Yedi Açıdan NAMAZ

 
 
 

Namazın Rükünleri

 
 

S- Rükûn ne demektir?

C- Sözlükte; Bir şeyin yanına, cüz'üne (parçasına) ve yaslanılan güçlü bir şeye rükûn denir. Fıkıhta; Namazın dışındaki farzlara "şart" denildiği gibi, namazın içindeki farzlara da "rükûn" denir.

S- Şart ile rükûn arasındaki farklar nelerdir?

C- Şartlar, namazın alt yapısı ve temelidir. Namazdan önce bu şartların yerine getirilmesi farz (şart) olduğu gibi, namaz süresince de bu şartların bulunması yine şarttır. Örneğin; Namazdan önce hadesten tahâret (abdest almak)şart olduğu gibi, namazın sonuna kadar abdestli olmak da şarttır. Bu nedenle namaz esnasında abdesti bozulan kişinin namazı da bozulur. Şart ve rükûn arasındaki bir diğer farklılık da, şartları yerine getirenler, meselâ, abdest alan, necâsetten arınan ve setr-i avret yapanlar, yeme, içme ve konuşma gibi dünya işlerini yapabilirler. Halbuki namaz arasında bunların yapılması haramdır ve namazı bozar.

S- Namazın rükûnları nelerdir?

C- İftitah tekbiri, kıyam, kıra'at, rükû, secde ve namazın sonunda teşehhüd (Ettethiyyâtü okuyacak) miktarı oturmaktır.

S- İftitah tekbiri nedir?

C- Namaza giriş tekbirine iftitah veya tahrime tekbiri denir. Bu tekbirin "Allahü Ekber" diye alınması, tekbir alacak kişinin -dilsizlik gibi bir özrü yoksa- kendisi işitecek kadar sesli alması, farz ve vâcip olan namazlarda bu tekbiri ayakta alacak kadar gücü olanların iftitah tekbirini ayakta almaları farzdır. İmama rükû'da yetişen bir kişi, iftitah tekbirini ayakta alır ve sonra rükû'a gider. Eğer iftitah tekbirini rükû'a giderken alırsa, namaza girmemiş olur ve o namazın iâdesi gerekir.

S- Kıyam nedir?

C- Namazda ayakta durmaya "Kıyam" denir. Farz, vâcip ve cenâze namazlarında kıyam farzdır. Bir âyet okuyacak kadar ayakta durulması farz, Fatiha ve zamm-ı sûre okuyacak kadar ayakta durulması vâciptir. İlk rekâtın tamamında veya bir kısmında, ayakta duracak kadar gücü olanların, farz ve vâcip namazlarda oturarak başlamaları sahih (geçerli)olmaz. Sünnet ve nâfile namazlarda, kıyam farz olmadığı için, hasta ve özürlü olmayanlar da bu namazları oturarak kılabilirler. Ancak ayakta kılmak daha sevaptır. Gücü yettiği halde oturarak kılanların sevapları azalır.

S- Kıra'at nedir?

C- Kur'an okumaya kıra'at denir. Namazda kıra'at yâni Kur'an okumak farzdır. İmâm-ı Âzam'a göre bir âyet, İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed'e göre ise, üç kısa âyet veya bir uzun âyet okunması farzdır. Okumanın sahih (geçerli) olması için, okuyan kişinin kendisi işitecek miktarda sesli okuması lâzımdır. Aksi halde kıra'at yerine geçmez, tefekkür anlamına gelir. Farz namazlarının yalnız iki rekâtında, vâcip, sünnet ve nâfile namazların her rekâtında kıra'at farzdır. Yalnızca fatiha suresini veya yalnızca bir ayet ezberleyen kişi, başka sûreleri ezberleyinceye kadar her rekâtta bildiğini okur ve namazı tamamdır.

S- Rükû nedir?

C- Namazda ayaktaki eğilmeye rükû denir. Rükû, kıyam ile secde arası bedensel bir ibâdet ve mânen Allah huzurunda saygı ile eğilmektir. Rükû'da parmaklar açık olduğu halde, eller, diz kapağının üzerine konur ve kollar dirsekten bükülmez. Erkekler 90 derecelik açı oluşturacak şekilde eğilirler, sırt ve başları aynı hizada dümdüz durur. Kadınlar daha az eğilirler.

S- Secde nedir?

C- Namazda, Allah'ın huzurunda olduğu bilinci ve yüce Allah'a saygı amacı ile eğilip, yüzü yere koymaya secde denir. Secde yedi âzâ ile yapılır. Bu âzâlar, iki ayak, iki diz, iki el ve yüzdür. Yüzden maksat alın ve burundur. Çünkü yanaklar ve çene ile secde yapılması câiz (geçerli) olmaz. Alnın yere konulması farzdır. Alnında yarası olanlar, burunları ile secde yaparlar. Alnında ve burnunda yarası olanlar veya sağlık açısından secde yapmaları sakıncalı olanlar îmâ ile yâni eğilerek boşluğa secde ederler. Pamuk, sünger ve kaba yün gibi yumuşak ve esnek maddeler üzerine secde yapılması câiz olmaz. Secde de alnın yerin sertliğini duyması ve orada karar kılması şarttır. Secdede iki ayağın veya birinin yerde olması şarttır. Secde eden kişi, dizlerine yaslanıp ayağının birini kaldırırsa mekruh olur. Eğer iki ayağını secde süresince yerden kesip kaldırırsa, secdesi geçersiz olur. Bu secdenin tekrar yapılması gerekir, aksi halde namazın iâdesi yani tekrar kılınması gerekir.

S- Ka'de-i Âhîre nedir?

C- Farz, vâcip, sünnet ve nâfile gibi her namazın sonundaki oturuşa, Ka'de-i Âhire denir.

S- Ka'de-i âhire'de ne miktar oturma farzdır?

C- Ka'de-i âhire'de (son oturuşta) teşehhüd miktarı yani "Ettehiyyâtü" duâsını sonuna kadar okuyacak miktarı oturmak farzdır, "Ettehiyyâtü" duâsını okumak vâcip'tir.

S- Namazın başka farzları varmıdır?

C- Evet, biri İmâm-ı Âzam'a ve biri İmâm-ı Ebû Yusuf'a göre olmak üzere iki farzı daha vardır.

S- İmâm-ı Âzam'a göre farz olan şey nedir?

C- İmâm-ı Âzam'a göre namaz kılan kişinin kendi irâdesine bağlı bir fiil ile namazdan çıkması farzdır. İmâmeyn'e göre yâni Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre ise farz değildir. Örneğin; Namazın son oturuşunda, Ettehiyyâtü'yü okuduktan ve selâm vermeden önce abdesti bozulan kişinin, İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed'e göre namazı tamamdır. İmâm-ı Âzam'a göre irâdesi dışında namazdan çıktığı ve bir farzı terk ettiği için namazı tamam değildir.

S- İmâm-ı Ebû Yusuf'a göre farz olan şey nedir?

C- Tâ'dili erkândır. Yani rükûnlarda ve rükûnlar arasında itminan farzdır.

S- Rükûnlarda itminan ne demektir?

C- Rükû'da ve iki secde'de, rükû ve secde halini aldıktan sonra tüm âzâların ve eklemlerin sükûn bulması ve en azından bir defa "Sübhânallah" diyecek miktarı durulmasıdır. Rükû'da en azından üç defa "Sübhâne rabbiyel azîm" denilmesi sünnettir.

S- Rükûnlar arası itmînan ne demektir?

C- Rükûdan, "Semi'allâhü limen hamideh" diyerek doğrulduktan sonra en azından bir defa "Sübhânallah" diyecek miktarı ayakta dimdik durmaktır. Ayakta "Rabbenâ lekel hamd" demek sünnettir. Ve birinci secdeden "Allahü Ekber" diyerek kalkıp oturduktan sonra bir defa "Sübhânallah" diyecek miktarı oturmaktır.

S- Ta'dil-i erkân'sız, tavuğun yem yemesi gibi alel acele kılanan namaz'ın hükmü nedir?

C- İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Şâfî, İmâm-ı Mâlikî ve İmâm-ı Hanbelî hazretlerine göre ta'dil-i erkân farzdır. Ta'dil-i erkân'sız, alel acele kılınan namazda farz terk edildiği için bu namaz sahih (geçerli) değildir. Bu namazın iâdesi yani tekrar kılınması farzdır. İmâm-ı Âzâm ve İmâm-ı Muhammed'e göre ta'dil-i erkân, vâcip olduğu için sehven (dalgınlıkla) terk edilirse, sehv-i secde yapılması gereklidir. Kasden terk edilmesi ise tahrîmen mekruh olduğu için namazın iâdesi vâcip olur.

Not: İşini gücünü, sıcak yatağını ve tatlı uykusunu bırakıp namaza koşan benim sevgili din kardeşlerim! Lütfen, Allah rızâsı için namazı güzel kılmaya özen gösterelim. Kesinlikle acele etmeyelim ve ta'dil-i erkâna dikkat edelim.

Önemli uyarı; İnanan, inancı doğrultusunda yaşayan ve namazı bilinçli kılmak isteyen müslümanların, namazın farzlarını, vâciplerini ve âdaplarını öğrenmeleri ve bellemeleri üç açıdan zorunludur.

1. Namazın farzlarından birinin özürsüz terki ile namaz geçersiz olur ve bu namazın yeniden kılınması farz olur. Vâciplerden birinin kasten terki, tahrîmen mekruh olur ve bu namazın yeniden kılınması vâcip olur.

2. Namazın içindeki farzlardan birinin têhiri (geciktirilmesi)vâciplerden birinin veya birkaçının sehven (yanlışlıkla) terki veya têhiri ile namazın sonunda sehiv secdesi vâcip olur.

3. Namazın farzlarını, vâciplerini, sünnetlerini ve âdaplarını iyi bilenler, namazla ilgisi olmayan her türlü hurâfelerden ve bid'atlerden sakınıp, Kur'an ve Sünnet'e göre namazlarını kılarlar.