SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L BUYU’

<< 1017 >>

باب: شراء المملوك من الحربي وهبته وعتقه.

100. HARBİDEN (SAVAŞ HALİNDEKİ DÜŞMAN) KÖLE SATIN ALMAK, HARBİNİN YAPTlĞI HİBE VE KÖLE AZADI

 

وقال النبي صلى الله عليه وسلم لسلمان: (كاتب). وكان حرا، فظلموه وباعوه، وسبي عمار وصهيب وبلال.وقال الله تعالى: {والله فضل بعضكم على بعض في الرزق فما الذين فضلوا برادي رزقهم على ما ملكت أيمانهم فهم سواء أفبنعمة الله يجحدون}. /النحل: 71/.

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Selman'a, "Efendinle mükatebe anlaşması yap"  buyurmuştur. Oysa Selman hür bir" kimse idi. Ona zulmederek kendisini köle diye satmışlardı. Ammar, Suheyb ve Bilal de esir edilmişti.   Rabbimiz Kur'an'da, "Allah, rızık bakımından kiminizi kiminize üstün kıldı.   Fazla verilenler, rızıklarını elleri altındakilere vermiyorlar ki, eşit olsunlar. Şimdi Allah'ın nimetlerini inkar mı ediyorlar" Nahl, 71 buyurmuştur.

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب: حدثنا أبو الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (هاجر إبراهيم عليه السلام بسارة، فدخل بها قرية فيها ملك من الملوك، أو جبار من الجبابرة، فقيل: دخل إبراهيم بامرأة هي من أحسن النساء، فأرسل إليه: أن يا إبراهيم من هذه التي معك؟. قال: أختي، ثم رجع إليها فقال: لا تكذبي حديثي، فإني أخبرتهم أنك أختي، والله إن على الأرض مؤمن غيري وغيرك، فأرسل بها إليه فقام إليها، فقامت توضأ وتصلي، فقالت: اللهم إن كنت آمنت بك وبرسولك وأحصنت فرجي إلا على زوجي فلا تسلط علي الكافر، فغط حتى ركض برجله).

قال الأعرج: قال أبو سلمة بن عبد الله: إن أباهريرة قال: (قالت: اللهم إن يمت يقال هي قتلته، فأرسل، ثم قام إليها فقامت توضأ تصلي وتقول: اللهم إن كنت آمنت بك وبرسولك وأحصنت فرجي إلا على زوجي، فلا تسلط علي هذا الكافر، فغط حتى ركض برجله).

قال عبد الرحمن: قال أبو سلمة: قال أبو هريرة: (فقالت: اللهم إن يمت قتلته فيقال هي قتلته، فأرسل في الثانية، أو في الثالثة، فقال: والله ما أرسلتم إلي إلا شيطانا، ارجعوها إلى إبراهيم، وأعطوها آجر، فرجعت إلى إبراهيم عليه السلام، فقالت: أشعرت أن الله كبت الكافر وأخدم وليدة).

 

[-2217-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İbrahim (a.s.) Sare ile birlikte yolculuğa çıkmıştı. Bir hükümdarı bulunan bir beldeye girdiler. Hükümdara, "İbrahim senin kadınlarından daha güzel bir kadınla şehre girdi" dediler.

 

Hükümdar bir elçi gönderip, "Ey İbrahim' Yanındaki kadın kimdir?" diye sordurdu. İbrahim de, "Kız kardeşim" diye cevap verdi. Daha sonra Sare'ye dönüp, "Senin, benim kardeşim olduğunu söyledim Sakın beni yalancı çıkarma. Vallahi, yeryüzünde benim ve senin dışında hiçbir mu'min yok" dedi. Daha sonra İbrahim Sare'yi hükümdar'a gönderdi. Hükümdar Sare'ye doğru ilerledi. Sare'de abdest alıp namaz kıldı ve: "Allah'ım! Sana ve Resulüne iman ettim ve kocam dışında hiçbir kimseyi namusuma dokundurmadım Şu kafiri bana musallat etme" diye dua etti. Bunun üzerine hükümdarın boğazı tıkanıp hırlamaya ve ayakları ile tepinmeye başladı.

 

Ravi el-A'rec dedi ki: Abdurrahman'ın oğlu Ebu Seleme Ebu Hureyre'nin şöyle söylediğini nakletmiştir: Sare şöyle dedi: "Ey AlIahım! Şimdi hükümdar ölürse, benim öldürdüğümü söylerler" dedi. Daha sonra Allah onun eski haline gelmesine izin verdi. Kalktı yine Sare'ye yöneldi. Sare'de abdest alıp namaz kıldı ve: "Allahımı Sana ve Resulüne iman ettim ve kocam dışında hiçbir kimseyi namusuma dokundurmadım. Şu kafiri bana musallat etme" diye dua etti. Bunun üzerine hükümdarın boğazı tıkanıp hırlamaya ve ayakları ile tepinmeye başladı.

 

Abdurrahman, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini nakletmiştir: Sare şöyle dedi: "Ey Allah'ıml Şimdi hükümdar ölürse, benim öldürdüğümü söylerler" dedi. Daha sonra Allah onun eski haline gelmesine izin verdi. Bu olay iki - üç kez tekrar etti.

 

Daha sonra hükümdar, "Vallahi, sizin bana gönderdiğiniz şeytandan başka bir şey değildir. Bunu götürün İbrahim'e geri verin, Sare'ye de Hacer adındaki cariyeyi verin" dedi. Sare İbrahim'in yanına gelince, "Gördün mü, Allah kafiri nasıl zelil etti, bir de bana hizmetçi olarak cariye verdi?" dedi

 

Tekrar: 2635, 3357, 3358, 5084, 6950.

 

 

حدثنا قتيبة: حدثنا الليث، عن ابن شهاب، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها أنها قالت: اختصم سعد بن أبي وقاص وعبد بن زمعة في غلام، فقال سعد: هذا يا رسول الله ابن أخي عتبة بن أبي وقاص، عهد إلي أنه ابنه، انظر إلى شبهه. وقال عبد بن زمعة: هذا أخي يا رسول الله، ولد على فراش أبي من وليدته، فنظر رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى شبهه، فرأى شبها بينا بعتبة، فقال: (هو لك يا عبد، الولد للفراش وللعاهر الحجر، واحتجبي منه يا سودة بنت زمعة). فلم ترد سودة قط.

 

[-2218-] Aişe r.anha şöyle anlatır: Sa'd İbn Ebu Vakkas ve Abd İbn Zem'a bir oğlan çocuğunun kime ait olduğu konusunda davalaşmıştı. Sa'd, "Ey Allah'ın Resulül Bu çocuk, kardeşim Utbe'nin oğludur. Bunun, kendisine ait olduğuna dair bana ahit vermişti. Utbe'ye olan benzerliğine bir bakın" dedi. Abd İbn Zem'a ise, "Bu benim kardeşim Ey Allah'ım Resulü' Babamın cariyesinden, onun yatağında iken doğmuştur" dedi.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem benzerliğe bir baktı, çocuğun apaçık Utbe'ye benzediğini gördü.

 

"Ey Abd' Bu çocuk sizindir. Çocuk, kimin yatağında doğmuşsa onlara ait olur. Zina eden ise mahrum kalır" buyurdu. Zem'a'nın kızı Sevde'ye de, "Bu çocuğa karşı örtülü bulun" buyurdu. Bunun üzerine Sevde o çocuğu bir daha hiç görmedi.

 

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن سعد، عن أبيه: قال عبد الرحمن بن عوف رضي الله عنه لصهيب: اتق الله ولا تدع إلى غير أبيك. فقال صهيب: ما يسرني أن لي كذا وكذا، وأني قلت ذلك، ولكني سرقت وأنا صبي.

 

[-2219-] Sa'd, babasının şöyle dediğini nakletmiştir: Abdurrahman İbn Avf, Suheyb'e şöyle dedi: "Allah'tan kork ve babandan başkasına ait olduğunu iddia etme." Bunun üzerine Suheyb, "Benim bu yönde söylediklerim elbette benim çok hoşuma giden şeyler değil. Fakat ben küçükken çalınmışım" dedi.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني عروة بن الزبير: أن حكيم بن حزام أخبره أنه قال: يا رسول الله، أرأيت أمورا كنت أتحنث، أو أتحنث بها، في الجاهلية، من صلة وعتاقة وصدقة، هل لي فيها أجر؟. قال: حكيم رضي الله عنه: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أسلمت على ما سلف لك من خير).

 

[-2220-] Hakim İbn Hizam şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, Ey Allah'ın Resulü Cahiliyye dönemirnde iken yaptığım akraba ziyareti, köle azadı ve sadaka vermek gibi iyiliklerden dolayı bana sevap var mı" diye sordum.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Yaptığın hayırlar sayesinde Müslüman oldun" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle demiştir: Buhari, konu başlığı ile savaş halindeki düşmanın (harbi) mülkiyet hakkının olduğunu, mülkiyetinde bulunan malda, satım, hibe, azat etme gibi tasarruflarının caiz olduğunu ortaya koymayı amaçlamıştır. Çünkü Nebi s.a.v. Selman'ın, bir kafirin mülkiyetinde olduğunu kabul etmiş ve ona, efendisi ile mükatebe anlaşması yapmasını emretmiştir. Yukarıda zikredilen hadise göre, Hz. İbrahim de, zalim bir kimsenin vermiş olduğu hediyeyi kabul etmiştir. Selman hakkındaki hadis, bu konudaki hadisin bir bölümüdür. İmam Ahmed ve Taberani'ye, Selman, Mahmud İbn Lebid, Asım İbn Ömer ve İbn İshak yoluyla gelen rivayet şöyledir:

 

Selman şöyle demiştir: "Ben, İran'lı (Farisi) idim. Sonra bir tüccar gelip beni aldı götürdü. Vadi'l-Kura'ya vardığımızda bana zulmederek bir yahudiye sattı." Resulullah s.a.v. Selman'a, "Ey Selman, efendinle mükatebe anlaşması yap" buyurdu. Selman, "Üç yüz diyet karşılığında efendimle mükatebe anlaşması yaptım" dedi.

 

Bütün bu rivayetlerden, müşriklerin, İslam'dan önce yapmış olduğu tasarrufların hükümlerinin kabul edileceği anlamı çıkarılmıştır.

 

Ammar'ın burada zikredilmesinden ne amaçlandığını anlayamadım. Çünkü Ammar, esir edilmeden, uzun süre evlenmeden kalmış bir araptı. Babası Yasir Mekke'ye yerleşmiş ve Mahzum oğulları kabilesi ile anlaşmıştı. Onlar da onu, cariyeleri olan Sümeyye ile evlendirmişlerdi. Sümeyye de Yasir'i doğurdu. Belki de, müşrikler, annesi bir cariye olduğu için ona da köle muamelesi yapmışlardı.

 

Suheyb'e gelince; İbn Sa'd'ın naklettiğine göre, babası en-Nemr İbn Kasıt'lardandı. Kisra'nın bir işçisi idi. Farisller RumIara savaş açtığı zaman Rumlar Suheyb'i esir aldılar. Abdullah İbn Cud'an, onu RumIardan satın aldı.

 

Bir rivayete göre, Suheyb RumIardan kaçıp Abdullah İbn Cüd'an'la anlaşma.yapmış ve ona sığınmıştı. Üçüncü hadisle ilgili açıklama yapılırken, Suheyb'in hikayesine işaret edilecektir.

 

Bilal'e gelince; Müseddid "Müsned"inde şöyle anlatır: "Mu'temir'in; babasından naklettiğine göre Nuaym İbn Ebi Hind şöyle demiştir: "Bilal, Ebu Cehil'deki yetimlerden biri idi ve o, Bilal'e işkence ediyordu. Bunun üzerine Ebu Bekir r.a. birini gönderip "Git, Bilal'i benim için satın al ve azat et" dedi.

 

Abdürrezzak'ın Said İbnü'l-Müseyyib'den naklettiğine göre Hz. Ebu Bekir Abbas'a, "Bilal'i benim için satın al" dedi. O da satın aldı, daha sonra Ebu Bekir r.a. onu azat etti.

 

İbn İshak'ın "Meğazi" adlı eserinde ise bu olay şöyle anlatılır: Hişam İbn Urve, babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Ebu Bekir, Ümeyye İbn Halef'e uğramıştı. Bu sırada Ümeyye, Bilal'e işkence yapıyordu. Ebu Bekir r.a. ona, "Şu zavallı hakkında Allah'tan korkmuyor musun?" dedi. Ümeyye, "İstersen onu kurtar" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir, Bilal'den daha güçlü kuwetli bir köle vererek Bilal'i aldı ve azat etti." Bu iki kıssa, hem Ümeyye hem de Ebu Cehil'in Bilal'e işkence etmesi ve her ikisinin de Bilal konusunda kötü bir namı bulunması ile uzlaştınlabilir.

 

Yukarıdaki ayetin, başlıkla ilgili kısmı, "elleri altındakilere" ifadesidir. Çünkü ayet, genellikle, şer'i esaslara uygun olmayan yollarla edindikleri halde kafirlerin elindeki kölelerin onların mülkiyetinde olduğunu ortaya koymaktadır.

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Burada, savaş halinde bulunan düşmanın mülkiyet hakkı olduğunu ve bir Müslümanın, ondan (satın alarak) mülk alabileceğini ispat etmek amaçlanmıştır.

 

Suheyb şöyle derdi: "Babam, İbn Sinan İbn Malik İbn Abd-i Ömer İbn Akildir. Nesebi, en-Nemr İbn Kasıt'a kadar varır. Annem ise Benı Temim'dendir." Suheyb'in dili biraz yabancıya çalardı. Çünkü o, Rumlar arasında yetişmişti. Dolayısıyla onda, Rum aksanı daha ağır basıyordu.

 

Hakim'in, Muhammed İbn Ömer İbn Alkame kanalıyla Yahya İbn Abdurrahman İbn Hatib'den naklettiğine göre Hatıb şöyle anlatır: Ömer r.a. Suheyb'e şöyle demiştir: "Sende, Müslüman olduktan sonra sadece şu üç şeyi gördüm: Birincisi, Ebu Yahya künyesini alıp kullanıyorsun; ikincisi, hiç bir şey rutmuyorsun (her şeyi harcıyorsun); üçüncüsü, (kendini) en-Nemr İbn Kasıt'a nispet ediyorsun."

 

Suheyb buna şöyle cevap verdi: "Bana bu künyeyi Resulullah (s.a.v.) verdi. Harcamama gelince, Allahu Teala, "Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine yenisini verir" [Sebe 39] buyurmuştur. Nesep iddiasına gelince; eğer bir hayvan pisliğinden bile gelmiş olsaydım, yine de kendimi ona nispet ederdim. Fakat araplar birbirini esir etmekteydi. Ben, doğumumu, ailemi bildiğim halde, birileri beni esir edip sattılar. Ben de içinde bulunduğum ortamın (yani Rumların) dilinden etkilendim."