S- Rükûn
ne demektir?
C- Sözlükte;
Bir şeyin yanına, cüz'üne (parçasına) ve yaslanılan güçlü bir
şeye rükûn denir. Fıkıhta; Namazın dışındaki farzlara "şart" denildiği
gibi, namazın içindeki farzlara da "rükûn" denir.
S- Şart ile
rükûn arasındaki farklar nelerdir?
C- Şartlar,
namazın alt yapısı ve temelidir. Namazdan önce bu şartların yerine
getirilmesi farz (şart) olduğu gibi, namaz süresince de bu şartların
bulunması yine şarttır. Örneğin; Namazdan önce hadesten tahâret
(abdest almak)şart olduğu gibi, namazın sonuna kadar abdestli
olmak da şarttır. Bu nedenle namaz esnasında abdesti bozulan kişinin
namazı da bozulur. Şart ve rükûn arasındaki bir diğer farklılık
da, şartları yerine getirenler, meselâ, abdest alan, necâsetten
arınan ve setr-i avret yapanlar, yeme, içme ve konuşma gibi dünya
işlerini yapabilirler. Halbuki namaz arasında bunların yapılması
haramdır ve namazı bozar.
S- Namazın
rükûnları nelerdir?
C- İftitah
tekbiri, kıyam, kıra'at, rükû, secde ve namazın sonunda teşehhüd
(Ettethiyyâtü okuyacak) miktarı oturmaktır.
S- İftitah
tekbiri nedir?
C- Namaza
giriş tekbirine iftitah veya tahrime tekbiri denir. Bu tekbirin
"Allahü Ekber" diye alınması, tekbir alacak kişinin -dilsizlik
gibi bir özrü yoksa- kendisi işitecek kadar sesli alması, farz
ve vâcip olan namazlarda bu tekbiri ayakta alacak kadar gücü olanların
iftitah tekbirini ayakta almaları farzdır. İmama rükû'da yetişen
bir kişi, iftitah tekbirini ayakta alır ve sonra rükû'a gider.
Eğer iftitah tekbirini rükû'a giderken alırsa, namaza girmemiş
olur ve o namazın iâdesi gerekir.
S- Kıyam
nedir?
C- Namazda
ayakta durmaya "Kıyam" denir. Farz, vâcip ve cenâze namazlarında
kıyam farzdır. Bir âyet okuyacak kadar ayakta durulması farz,
Fatiha ve zamm-ı sûre okuyacak kadar ayakta durulması vâciptir.
İlk rekâtın tamamında veya bir kısmında, ayakta duracak kadar
gücü olanların, farz ve vâcip namazlarda oturarak başlamaları
sahih (geçerli)olmaz. Sünnet ve nâfile namazlarda, kıyam farz
olmadığı için, hasta ve özürlü olmayanlar da bu namazları oturarak
kılabilirler. Ancak ayakta kılmak daha sevaptır. Gücü yettiği
halde oturarak kılanların sevapları azalır.
S- Kıra'at
nedir?
C- Kur'an
okumaya kıra'at denir. Namazda kıra'at yâni Kur'an okumak farzdır.
İmâm-ı Âzam'a göre bir âyet, İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed'e
göre ise, üç kısa âyet veya bir uzun âyet okunması farzdır. Okumanın
sahih (geçerli) olması için, okuyan kişinin kendisi işitecek miktarda
sesli okuması lâzımdır. Aksi halde kıra'at yerine geçmez, tefekkür
anlamına gelir. Farz namazlarının yalnız iki rekâtında, vâcip,
sünnet ve nâfile namazların her rekâtında kıra'at farzdır. Yalnızca
fatiha suresini veya yalnızca bir ayet ezberleyen kişi, başka
sûreleri ezberleyinceye kadar her rekâtta bildiğini okur ve namazı
tamamdır.
S- Rükû nedir?
C- Namazda
ayaktaki eğilmeye rükû denir. Rükû, kıyam ile secde arası bedensel
bir ibâdet ve mânen Allah huzurunda saygı ile eğilmektir. Rükû'da
parmaklar açık olduğu halde, eller, diz kapağının üzerine konur
ve kollar dirsekten bükülmez. Erkekler 90 derecelik açı oluşturacak
şekilde eğilirler, sırt ve başları aynı hizada dümdüz durur. Kadınlar
daha az eğilirler.
S- Secde
nedir?
C- Namazda,
Allah'ın huzurunda olduğu bilinci ve yüce Allah'a saygı amacı
ile eğilip, yüzü yere koymaya secde denir. Secde yedi âzâ ile
yapılır. Bu âzâlar, iki ayak, iki diz, iki el ve yüzdür. Yüzden
maksat alın ve burundur. Çünkü yanaklar ve çene ile secde yapılması
câiz (geçerli) olmaz. Alnın yere konulması farzdır. Alnında yarası
olanlar, burunları ile secde yaparlar. Alnında ve burnunda yarası
olanlar veya sağlık açısından secde yapmaları sakıncalı olanlar
îmâ ile yâni eğilerek boşluğa secde ederler. Pamuk, sünger ve
kaba yün gibi yumuşak ve esnek maddeler üzerine secde yapılması
câiz olmaz. Secde de alnın yerin sertliğini duyması ve orada karar
kılması şarttır. Secdede iki ayağın veya birinin yerde olması
şarttır. Secde eden kişi, dizlerine yaslanıp ayağının birini kaldırırsa
mekruh olur. Eğer iki ayağını secde süresince yerden kesip kaldırırsa,
secdesi geçersiz olur. Bu secdenin tekrar yapılması gerekir, aksi
halde namazın iâdesi yani tekrar kılınması gerekir.
S- Ka'de-i
Âhîre nedir?
C- Farz,
vâcip, sünnet ve nâfile gibi her namazın sonundaki oturuşa, Ka'de-i
Âhire denir.
S- Ka'de-i
âhire'de ne miktar oturma farzdır?
C- Ka'de-i
âhire'de (son oturuşta) teşehhüd miktarı yani "Ettehiyyâtü" duâsını
sonuna kadar okuyacak miktarı oturmak farzdır, "Ettehiyyâtü" duâsını
okumak vâcip'tir.
S- Namazın
başka farzları varmıdır?
C- Evet,
biri İmâm-ı Âzam'a ve biri İmâm-ı Ebû Yusuf'a göre olmak üzere
iki farzı daha vardır.
S- İmâm-ı
Âzam'a göre farz olan şey nedir?
C- İmâm-ı
Âzam'a göre namaz kılan kişinin kendi irâdesine bağlı bir fiil
ile namazdan çıkması farzdır. İmâmeyn'e göre yâni Ebû Yusuf ve
Muhammed'e göre ise farz değildir. Örneğin; Namazın son oturuşunda,
Ettehiyyâtü'yü okuduktan ve selâm vermeden önce abdesti bozulan
kişinin, İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed'e göre namazı tamamdır.
İmâm-ı Âzam'a göre irâdesi dışında namazdan çıktığı ve bir farzı
terk ettiği için namazı tamam değildir.
S- İmâm-ı
Ebû Yusuf'a göre farz olan şey nedir?
C- Tâ'dili
erkândır. Yani rükûnlarda ve rükûnlar arasında itminan farzdır.
S- Rükûnlarda
itminan ne demektir?
C- Rükû'da
ve iki secde'de, rükû ve secde halini aldıktan sonra tüm âzâların
ve eklemlerin sükûn bulması ve en azından bir defa "Sübhânallah"
diyecek miktarı durulmasıdır. Rükû'da en azından üç defa "Sübhâne
rabbiyel azîm" denilmesi sünnettir.
S- Rükûnlar
arası itmînan ne demektir?
C- Rükûdan,
"Semi'allâhü limen hamideh" diyerek doğrulduktan sonra en azından
bir defa "Sübhânallah" diyecek miktarı ayakta dimdik durmaktır.
Ayakta "Rabbenâ lekel hamd" demek sünnettir. Ve birinci secdeden
"Allahü Ekber" diyerek kalkıp oturduktan sonra bir defa "Sübhânallah"
diyecek miktarı oturmaktır.
S- Ta'dil-i
erkân'sız, tavuğun yem yemesi gibi alel acele kılanan namaz'ın
hükmü nedir?
C- İmâm-ı
Ebû Yusuf ile İmâm-ı Şâfî, İmâm-ı Mâlikî ve İmâm-ı Hanbelî hazretlerine
göre ta'dil-i erkân farzdır. Ta'dil-i erkân'sız, alel acele kılınan
namazda farz terk edildiği için bu namaz sahih (geçerli) değildir.
Bu namazın iâdesi yani tekrar kılınması farzdır. İmâm-ı Âzâm ve
İmâm-ı Muhammed'e göre ta'dil-i erkân, vâcip olduğu için sehven
(dalgınlıkla) terk edilirse, sehv-i secde yapılması gereklidir.
Kasden terk edilmesi ise tahrîmen mekruh olduğu için namazın iâdesi
vâcip olur.
Not:
İşini gücünü, sıcak yatağını ve tatlı uykusunu bırakıp namaza
koşan benim sevgili din kardeşlerim! Lütfen, Allah rızâsı için
namazı güzel kılmaya özen gösterelim. Kesinlikle acele etmeyelim
ve ta'dil-i erkâna dikkat edelim.
Önemli
uyarı; İnanan, inancı doğrultusunda yaşayan ve namazı bilinçli
kılmak isteyen müslümanların, namazın farzlarını, vâciplerini
ve âdaplarını öğrenmeleri ve bellemeleri üç açıdan zorunludur.
1.
Namazın farzlarından birinin özürsüz terki ile namaz geçersiz
olur ve bu namazın yeniden kılınması farz olur. Vâciplerden birinin
kasten terki, tahrîmen mekruh olur ve bu namazın yeniden kılınması
vâcip olur.
2.
Namazın içindeki farzlardan birinin têhiri (geciktirilmesi)vâciplerden
birinin veya birkaçının sehven (yanlışlıkla) terki veya têhiri
ile namazın sonunda sehiv secdesi vâcip olur.
3.
Namazın farzlarını, vâciplerini, sünnetlerini ve âdaplarını iyi
bilenler, namazla ilgisi olmayan her türlü hurâfelerden ve bid'atlerden
sakınıp, Kur'an ve Sünnet'e göre namazlarını kılarlar.
|