RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
21:1 İNSANLAR için hesap görme vakti yaklaşıyor; ama onlar (bu yaklaşan şeye
karşı) hâlâ inatla umursamazlık gösteriyorlar.
21:2 Ne zaman Rablerinden kendilerine yeni bir uyarıcı, hatırlatıcı (mesaj)
gelse, onu ancak alaya alarak dinliyorlar,
21:3 kalpleri geçici hoşnutluklar peşinde; bununla birlikte, zulme (böylece)
niyetli olanlar (birbirlerine şunu söylerken) gerçek düşüncelerini saklıyorlar:
"(Peygamber olduğunu söyleyen) bu kişi sizin gibi ölümlü biri değil mi? Peki
öyleyse, böyle göz göre göre büyü ürünü bir söze mi kapılacaksınız?"
21:4 De ki: "Benim Rabbim gökte ve yerde konuşulan her sözü bilir; her şeyi
işiten ve her şeyin aslını bilen O'dur".
21:5 "Yoo", diyorlar, "(Muhammed'in bu söyledikleri) karmakarışık rüyalardan
ibaret!" "Yok yok, bütün bunları kendisi uyduruyor!" -"Hayır, o sadece bir
şairdir!" "Peki, madem öyle, önceki (peygamberlerin mucizelerle) gönderildiği
gibi o da bize bir mucize getirse ya!"
21:6 Geçmişte helak ettiğimiz toplumlardan hiç biri (kendilerine gönderilen
peygamberlere) inanmamışlardı; şimdi, bunlar mı inanacak?
21:7 Biz senden önce de (ey Muhammed,) kendilerine vahiy indirilen (ölümlü)
adamlardan başkasını (elçi olarak) göndermedik; bunun içindir ki, (o inkarcılara
de ki:) "Eğer kendiniz bilmiyorsanız, önceki kitapları okuyup izleyen kimselere
sorun".
21:8 (Göreceksiniz ki,) Biz o'nları yiyip içmeye ihtiyaç duymayan bir yapıda
yaratmamıştık; o'nlar ölümsüz de değillerdi.
21:9 Sonuç olarak, Biz o'nlara verdiğimiz sözü yerine getirdik ve bunun için
kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık; ama kendi kendilerini ziyan
edenleri ise yok ettik.
21:10 (EY İNSANLAR!) Gerçek şu ki, Biz size, akılda tutmanız gereken her şeyi
kapsayan ilahî bir mesaj indirdik: hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
21:11 Hem (bilmiyor musunuz ki) Biz, zulümde ısrar eden nice toplumları kırıp
geçirdik de onların yerine başka toplumlar meydana getirdik!
21:12 Ve onlar Bizim cezalandırıcı kudretimizi hissetmeye başlar başlamaz, hemen
oradan kaçmaya davranırlardı.
21:13 (Ama sanki kendilerine:) "Kaçmaya kalkışmayın; bolluk ve keyif içinde sizi
şımartan şeylere, evlerinize yurtlarınıza dönün, ki belki (yapıp-ettiklerinizden
ötürü) sorguya çekileceksiniz!" (denmiş gibi, kaybettiklerini anlarlar).
21:14 Ve yalnızca: "Vah bize!" diye yanıp yakınırlardı, "Doğrusu, gerçekten
zalim kimselerdik biz!"
21:15 Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül
yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.
21:16 BİR DE, (şunu bilin ki,) gökleri ve yeri ve bu ikisi arasında var olan
hiçbir şeyi bir oyun, bir eğlence olarak yaratmadık;
21:17 (çünkü,) eğer bir oyun, bir eğlence edinmek dileseydik, bunu herhalde
kendi katımızdan edinirdik; ama hiç böyle bir şeyi diler miyiz!
21:18 Tersine, Biz (gerçek bir yaratma eylemiyle) hakkı bâtılın başına çarparız
da bu onu paramparça eder ve böylece beriki yok olur gider. O halde, (Allah'a)
yakıştırdığınız şeylerden ötürü yazıklar olsun size!
21:19 Çünkü, göklerde ve yerde var olan her şey O'nundur; O'nun yanında yer
alanlar O'na kulluk etmekte asla ne kibre kapılırlar ne de usanç duyarlar:
21:20 Gece gündüz bıkmadan-yorulmadan O'nun sınırsız kudret ve yüceliğini anıp
dururlar.
21:21 Yine de bazı insanlar, birtakım dünyevî varlıkları, bunların (ölüleri)
diriltebileceği yanılgısı içinde, tanrı ediniyorlar;
21:22 oysa, (anlamıyorlar ki,) göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar
olsaydı, bu iki âlem de kargaşalık içinde yıkılıp giderdi! Bunun içindir ki, O
mutlak hükümranlık tahtının Efendisi, O sınırsız kudret ve yücelik sahibi Allah,
insanların tanımlama ve tasvir yoluyla kendisine yakıştırdığı her şeyin
ötesinde, her şeyin üstündedir!
21:23 O edip-eylediği şeylerden ötürü sorguya çekilemez; ama onlar (mutlaka)
sorgulanacaklar:
21:24 (hal böyleyken), onlar yine de, kulluk etmek için O'nun yerine (düzmece)
tanrılar ediniyorlar! (Ey Peygamber,) de ki: "Haydi, siz de dâvânızı
destekleyecek bir delil getirin: İşte bu, benimle birlikte olanların ve benden
önceki (peygamber)lerin dile getirip durdukları ilahî öğretidir". Hayır, onların
çoğu gerçeği bilmiyor ve bunun için de (ondan) inatla yüz çeviriyorlar.
21:25 Oysa, Biz senden önce de peygamberleri yalnızca: "Benden başka tanrı yok,
öyleyse (yalnızca) Bana kulluk edin!" diye vahyederek gönderdik.
21:26 Yine de, bazıları kalkıp: "Rahmân kendine bir oğul edinmiştir!" diyor. O
yüceler yücesi (ölümlülere özgü bu tür eksiklerden) mutlak anlamda uzaktır!
Hayır, (Allah'ın "soyundan" gelmiş gözüyle baktıkları o kimseler) yalnızca
Allah'ın seçkin kullarıdır:
21:27 Sözkonusu kimseler, O kendileriyle konuşmadan asla konuşmazlar; ve ancak
O'nun buyruğuyla edip-eylerler.
21:28 O, onların gözünün önünde olanları da bilir, onlardan gizli tutulan
şeyleri de bilir; bunun içindir ki, onlar, O'nun (zaten) hoşnut olduğu
insanların dışında kimseye yan çıkıp kayıramazlar; çünkü (herkesten önce)
onların kendileri O'nun korkusuyla titrerler.
21:29 Ve eğer onlardan biri: "O'nun gibi ben de bir tanrıyım" diyecek olsaydı
mutlaka onu cehennemle cezalandırırdık: (çünkü) zalimleri biz böyle
cezalandırırız.
21:30 PEKİ, hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar, göklerin ve yerin
(başlangıçta) bir tek bütün olduğunu ve Bizim sonradan onu ikiye ayırdığımızı ve
yaşayan her şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Hâlâ inanmayacaklar mı?
21:31 Ve (görmüyorlar mı ki,) onları sarsmasın diye arz üzerine sapasağlam
dağlar yerleştirdik; ve kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler
açtık;
21:32 ve göğü güvenli bir kubbe, bir çatı olarak yükselttik? Ve yine de onlar
(yaratılışın) bu açık işaretlerine inatla sırt çeviriyor,
21:33 ve (görmüyorlar ki,) geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı -hepsi de uzayda
dolaşan (o gök cisimlerini)- yaratan O'dur!
21:34 (EY PEYGAMBER, sana inanmayanlara hatırlat ki,) Biz senden önce de hiçbir
insana ölümsüzlük vermedik; ve imdi, sen ölürsen bunlar kendilerinin sonsuza
kadar yaşayacaklarını mı sanıyorlar?
21:35 Her can ölümü tadacaktır; ne var ki, (hayatın) iyi ve kötü
(tezahürleriyle) karşı karşıya getirerek sınıyoruz sizi; ve sonunda hepiniz Bize
döneceksiniz.
21:36 Ama hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar ne zaman seni gözönüne
alsalar, (birbirlerine:) "Bu mu sizin tanrılarınızı diline dolayan?" (diyerek)
seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Ve Rahmân'dan her söz edişlerinde
hakkı örtbas etmeye kalkışanlar da yine böyleleridir!
21:37 İnsan tezcanlı bir yaratıktır; (fakat yakında) mesajlarımı(n işaret ettiği
gerçeği) size göstereceğim; şimdi (bunu) Benden acele istemeyin!
21:38 Ama (mesajlarımı ciddiye almayanlar:) "Eğer doğru sözlü kimselerseniz,
(cevap verin, ey inananlar), (Allah'ın nihaî yargısı konusunda ileri sürdüğünüz)
söz ne zaman gerçekleşecek?" diye sorup duruyorlar.
21:39 Hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar, yüzlerinden ve sırtlarından
ateşi savamayacakları, kimseden bir yardım bulamayacakları o günü keşke
bilselerdi!
21:40 Yoo, (o Son Saat) apansız gelip çatacak ve onları şaşkına çevirecek; öyle
ki, ne onu geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine soluk alacak zaman
verilir.
21:41 (Ey Muhammed,) senden önceki elçilerle de alay edilmişti -ama ne var ki,
onları küçümseyen kimseleri, sonunda, alay edip durdukları şeyin kendisi
tepeleyiverdi.
21:42 De ki: "Gece ya da gündüz, sizi Rahmân'a karşı kim koruyabilir?" Hayır
hayır, onlar Rablerini hatırlatan mesajdan bütün bütün yüz çevirmiş kimselerdir!
21:43 Yoksa onlar, gerçekten, kendilerini Bizim elimizden kurtaracak tanrıları
olduğunu mu (düşünüyorlar)? Onların bu (düzmece) tanrıları kendi kendilerini
bile koruyacak durumda değiller; öyleyse, (onlara tapınanlara, onlara
güvenenlere de) Bize karşı kimse arka çıkamayacaktır.
21:44 Kaldı ki, Biz bunlara da, bunların atalarına da, ömürlerinin sonuna kadar,
hayatın tadını çıkararak avunmalarına fırsat verdik; fakat bu insanlar, Bizim
yeryüzüne -üzerindeki en iyi, en güzel şeyleri her gün biraz daha eksilterek-
vaziyet ettiğimizi görmüyorlar mı? Buna rağmen, yine de baskın çıkacaklar(ını
umuyorlar) mı?
21:45 DE Kİ: "Ben yalnızca vahye dayanarak sizi uyarıyorum!" Ne var ki, (kalbi)
sağır olan kimseler bu çağrıyı işitmeyecek(ler)dir, defalarca uyarılsalar da.
21:46 Yine de, kendilerini Rabbinin azabından bir esinti yoklasa, hiç şüphe yok,
hemen, "Vah bize!" derler, "Doğrusu, zalim kimselerdik biz!"
21:47 Ve Kıyamet Günü (öyle) doğru, (öyle hassas) teraziler kurarız ki, kimse en
küçük bir haksızlığa uğratılmaz; bir hardal tanesi kadar bile olsa, (iyi ya da
kötü) her şeyi tartıya sokarız; hesap görücü olarak kimse Bizden ileri geçemez!
21:48 VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz Musa ile Harun'a, Allah'a karşı sorumluluk bilinci
taşıyan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir
kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı (olarak vahyimizi) bahşettik;
21:49 o (bilinçli, duyarlı) kimseler ki, algı ve tasavvurlarının ötesinde olsa
da, Rablerinden korkar ve Son Saat'in kaygısıyla titrerler.
21:50 Ve indirdiğimiz bu (mesaj da, öncekiler gibi) uyarıcı hatırlatıcı kutlu
bir mesajdır; hal böyleyken yine de onu inkar mı edeceksiniz?
21:51 VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz (Musa'dan) çok önce İbrahim'e (de) sağduyu vermiştik;
ve o'na (yön veren saiki) biliyorduk,
21:52 babasına ve halkına (şöyle): "Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu
biçimsel nesneler nedir?" dediği zaman,
21:53 "Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk" diye cevap verdiler.
21:54 (İbrahim:) "Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık
içindeymişsiniz!" dedi.
21:55 "Sen (bu sözle) karşımıza çıkarken tamamen ciddi misin -yoksa o şakacı
insanlardan biri misin?" diye sordular.
21:56 (İbrahim:) "Yoo!" dedi, "Ama sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir;
yani, onları O yoktan var edip düzene sokmuştur: ve ben de bu gerçeğe tanıklık
edenlerden biriyim!"
21:57 Ve (içinden:) "Allah'a yemin olsun, siz arkanızı dönüp uzaklaşır
uzaklaşmaz putlarınızı yere sereceğim!" diye ekledi.
21:58 Ve en büyükleri dışında (putların) hepsini paramparça etti; belki dönüp
(bu olup biten için) ona başvururlar diye.
21:59 (Dönüp de olanları görünce:) "Kim yaptı bunu tanrılarımıza?" diye
sordular, "Her kimse, o'nun çok zalim biri olduğundan kuşku yok!"
21:60 İçlerinden bazıları: "İbrahim denen bir gencin o (tanrı)ları diline
doladığını işitmiştik" dediler.
21:61 (Berikiler:) "Onu insanların karşısına çıkarın, (aleyhine) tanıklık
etsinler!" dediler.
21:62 (İbrahim onların yanına getirilince, o'na) "Bunu tanrılarımıza sen mi
yaptın, ey İbrahim?" diye sordular.
21:63 (İbrahim:) "Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en
iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!"
21:64 Bunun üzerine birbirlerine dönüp: "Doğrusu, asıl zalim olan
sizlermişsiniz!" dediler.
21:65 Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim'e:) "Bu
(put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!" dediler.
21:66 (İbrahim:) "O halde" dedi, "Allah'ı bırakıp da, size hiçbir şekilde ne
yararı ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapınıyorsunuz?
21:67 Yazıklar olsun size de, Allah yerine tapınıp durduğunuz bütün bu nesnelere
de! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
21:68 "Eğer (bir şey) yapacaksanız" dediler, "bari o'nu yakın da, böylece
tanrılarınıza arka çıkmış olun!"
21:69 (Ne var ki) Biz "Ey ateş, serin ol, İbrahim'e dokunma!" dedik.
21:70 Bu arada onlar İbrahim'e tuzak kurmaya çalıştılar; ama Biz onların bütün
yapıp-ettiklerini boşa çıkardık:
21:71 ve o'nu da, (kardeşinin oğlu) Lût'u da, gelecek bütün çağlar için kutlu
kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık.
21:72 Ve o'na ayrıca İshâk'ı ve (İshâk'ın oğlu) Yakub'u armağan ettik, ve
o'nların hepsinin dürüst ve erdemli insanlar olmalarını sağladık;
21:73 ve o'nları buyruklarımız doğrultusunda (başkalarına) yol gösteren önderler
yaptık; çünkü onlara iyi ve yararlı işler yapmayı, salât konusunda duyarlı ve
devamlı olmayı, arınmak için verilmesi gereken şeyi vermeyi vahyettik; böylece
onlar hep Bize kulluk ettiler.
21:74 VE LÛT'a da (doğru ile eğrinin seçiminde) sağlam bir muhakeme yetisi ve
ilim verdik; ve o'nu çirkin davranışlar ortaya koyan bir toplumun elinden
kurtardık. (Bu toplumu ise yok ettik, çünkü) gerçekten günaha gömülüp gitmiş yoz
bir toplumdu.
21:75 Ve (Lût'u) rahmetimizle kuşattık: çünkü o gerçekten dürüst ve erdemli
kimselerdendi.
21:76 VE NÛH(u da hatırla); hani, o (İbrahim ve Lût'tan) çok önce (Bize)
yakarmıştı ve Biz de o'nun (bu yakarışına) cevap vermiş, o'nu ve o'nunla beraber
olanları büyük bir felaketten kurtarmıştık;
21:77 o'nu ayetlerimizi yalanlayan bir topluma karşı korumuştuk; gerçekten de
günaha gömülüp gitmiş bir toplumdu onlar ve bu yüzden Biz de onların hepsini
boğuverdik.
21:78 VE DAVUD ile Süleyman(ı da an): Hani bu ikisi, bir topluluğa ait koyun
sürüsünün geceleyin girip otladığı bir ekin hakkında hüküm vereceklerdi ve Biz
de o'nların bu hükümlerine tanık idik;
21:79 ve bu olayda Süleyman'ın dâvâ konusunu (daha derinden) anlamasını
sağladık; bununla birlikte, Biz her ikisine de sağlam bir muhakeme gücü ve ilim
bahşetmiştik.
21:80 Bizim sınırsız kudret ve yüceliğimizi anarken, dağı taşı ve kuşları
Davud'un çağrısına boyun eğdirdik; ve Biz (dilediğimiz her şeyi) yapabilme
kudretine sahibiz.
21:81 Ve sizin için o'na, sizi her türlü korkuya karşı (Allah'a karşı sorumluluk
bilinci giysisiyle) zırhlandıracak (üstün) bir korunma sanatı öğrettik; peki,
(bütün bunlar için) şükrediyor musunuz?
21:82 Kutlu ülkeye doğru o'nun buyruğuyla esip gitsin diye o zorlu rüzgarı
Süleyman'ın buyruğuna (Biz verdik); çünkü her şeyin aslını bilen Biziz.
21:83 Baş eğmeyen güçlerden (de o'nun buyruğuna verdiklerimiz vardı ki) bunlar
o'nun için dalgıçlık ve (bu türden) başka işler yaparlardı. Bu güçleri de
gözetim altında tutan yine Bizdik.
21:84 VE EYYUB'u (da an ki) o: "Ey Rabbim, dert beni buldu; ama Sen
merhametlilerin en merhametlisisin!" diye yakarmıştı.
21:85 Bunun üzerine, o(nun bu yakarışı)na karşılık verdik ve o'nu çektiği
dertten kurtardık; ayrıca, o'na katımızdan bir rahmet ve Bize kulluk edenlere
bir ders olmak üzere, sayılarını bir kat artırarak yeni bir zürriyyet verdik.
21:86 VE İSMAİL ile İdris(i) ve (o'nlar gibi) kendisini andla (Allah'a) bağlayan
herkesi (an ki): o'nların hepsi darlığa göğüs geren kimselerdi,
21:87 ve bu yüzden o'nları(n hepsini) rahmetimizle kuşatmıştık; gerçekten de
o'nlar dürüst ve erdemli kimselerdi!
21:88 VE O BALIK olayının kahramanı(nı da an); hani, o gücümüzün kendisine
ulaşamayacağını sanarak öfkeyle çıkıp gitmişti! Ama sonra (düştüğü bunalımın)
derin karanlığı içinde: "Senden başka tanrı yok! Sınırsız kudret ve yüceliğinle
Sen her şeyin üstündesin: doğrusu ben gerçekten büyük bir haksızlık yaptım!"
diye seslenmişti.
21:89 Bunun üzerine, Biz de o'nun bu yakarışına karşılık vermiş ve o'nu düştüğü
bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız.
21:90 VE ZEKERİYA(yı da an ki o'nu da böyle kurtarmıştık;) hani, o da Rabbine
seslenerek: "Ey Rabbim!" demişti, "Beni çocuksuz bırakma; fakat, (beni varissiz
bıraksan bile, biliyorum ki) herkes göçüp gittikten sonra kalıcı olan biricik
varlık Sensin!"
21:91 Ve bunun üzerine o(nun bu yakarışı)na da karşılık verdik ve karısını o'nun
için çocuk doğurabilecek hale getirerek o'na Yahyâ'yı armağan ettik; doğrusu bu
üç kişi iyi ve yararlı işlerde birbiriyle yarışır ve Bize korku ve umutla
yakarırlar; Bize karşı her zaman saygı ve duyarlık gösterirlerdi.
21:92 VE O iffetini koruyan (kadın)ı da (an) ki, Biz ona ruhumuzdan üflemiş, onu
ve oğlunu bütün insanlar için (rahmetimizin) bir simgesi kılmıştık.
21:93 (SİZ EY inananlar,) gerçek şu ki, bu sizin ümmetiniz tek bir ümmettir:
çünkü hepinizin Rabbi Benim; öyleyse (yalnızca) Bana kulluk edin!
21:94 Ama insanlar aralarındaki bu birliği paramparça ettiler; (hem de) sonunda
topluca Bize dönecekler(ini unutarak).
21:95 Yine de her kim, hem inanmış, hem de dürüst ve erdemli davranışlardan (bir
şeyler) ortaya koymuşsa, onun bu çabası asla ziyan edilmeyecektir; çünkü, hiç
kuşkusuz Biz bunu onun lehine kaydetmekteyiz.
21:96 Bu bakımdan, yok etmeye karar verdiğimiz herhangi bir toplumun, (tuttuğu
günahkarca yoldan) bir daha geri dönmesi asla mümkün değildir!
21:97 Tâ ki, Yecüc ve Mecüc'ün (dünyaya) salınıp, (yeryüzünün) her köşe(sin)den
boşalacakları zamana kadar,
21:98 (ki o zaman) başa gelmesi kaçınılmaz olan (kıyamet) söz(ün)ün
gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan
kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve (birbirlerine:) "Vah bize!" (diye
yakınacaklar), "Bu (kıyamet sözüne) karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü,
zulüm ve kötülük yap(maya eğilimli ol)an kimselerdik!"
21:99 (O gün onlara:) "Gerçek şu ki, siz ve Allah'ın yerine tapınıp durduğunuz
bütün o (düzmece) şeyler cehennemin yakıtısınız: varacağınız yer orasıdır"
denecek.
21:100 Eğer (o tapınıp durduğunuz düzmece nesneler) gerçekten tanrı olsalardı,
kuşkusuz, oraya girmezlerdi; ama (işte gördüğünüz gibi,) hepiniz orada yerleşip
temelli kalacaksınız!"
21:101 Orada onların payına ah edip inlemek düşecek; ve orada (başka) bir şey
işitmeyecekler.
21:102 (Ama,) bakın, kendileri için katımızdan nihaî iyilik ve güzellik
(yazılmış) bulunanlara gelince; böyleleri (cehennemden) uzak tutulacaklar:
21:103 onlar (cehennemin) soluğunu (bile) işitmeyecekler ve canlarının arzu
edegeldiği şeyler arasında sonsuza kadar yaşayıp gidecekler.
21:104 (Kıyamet Günü'nün uyandıracağı) o benzeri olmayan büyük korku bile onları
kaygılandırmayacak; çünkü melekler böylelerini "Size söz verilen (mutlu) Gün
işte bu Gün'dür!" sözleriyle karşılayacaklar.
21:105 O Gün gökleri sayfaları dürer gibi düreceğiz; (ve) âlemi ilk kez nasıl
yarattıysak onu yeniden yine öyle yaratacağız; gerçekleştirilmesini kendi
üzerimize aldığımız bir sözdür bu: şüphesiz, Biz (her şeyi) yapabilecek
güçteyiz!
21:106 VE GERÇEK ŞU Kİ, (insanı) uyarıp öğüt verdikten sonra hikmetlerle dolu
bütün ilahî kitaplarda yeryüzüne dürüst ve erdemli kullarımın varis olacağını
kaydettik;
21:107 Şüphesiz, bunda (gerçekten) Allah'a kulluk eden kimseler için bir mesaj
vardır.
21:108 Ve (bunun içindir ki, ey Peygamber,) Biz seni yalnızca, bütün âlemlere
rahmetimiz(in bir işareti) olarak gönderdik.
21:109 De ki: "Bana yalnızca, tanrınızın tek bir Tanrı olduğu vahyedildi; o
halde artık O'na boyun eğecek misiniz?"
21:110 Ama eğer (bu gerçeğe) yüz çevirirlerse de ki: "Ben bu gerçeği hepinize
aynı şekilde duyurdum; ama artık, size vaad edilen (Hesap Günü'nün) yakın mı,
uzak mı olduğunu ben bilemem".
21:111 "Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, örtüp gizlediklerinizi de
bilir.
21:112 Ve (bana gelince, Hesap Günü'ndeki) bu (gecikmenin) sizin için bir sınama
mı, yoksa bir süreye kadar (merhameten yapılmış) bir erteleme mi olduğunu ben
bilemem."
« Önceki | Fihrist | Sonraki »