RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
29:1 Elif-Lâm-Mîm.
29:2 İNSANLAR, (sadece) "İnandık!" demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava
çekilmeyeceklerini mi sanıyorlar?
29:3 Evet, andolsun ki, Biz kendilerinden öncekileri de sınadık; o halde (bugün
yaşayanlar da sınanacak ve) elbette Allah, doğru davrananları ortaya çıkaracak
ve yalancıların da kimler olduğunu gösterecektir.
29:4 Yoksa onlar -(inandıklarını iddia ettikleri halde) kötülük işleyenler-
Bizden kurtulabileceklerini mi sanırlar? Ne tuhaf bir düşünce bu!
29:5 Kim (Kıyamet Günü) Allah'a kavuşmayı (ümit ve korku ile) beklerse (o Gün'e
hazırlıklı olsun): çünkü Allah'ın (her insan ömrü için) takdir ettiği vade
mutlaka gelip çatacaktır -ve O her şeyi bilen, her şeyi işitendir!
29:6 O halde, kim (Allah yolunda) üstün gayret gösterirse bunu yalnız kendi
iyiliği için yapmış olur: çünkü Allah, her türlü ihtiyaçtan uzaktır!
29:7 İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, Biz onların (önceki)
kötülüklerini mutlaka sileriz ve onları yaptıkları iyiliklere göre
ödüllendiririz.
29:8 Biz insana, (yapacağı en hayırlı işlerden biri olarak) anne ve babasına iyi
davranmasını emrettik; ama (buna rağmen,) eğer onlar (ilah olarak) kabul
edemeyeceğin herhangi bir şeyi Bana ortak koşmanı isterlerse onlara uyma:
(çünkü) hepiniz (sonunda) dönüp Bana geleceksiniz; o zaman (hayatta iken) yapmış
olduğunuz her şeyi (iyi ve kötü yönleriyle) gözünüzün önüne sereceğim.
29:9 İman edip doğru ve yararlı işler yapmış olanlara gelince, onları (öteki
dünyada da) mutlaka dürüst ve erdemlilerin arasına sokacağız.
29:10 İNSANLAR arasında öyleleri var ki, (kendileri ve kendi gibileri adına)
"Biz, Allah'a inanıyoruz!" derler; ama Allah yolunda sıkıntıya düşünce
insanlardan çektikleri eziyeti Allah'tan gelen ceza gibi, (hatta ondan daha
korkutucu) görürler; Rabbinden (gerçek inanç sahiplerine) bir yardım gelince de,
"Aslında biz her zaman sizinle beraberiz!" derler. Allah, bütün yaratılmışların
kalplerinden geçenleri en iyi bilen değil midir?
29:11 (Evet!) Allah, (gerçekten) imana erenlerin de, ikiyüzlülerin de kimler
olduğunu mutlaka gösterecektir.
29:12 Ve (O, şunu da bilir ki,) hakkı inkar edenler, (her zaman olduğu gibi,)
inananlara: "(Gelin) bizim (hayat) tarzımıza uyun, günahlarınız bizim
boynumuza!" derler. Halbuki onlar, (bu şekilde yanılttıkları kimselerin) hiçbir
günahını yüklenmezler: Dikkat edin, onlar yalancıdırlar!
29:13 Onlar, mutlaka, kendi yükleri ile birlikte başka yükleri de taşımak
zorunda kalacaklardır; ve bütün temelsiz iddialarından dolayı Kıyamet Günü
mutlaka hesaba çekileceklerdir!
29:14 BİZ (çok zaman önce) Nûh'u kendi kavmine göndermiştik, ve Nûh onlar
arasında dokuzyüzelli yıl geçirmişti; sonra onlar hâlâ zulüm batağında yaşamaya
devam ederlerken bir tufana yakalanmışlardı:
29:15 fakat Nûh'u ve o'nunla birlikte gemide bulunanların tümünü kurtardık ve
bunu, (hatırlayıp ders almaları için) bütün insanların önüne (rahmetimizin) bir
işareti olarak koyduk.
29:16 VE İBRAHİM (de, Bizden aldığı ilhamla) kavmine dönerek: "Allah'a kulluk
edin ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: Bilirseniz bu sizin için
daha hayırlıdır!" diye seslendi.
29:17 (Ve devamla) "Siz Allah'ı bırakıp (cansız) putlara tapıyorsunuz ve böylece
bir yalandan örnekler veriyorsunuz! Kuşkusuz, Allah'ı bırakıp taptığınız (o
şeyler ve varlıklar) size rızkınızı verebilme gücüne sahip değildirler: O halde
bütün rızkınızı Allah katında arayın, (yalnız) O'na kulluk edin ve O'na hamd
edin: çünkü sonunda yine O'na döndürüleceksiniz!"
29:18 "Ve Eğer (beni) yalanlarsanız (bilin ki, başka) toplumlar da sizden önce
(Allah'ın peygamberlerini) yalanladılar: Bir elçiye düşen, sadece (kendisine
emanet edilen) mesajı dosdoğru bir şekilde iletmektir."
29:19 PEKİ, o (hakkı inkar edenler,) Allah'ın (hayatı) ilkin nasıl yoktan var
ettiğini, sonra onu nasıl tekrar yenilediğini anlamazlar mı? Kuşkusuz bu, Allah
için kolay bir iştir!
29:20 De ki: "Yeryüzünü dolaşın ve Allah'ın (insanı) nasıl (harikulade bir
şekilde) yoktan var ettiğini görün! Allah işte bu şekilde ikinci hayatınızı da
var edecektir; çünkü Allah her şeye kâdirdir!"
29:21 "Dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder; hepiniz O'na
döndürüleceksiniz:
29:22 Ne yeryüzünde ne de gökte Allah'ı başınızdan savamazsınız, (bunu hiç
beklemeyin;) Sizi ne Allah'ın elinden alabilecek, ne de size yardım edebilecek
kimse bulamazsınız."
29:23 Allah'ın ayetlerini ve (sonunda) O'na kavuşacaklarını inkar edenler, benim
rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır; ve onları (öteki dünyada) acıklı bir
azap beklemektedir.
29:24 İMDİ (İbrahim'e gelince,) kavminin o'na tek cevabı şu oldu: "Onu öldürün,
veya yakın!" Ama Allah o'nu ateşten korudu. Bakın, bu (kıssa)da inanacak
kimseler için dersler vardır!
29:25 Ve (İbrahim) onlara dedi ki: "Siz Allah'ı bırakıp putlara taptınız. Tek
sebep, bu dünyada kendinize (ve atalarınıza) karşı duyduğunuz sevgiye esir
olmanızdı: Ama sonra, Kıyamet Günü birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve
birbirinize lânet yağdıracaksınız; hepinizin varacağı yer ateştir ve (orada)
size yardım edecek bir kimse bulamayacaksınız".
29:26 Bunun üzerine (kardeşinin oğlu) Lût o'na inandı ve "Ben (de) zulüm ve
kötülük diyarını terk ederek Rabbime (döneceğim): Şüphesiz O kudret ve hikmet
sahibidir!" dedi.
29:27 (İbrahim'e gelince,) o'na İshâk'ı ve (İshâk'ın oğlu) Yakub'u bahşettik ve
soyundan gelenler arasında peygamberliği ve vahyi devam ettirdik. Onu bu dünyada
mükafatlandırdık; o, öteki dünyada (da) mutlaka dürüst ve erdemliler arasında
yer alacaktır.
29:28 LÛT (da Bizden aldığı ilhamla) kavmine şöyle seslenmişti: "Siz,
kesinlikle, dünyada daha önce hiç kimsenin yapmadığı iğrenç şeyler yapıyorsunuz!
29:29 Siz, erkeklere (azgın bir şehvetle) yaklaşıp (cinsler arasında tabii olan)
yolu kapatmıyor musunuz? Ve bu utanç verici suçları (açık) toplantılarınızda
işlemiyor musunuz?" Ama kavmi, "Peki," diye cevap verdi, "eğer doğruları
söyleyenlerden isen, başımıza Allah'ın azabını getir bakalım!"
29:30 (Bunun üzerine Lût) "Ey Rabbim!" diye yalvardı, "Bozgunculuğa ve
yozlaşmaya yol açan bu insanlara karşı bana yardım et!"
29:31 Derken (semavî) elçilerimiz İbrahim'e (İshâk'ın doğumu) müjdesini
getirdiklerinde (aynı zamanda): "Biz bu yörenin halkını yok edeceğiz, çünkü
onlar gerçek zalimlerdir!" dediler.
29:32 (Fakat İbrahim) "Ama Lût da onlar arasında yaşıyor!" diye haykırdı(ğı
zaman) şu cevabı verdiler: "Kimin orada olduğunu iyi biliyoruz; o'nu ve karısı
dışındaki bütün aile efradını kesinlikle koruyacağız: karısı ise geride
bırakılanlar arasında yer alacak."
29:33 Elçilerimiz kendisine geldiklerinde Lût onlar adına üzüntüye kapıldı,
çünkü onları koruyamayacağını gördü; ama onlar Lût'a: "Korkma ve üzülme! Biz
seni ve karın dışında bütün aileni koruyacağız; karın ise geride bırakılanlar
arasında yer alacak.
29:34 Bu yörenin halkına, işledikleri bütün kötülüklerin karşılığı olarak gökten
mutlaka bir bela indireceğiz!" dediler.
29:35 (Sonunda dediğimiz oldu;) ve ondan geriye, aklını kullananlar için açık
işaretler bıraktık.
29:36 MEDYEN (halkına) da kardeşleri Şuayb(ı gönderdik). O, "Ey halkım!" diye
seslendi, "(Yalnız) Allah'a kulluk edin, Ahiret Günü'nü bekleyin ve yeryüzünde
bozgunculuk yaparak kötülük işlemeyin!"
29:37 Fakat, halkı o'nu yalanladı. Bu yüzden bir yer sarsıntısına maruz
kaldılar: ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler.
29:38 MESKEN ve barınakların(ın kalıntıların)dan açıkça görüleceği gibi, 'Âd ve
Semûd (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Çünkü Şeytan onlara
işledikleri (günahları) güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama
yeteneğine sahip oldukları halde, (Allah'ın) yol(un)dan alıkoydu.
29:39 Kârûn'u, Firavun'u ve Hâmân'ı (da böyle cezalandırdık): Musa onlara
hakikatin bütün kanıtlarını getirmişti, ama onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar
(ve o'nu reddettiler); halbuki onlar (elimizden) kaçıp kurtulamazlardı.
29:40 Çünkü onların her birini günahlarından dolayı hesaba çektik: Kiminin
tepesinde ölümcül fırtınalar estirdik; kimini (âni) bir kasırga yok etti;
kimisini yerin dibine geçirdik ve kimisi de suda boğulup gitti. Onlara haksızlık
yapan Allah değildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı.
29:41 ALLAH'TAN başka (varlıkları ve güçleri) sığınak kabul edenlerin durumu,
kendisine ağ ören örümceğin durumuna benzer: çünkü barınakların en zayıfı
örümcek ağıdır. Keşke bunu anlasalardı!
29:42 Kuşkusuz Allah, insanların Kendisini bırakıp da yalvardıkları şeylerin ne
olduğunu çok iyi bilir; yalnız O'dur kudret sahibi, hikmet sahibi.
29:43 İşte Biz insanın önüne bu temsîlleri koyuyoruz: ama onların gerçek
anlamını ancak (Bizi) tanıyanlar kavrayabilir,
29:44 (ve kesin olan şu ki:) Allah gökleri ve yeri (derunî) bir hakikat üzere
yarattı; unutmayın ki bu (yaratılışta) (O'na) inananların tümü için alınacak
dersler vardır.
29:45 SANA vahyedilen bu ilahî kelâmı (başka insanlara) ilet, ve namazında
dikkatli ve devamlı ol: çünkü namaz (insanı) çirkin fiillerden ve akla ve
sağduyuya aykırı olan her türlü şeyden alıkoyar; Allah'ı anmak gerçekten en
büyük (erdem ve iyilik)tir. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.
29:46 Geçmiş vahyin mensupları ile zulüm ve haksızlıktan uzak durdukları sürece
en güzel şekilde tartışın ve deyin ki: "Bize indirilene inandığımız gibi size
indirilmiş olana da inanıyoruz: çünkü bizim ilahımız ile sizin ilahınız tek ve
aynıdır ve biz (hepimiz) O'na teslim olmuşuzdur".
29:47 (Ey Muhammed!) Bu ilahî kelâmı sana işte bu şekilde indirdik. Ve bu ilahî
kelâmı bahşettiklerimiz ona inanırlar; şu (geçmiş vahiylerin takipçi)leri
arasında da ona inananlar vardır. Mesajlarımızı, (apaçık bir) hakikati inkar
edenler dışında, hiç kimse bile bile reddetmez:
29:48 çünkü, (ey Muhammed,) sen bu (vahyin gelmesi)nden önce herhangi bir ilahî
kelâmı okumuş ya da onu kendi ellerinle yazmış değildin; öyle olsaydı, (sana
vahyetmiş olduğumuz) hakikati çürütmeye çalışanlar, insanları (onun hakkında)
kuşkuya sevk edebilirlerdi.
29:49 Hayır, ama bu (ilahî kelâm), doğru bilgi ile (anlayıp kavrama yeteneği
ile) donatılmış insanların kalplerine kolayca nüfûz eden mesajlardan oluşur;
(kendilerine) zulmedenler dışında hiç kimse mesajlarımızı bile bile reddetmez.
29:50 Onlar, hâlâ, "Neden o'na Rabbinden hiç mucizevî işaretler indirilmiyor?"
diye sorarlar. De ki: "Mucize (göstermek) yalnız Allah'ın kudretindedir; ben ise
sadece bir uyarıcıyım".
29:51 Hayret! Bu ilahî kelâmı, kendilerine iletmen için sana göndermiş olmamız
onlara yetmez mi? Kuşkusuz onda rahmet(imizin tezahürü) ve iman edecek kimseler
için bir uyarı vardır.
29:52 (İman etmeyecek olanlara) De ki: "Benim ile sizin aranızda şahit olarak
Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Geçersiz ve uydurma
şeylere inananlara ve bu suretle Allah'ı inkara şartlanmış olanlara gelince;
işte ziyanda olanlar onlardır!"
29:53 Şimdi onlar, (Allah'ın) azabını çabuklaştırman için sana meydan okuyorlar;
eğer (bunun için Allah tarafından) belli bir vade konulmuş olmasaydı azap
elbette başlarına hemen gelirdi! Ama o âniden kopup gelecek ve hiçbiri de
farkında olmayacak.
29:54 Onlar (Allah'ın) azabını çabuklaştırman için sana meydan okuyorlar:
halbuki cehennem, hakikati inkar edenlerin tümünü kuşatacaktır;
29:55 azabın onları hem tepelerinden, hem de ayaklarının altından saracağı Gün
(kuşatacaktır). O Gün Allah: "İşte şimdi yaptıklarınızı(n meyvelerini) tadın!"
diyecektir.
29:56 EY İMANA ermiş olan kullarım! Benim arzım alabildiğine geniştir: o halde
Bana, yalnız Bana kulluk edin!
29:57 Her can ölümü tadacaktır, (ve) sonunda herkes dönüp Bize gelecektir:
29:58 İman edip doğru ve yararlı işler yapanları, mesken olarak, altlarından
ırmaklar akan cennetteki köşklere koyacağız: ne güzel, emek sarfedenlere verilen
ödül!
29:59 Sıkıntılara karşı sabırlı olanlara ve yalnız Rablerine güvenenlere!
29:60 Nice canlı var ki hiçbir geçim endişesi taşımaz, (ama) sizinki(ni
sağladığı) gibi onların rızkını da Allah sağlar; çünkü yalnız O'dur her şeyi
bilen, her şeyi duyan.
29:61 (Çoğu insana) olduğu gibi, şayet onlara da "Gökleri ve yeri yaratan,
güneşi ve ayı (kendi koyduğu yasalara) tâbi kılan kimdir?" diye soracak olursan,
hiç tereddütsüz "Allah'tır!" derler. O halde zihinleri nasıl da tersyüz oluyor!
29:62 Allah, kullarından dilediğine bol rızık bağışlar, dilediğine ise ölçülü ve
idareli: zira unutmayın, Allah her şeyi hakkıyla bilir.
29:63 Ve hep olduğu gibi, şayet onlara da: "Gökten yağmuru boşaltıp ölü toprağa
tekrar hayat veren kimdir?" diye sorarsan, hiç tereddüt etmeden, "Allah'tır!"
derler. De ki: "(O halde) Hamd (yalnız) Allah'a mahsustur!" Fakat onların çoğu
akıllarını kullanmazlar:
29:64 Çünkü (akıllarını kullansalardı bilirlerdi ki) bu dünya hayatı geçici bir
zevk ve eğlenceden başka bir şey değildir; oysa sonraki hayat, tek (gerçek)
hayattır: keşke bunu bilselerdi!
29:65 Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada)
(işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim
karaya çıkar çıkmaz da bazı hayalî güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya
başl)arlar:
29:66 böylece kendilerine bahşettiğimiz her türlü (nimete) karşı nankörlük yapar
ve dünyadaki hayatlarından (ahmakça) zevk almaya devam ederler; fakat, fünü
gelince (gerçeği) öğrenecekler.
29:67 Görmezler mi ki çevrelerindeki insanlar (korku ve ümitsizlik içinde)
paniğe kapılmışken (Bize inananlar için) güvenli bir sığınak oluşturmuşuz? Yoksa
hâlâ geçersiz ve anlamsız şeylere inan(maya devam ed)ip Allah'ın nimetini inkar
mı edecekler?
29:68 Kendi uydurduğu yalanları Allah'a isnad edenden yahut o'na (vahiyle) gelen
hakikati yalanlayandan daha zalim kim olabilir? (Bu şekilde) hakikati inkar
edenler için cehennem (en uygun) yer değil mi?
29:69 Ama dâvâmız uğrunda üstün gayret gösterenleri, Bize varan yollara mutlaka
yöneltiriz: Allah, kuşkusuz, iyilik yapanlarla beraberdir.
« Önceki | Fihrist | Sonraki »