiz yem
verilir de hayvan temiz / hoş hale gelirse onu yemek helal olur.
Nevevi, yenilmesi haram
olan hayvanlara ilişkin hükümleri bitirdikten sonra yenilmesi mekruh olan
hayvanların hükümlerini ele almaya başlamıştır.
60. [Pislik
yiyen hayvanları yemenin hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Gerek dört ayaklı
hayvanlardan gerekse tavuk gibi hayvanlardan pislik yiyen bir hayvanın etinde
-az bile olsa- bir değişiklik meydana gelirse -el-Muharrer'de belirtildiğine
göre eti- haram olur. Ahmed bin Hanbel de bu görüştedir. Çünkü bu durumda o
hayvan, çirkin / iğrenç hayvanlardan olmuştur. Bunları yemenin, sütünü içmenin
ve sırtına binmenin yasak olduğu Ebu Davud ve başkaları tarafından sahih olarak
rivayet edilmiştir. (Ebu Davud, Et'ime, 3811)
Arapça'da
"cellale" diye ifade edilen hayvan dışkı, pislik ve bunun dışındaki necasetleri
yiyen havyandır.
Hüküm, Nevevi'nin de
belirttiği üzere [pislik yeme sonucunda] hayvanın etinde değişim meydana
gelmesine bağlıdır. Zayıf bir görüşe göre [yediği] şeyin çoğunluğu necaset ise
o hayvanı yemek haram olur, aksi taktirde haram olmaz.
Nevevi'nin et- Tahrir adlı eserindeki ifadesinin zahirinden de bu anlaşılmakta
olup Tashihü't-Tenbih'te bunu tek görüş olarak belirtmiştir.
Nevevi'nin burada mutlak
ifade kullanması her üç vasfı da içermektedir. Rafii, eş-Şerhu'l-kebir'de ve
Nevevi de Ravdatü't-talibin'de bunu "koku" ile kayıtlamışlardır.
Zerkeşi, Ezral'ye tabi
olarak şöyle demiştir: "Bu, [ihtiraz! bir] kayıt değildir. Çünkü tadın değişmesi daha da öte bir
durumdur.]
İkinci görüş
[Zayıf] bir görüşe göre
bu hayvanların etleri kötü koktuğu için bunları yemek mekruhtur.
Nevevi "ben derim
ki: mekruh olması görüşü daha doğrudur" demiştir. Nitekim Rafii,
eş-Şerhu'l-kebir'de bunu alimlerin çoğunluğunun bir
itirazı olarak aktarmıştır. Çünkü yasak yalnızca etin değişmesi ile ilgilidir.
Bu ise haramlığı gerektirmez. Nitekim boğazlanmış bir hayvanın etinin kokusu
değişerek kötü koksa bunu yemek [haram olmaz] doğru görüşe göre mekruh olur.
Not: Nevevi'nin "et" şeklinde kayıt
koyması diğer şeylerin böyle olmadığını düşündürebilir, oysa bu kastedilmemiştir.
Necislik ve temizlik, haramlık ve helailik konularında gerek ittifak gerekse
ihtilaf konusunda hayvanın eti, sütü ve yumurtası arasında bir fark yoktur.
Hatta Bulkini şöyle demiştir: Bu hüküm hayvan hayatta iken ondan ayrılan
tüylerine ve yünlerine de ilişir. Zerkeşi şöyle demiştir: "Bu hayvan
boğazlanıp da karnında yavrusu bulunduğunda yavrusunun da anasına ilhak
edilmesi zahir olan görüştür. " Bu hayvana, [eyer, semer vb.] bir
engelolmaksızın binmek mekruhtur.
61. Hayvana temiz yem
verilmişse veya et-Tenbih'teki ifadeden anlaşılacağı üzere- necis su veya
maddenin isabet etmesi sebebiyle sonradan necis hale gelmiş arpa gibi [aslen
necis olmayan, sonradan necis hale gelen] yem verilmiş ve kötü kokunun gitmesi
sebebiyle hayvanın eti güzel hale gelmişse, yukarıda belirtilen hayvanlar helal
olur. Burada yemleme kırk günden az bile olmuş olsa hüküm böyledir. [Sayı
değil] mana dikkate alınır. Haberde "kırk gün yemlenmedikçe"
ifadesine ve hayvanın temiz yemle yemlenmesi kaydının konulmasına gelince bu,
yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir.
62. Nevevi'nin
"yemlenmişse" ifadesi şu durumu dışarıda bırakmaktadır: Hayvan
kesildikten sonra hayvanın kendisi veya eti yıkansa yahut eti pişirildikten
sonra etteki [kötü koku verme şeklindeki] değişim ortadan kalksa mekruhluk sona
ermez.
63. Beğavi'nin
belirttiğine göre zamanın geçmesi de böyledir [mekruhluk sona ermez.].
Başkaları ise zaman geçmesi halinde mekruhluğun sona ereceğini belirtmiştir.
Ezrai şöyle demiştir:
"Mervezı, Kadı Hüseyin'e tabi olarak bunu tek görüş olarak aktarmıştır.
"
Hocamız Zekeriya
el-Ensarı şöyle demiştir: "Bu, necasetle değişmiş olan suyun zamanın
geçmesiyle tekrar değişime uğraması meselesinin benzeridir."
Bulkini şöyle demiştir:
"Bu hüküm, et üzerinden zaman geçmesiyle ilgilidir. Pislik yiyen hayvana
gelince; o hayvan birkaç gün temiz -veya temiz olmayan- bir şey yemese o zaman
helal olur."
Burada yem kelimesi
"temiz" kelimesi ile birlikte zikredilmiştir; çünkü genellikle
hayvanın yemlenmesi zorunludur. Zerkeşi de bu konuda Nevevi'ye katılmıştır.
Not: NevevI'nin "helalolur" ifadesi ilk
görüşe göre haramlığın ortadan kalkması, ikinci görüşe göre mekruhluğun ortadan
kalkması anlamına gelir. Nevevi "mekruh olmaz" demiş olsa daha iyi olurdu;
çünkü helallik ile mekruhluk bir arada bulunabilir. Ancak burada
"helallik" ile her iki tarafın eşit olması kastedilmişse o zaman
başka.
Bazı Ayrıntılar
Bir kuzu, köpek veya
domuz sütüyle beslense onun hükmü pislik yemiş hayvanın hükmü gibi olur.
Bir koyun, yaklaşık on
yıl boyunca haram malla beslense ne olur?
İzzeddin bin Abdüsselam
"onu besleyen kişinin de başka bir şahsın da bu hayvanı yemesi haram
olmaz; çünkü varlıkların kendisi helal ve haram olmakla nitelenmez"
demiştir.
Gazali şöyle demiştir:
"Gasp edilen yemle beslenmiş bir koyunu yemeyi terk etmek vera'dandır.
Vera'ı terk etmek haram değil-
Necis su ile sulanmış
meyveler ve gübre gibi necis şeyin içinde yetişen ekinden yemek haram olmaz.
Nevevi bunu el-Mecmu'da alimlerimizden aktarmıştır.
Çünkü suyun etkisi ürünün üzerinde görünmemektedir. ZerkeşI'nin ifadesinden
çıkan sonuca göre bu su ile sulanma sebebiyle üründe değişiklik görülürse onu
yemek mekruh olur.
Necis suda haşlanmış
olan yumurta mekruh değildir.
Et veya yumurta necis
suda pişirilmesi sebebiyle kötü koksa da necis olmaz. Nevevi el-Mecmu'da bu
hüküm için "kesinlikle" demiştir.
Genellikle içinde [şu
veya bu miktarda] kan bulunan sucuk, kebap, keşkek yemek helaldir.
Denildiğine göre köpeğin
ısırdığı bir hayvan boğazlandığında o hayvandan yiyen kimsede köpeğin huyundan
huyalma söz konusu olur. Bu sebeple bazıları bu hayvanı yemenin helal
olmadığını söylemiştir.
4. 2. Necis Hale Gelen
Yiyecekler
64. Sirke, sıvıyağ ve
erimiş pekmez gibi temiz bir sıvı necis hale gelse onu yemek haram olur. Çünkü
daha önce "necaset" bahsinde fare ile ilgili geçen hadis bunları da
kapsamaktadır. (Ebu Davud, Et'ime, 3842)
Temizlemesi mümkün
olmayan katı şeyler de böyledir. Mesela katı yağ içine düşen farenin temas
ettiği yağ böyledir. Temizlenmesi mümkün olmakla birlikte temizlenmemiş olan
şeyler de böyledir. Nitekim Nevevi'nin "necis hale gelen" şeklindeki
mutlak ifadesinden bu anlaşılmaktadır.
65. Kişi, necis olan
yemi hayvanına yedirebilir.
66. Et haşlanan bir tencerenin
içine ölmüş bir insanın bir parça eti düşse ne olur? Gazall'nin belirttiğine
göre insanın saygınlığı söz konusu olduğundan o tenceredeki herhangi birşeyi
yemek helal olmaz. Nevevi, el-Mecmu'da buna muhalefet ederek şöyle demiştir:
"Tercihe şayan olan bunun helal olmasıdır; çünkü bu et, tencere içinde
tükenip yok olmuştur."
67. Buğday dövmek üzere
harmana serildiğinde fareler buğdayın üzerine pislese buna göz yumulur /
affedilir. el-Mecmu'da belirtildiğine göre bu buğdayı
yedikten sonra ağzı yıkamak sünnettir. Taharet bölümünde buna işaret edilmişti.
4.3. Necis Bir Yolla
Kazanılan Kazanç
Hacamat yapmak veya [necis] bir şeyi süpürmek gibi necis bir şeyle
uğraşılarak kazanılan kazanç mekruhtur. Kişinin bunu yememesi, kölesine ve
devesine yedirmesi sünnettir.
68. Hacamat
yapmak veya gübre gibi necis bir yeri süpürmek gibi işler yapılarak elde edilen
kazancı kullanmak -bunu hür bir kimse kazanmış olsa bile- hür kişi için
mekruhtur.
Bu kazançtan kişinin
yememesi, bunu kölesine yedirmesi sünnettir. Bunu hür bir kimse kazanmış olsa
bile kölenin bunu yemesi mekruh olmaz. Yine kişi bu kazançtan, sulamada
kullandığı deve vb. hayvanlarına yem yedirebilir. Diğer hayvanların hükmü de
aynıdır.
Bunun delili şudur: Hz.
Peygamber' e (s.a.v.) hacamatçının elde ettiği kazanç
sorulduğunda bunu yasaklamış ve "kölene yedir ve yük hayvanını yemle"
buyurmuştur. (Tirmizi, buyu', 1277; İbn Hibban, İcare, hadis no: 5154. Tirmizi
hadisin hasen olduğunu, İbn Hibban sahih olduğunu söylemiştir)
Hür ile köle arasında aklı
delil açısından şu fark vardır: Hür kimse şereflidir, hür olmayan ise böyle
değildir.
Buradaki yasağın
haramlıktan mekruhluğa çekilmesi, İbn Abbas'ın Buhari ve Müslim'den rivayet
ettiği şu hadis sebebiyledir: "Resulullah (s.a. v.) hacamat
yaptırdı ve hacamatçıya ücretini verdi. "Şayet bu haram olsaydı Hz.
Peygamber (s.a.v.) ona bu ücreti vermezdi; çünkü -ağıt yakmak için ücret verme
meselesinde olduğu gibi- alması haram olan şeyin vermesi de haramdır. Zira bu,
günaha yardımcı olmaktır. [Alması haram olan şeyi vermek], ancak zaruret
olduğunda caiz olabilir. Örneğin kişinin kendisini hicvetmesin diye bir şaire,
hakkını vermemezlik etmesin veya kendisinden verdiğinin ötesinde başa bir
şeyalmasın diye zalim bir kimseye bir şey vermesi böyledir. Bu durumda günah,
onu veren şahsa değil alan şahsa ait olur.
Şöyle bir soru
sorulabilir: Hz. Peygamber (s.a.v.), hacamat yapan
kişiye, verdiği ücreti kölesine veya devesine yedirsin diye vermiş olabilir.
Buna şöyle cevap
verilir: Şayet böyle olsaydı Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu kendisine açıklardı.
Necasete bulaşarak elde
edilen her türlü kazanç da bu konuda hacamat yapmaya
kıyas edilmiştir.
Not: NevevI'nin "yememesi" ifadesinden
kişinin bu kazançla giyecek vb. şeyler almasının caiz olduğu ve bunda bir
mekruhluk olmadığı gibi bir anlam anlaşılmaktadır. Oysa Ezral'nin de dediği
üzere zahir olan burada, sadaka vermek de dahil olmak
üzere her türlü hacamanın kastedilmiş olmasıdır.
ez-Zehair adlı eserde şöyle denilmiştir: "Kişinin elinde
helal mal ile birlikte haram veya şüpheli bir malolsa, elindeki malın tamamı
kendisinin ihtiyaçlarından fazla olmasa [hüküm ne olur?] Bazı alimler şöyle demiştir: "Kişi helalolanı kendisine
kullanır. Çünkü kendisi konusunda sorumluluk ve vebali [başkalarına göre] daha
fazladır. Zira o kişi bu malın [helallik ve haramlık] durumunu bildiği halde
bakımında bulunan şahıslar bunu bilmemektedir." Ezrai devamla şöyle
demiştir: "Mezhepteki görüşe kıyasla bu kişinin kendisi ve ailesi yiyecek
ve giyecek konusunda eşit olup hamam ücreti, elbise beyazlatma ücreti, ev tamir
ettirme ücreti, fırını yakma ücreti, odun satın alma, kandilleri yağlama vb.
diğer masraflar ise böyle değildir."
Sultanın elindeki haram
mal helalden daha fazla olsa [onun verdiği bağışların hükmü ne olur?] Gazall şöyle
demiştir: "Onun verdiği bağışı almak haram olur." NevevI, el-Mecmu'da
bunu reddederek şöyle demiştir: "Mezhepte meşhur olan görüş bunun haram
değil mekruh olduğudur." NevevI, Müslim şerhinde ise Gazali'nin dediğini
esas almıştır.
Kişinin sanatı damar
yarmak ve dokumacılık vb. necis bir şeye bulaşmaksızın yaptığı düşük
sanatlardan ise onun kazancı mekruh olmaz. Çünkü bu sanatlarda "necasete
bulaşma" söz konusu değildir. Alimlerin
çoğunluğuna göre mekruhluğun sahih gerekçesi "necasete bulaşmak"tır.
Bir başka görüşe göre ise mekruhluğun gerekçesi, sanatın düşük olmasıdır.
Bulkini bunu tercih etmiştir. Ravdatü't-talibin'de NevevI şöyle demiştir:
"Bir grup alim, dökümcünün kazancını mekruh
görmüştür." Rafiı bunun gerekçesi hakkında şöyle demiştir: "Çünkü onlar
çok defa sözünden dönerler ve dökümü yapılmış külçeyi ağırlığından daha fazlaya
satmak için faize bulaşırlar." Bir görüşe göre ise bu mekruh değildir.
İsnevi bu görüşü tercih etmiştir. Benim, Nevevi'nin sözüne dair açıklamamdan
anlaşılacağı üzere onun ifadesindeki "ma" kelimesi ism-i mevsul değil
masdardır. Çünkü ism-i mevsul olsaydı mana şöyle olurdu: "Kişinin bu yolla
kazanmış olduğu şey mekruhtur." Oysa kazanılan şeyin kendisi mekruh olup
olmamakla nitelendirilemez. Mekruhluk yalnızca kazanma fiiline yöneliktir.
Bazı ayrıntılar:
1. Yediğin en faziletli
şey ziraatten kazandığındır; çünkü ziraat tevekküle en yakın olan meslektir.
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir Müslüman herhangi
bir ağaç diker ve ekin eker de bundan bir insan, hayvan veya herhangi bir şey
yerse bunlar onun için mutlaka sadaka olur. "(Buhari, Hars ve'l-müzarea,
2320; Müslim, müsakat, 3950)
Daha sonra sanatkarlıktan elde edilen kazanç gelir; çünkü bu meslekte
kazanç, kişinin el emeği ile elde edilir.
Daha sonra ticaretten
elde edilen kazanç gelir; çünkü sahabe hayatını ticaretle kazanırdı.
2. Bedene ve akla zarar
veren taş, toprak, cam, afyon gibi zehirleri yemek haramdır. Çünkü bunlar
insana zarar vermekte ve hatta belki de ölümüne yol açmaktadır. Oysa ki Yüce Allah "kendinizi ellerinizle tehlikeye
atmayın" [el-Bakara, 195] buyurmuştur. Ancak eş-Şerhu'l-kebir'de
belirtildiğine göre bir hastalığın tedavisinde bunları kullanma durumunda
iyileşme ihtimali daha güçlü olur ve kullanılmaya ihtiyaç hasıl
olursa az miktarını kullanmak helalolur.
3. Zararı bulunmayan her
temiz şeyi yemek helaldir. Bunun delili şu ayettir: "De ki: Allah'ın
kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar,
dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir
topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz." [A'raf, 32]
Ölmüş hayvanın
tabaklanmış derisi bunun dışında olup onu yemek helal değildir. Çünkü bu da
"ölmüş hayvan size haram kılındı" [Maide, 3] ayetinin kapsamına
girmektedir.
Boğazlanmış hayvanın
derisini yemek -deri tabaklanmış olsa bile- helaldir.
Sümük ve meni gibi
tiksinilen şeyler de bundan istisna edilmiştir.
Yine -avlanma bölümünde
geçenlerden anlaşılacağı üzere- balık ve çekirge dışında canlı hayvanı yemek de
helal değildir.
4. Eti yenmeyen hayvanın
yumurtasını yemenin helal olduğu konusunda görüş ayrılığı yoktur. Nevevi,
el-Mecmu'da şöyle demiştir: "Bunun temiz olduğunu söylersek -ki tercihe
şayan olan da budur- onu yemenin helalliği konusunda görüş ayrılığı yoktur. Çünkü
bu temizdir, iğrenç görülmez. Meni ise böyle değildir."
Bulkini ise bunun
yenilemeyeceği görüşüne meyletmiştir.
Sarhoş edici bitki,
keyif verici olmasa bile insanın aklına zarar verdiğinden haramdır. Şayet keyif
verici değilse bunu kullanana had cezası verilmez. Ancak Maverdi'nin açık
ifadesine göre keyif veren böyle değlidir.
Bu, sarhoş edici bile
olsa şayet onun yerini tutan başka şey bulunamıyorsa zaruret sebebiyle tedavide
kullanılabilir.
Bir şey, başka bir şeyle
bir araya geldiğinde sarhoş ediyorsa onu tek başına yemenin bir sakıncakı
yoktur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
5. YENİLMESİ HELAL
VE HARAM OLAN ŞEYLERE İLİŞKİN ÇEŞİTLİ MESELELER