NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ عَنْ
أَبِي
إِسْحَقَ
قَالَ
أَوْصَى
الْحَارِثُ
أَنْ يُصَلِّيَ
عَلَيْهِ
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
يَزِيدَ
فَصَلَّى
عَلَيْهِ
ثُمَّ
أَدْخَلَهُ
الْقَبْرَ
مِنْ قِبَلِ
رِجْلَيْ
الْقَبْرِ
وَقَالَ
هَذَا مِنْ
السُّنَّةِ
Ebû İshak'tan demiştir
ki:
El-Haris; cenaze
namazını Abdullah b. Yezid'in kıldırmasını vasiyet etmişti. (Bu vasiyyete
uyarak) onun cenaze namazını (Abdullah b. Yezid) kıldırdı. Sonra o'nu kabrin
ayak ucu tarafından kabre indirdi ve
"Bu
sünnettendir" dedi.
İzah:
Kabrin ayak ucundan
maksat, cenaze kabre konulunca kabrin, cenazenin ayak ucuna gelen tarafıdır. Bu
hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, Abdullah b. Yezid (r.a)'e göre, sünnet olan
cenazeyi kabre kabrin ayakucu tarafından indirmektir. Bunun için tabut önce
cenazenin başı kabrin ayak ucuna gelecek şekilde omuzlardan yere indirilir.
Sonra cenaze geri çekilerek kabre indirilir. Sonra yönü kıbleye getirilerek
lahde yerleştirilip üzeri kerpiçlerle örülür. Alimlerin bu mevzudaki
görüşlerini şu şekilde özetlemek mümkündür:
1. İmam Şafiî (r.a) ile
İmam Malik ve İmam Ahmed (r.a) bu görüştedirler. Delilleri ise Beyhakî ile İmam
Şafiî'nin İbn Abbas'dan naklen rivayet
ettikleri
"Rasûlullah (s.a.v.)'in baş tarafından geriye doğru çekilerek kabre
in-dirildiği"ni ifade eden hadis-i şeriftir.
İmam Şafiî, Hz. Ebû
Bekr (r.a)'in de kabre bu şekilde indirildiğini ve Şafiî âlimleri arasında bu
mevzuda ihtilaf bulunmadığını söylemiştir. Ayrıca İbn Ömer'le Hz. Enes, Abdullah
b. Yezid, en-Nehaî, eş-Şa'bî'nin de bu görüşte oldukları rivayet olunmuştur..
2. Cenaze kabre ayaklan
tarafından indirilir ve ileri doğru çekilir. Bir başka ifadeyle, birinci
görüşün tam aksine bir uygulama yapılır. Bu görüş İbn Ömer'le Hz. Enes (r.a)'dan
rivayet edilmiştir. Delilleri ise, İbn Şahin'in Kitabül-Cenaiz isimli eserinde
Rasûlullah'ın "Cenaze kabre ayakları tarafından indirilerek ileri doğru
çekilir" buyurduğunu ifade eden ve Hz. Enes'-ten rivayet edilen hadis-i
şerif ile İbn Ebû Şeybe'nin Musannef'inde İbn Si-rîn'den nakledilen, "Ben,
Hz. Enes'le birlikte bir cenaze merasiminde bulundum. Cenazenin getirilmesini
istedi. (Cenaze getirilince) onu ayaklan tarafından mezara indirdi"
mealindeki hadis-i şeriftir.
3. Cenaze kabrin kıble
tarafına konur ve yan tarafından kabre indirilir. İmam Ebû Hanife (r.a) de bu
görüştedir. Bu görüş Ali (k.v) ile oğlu Mu-hammed ve İshak b. Râhûyeh'den de
rivayet olunmuştur. Delilleri ise, "Rasûlullah (s.a.v.) kabre
indirileceği zaman, kabrin kıble tarafından alınarak karşılandı ve na'şın
üzerinden yavaşça çekilip çıkarıldı."[İbn Mace, cenâiz] mealindeki hadis-i
şeriftir. Ancak bu hadisin senedinde Atıyyetü'1-Avfî vardır. Hadis ulemasından
birçokları onun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Ebû Davud'un Mera-siTinde
Rasûl-i Zişan Efendimizin kabre kıble tarafından konulduğuna dair olan bir
hadis de bu görüşü te'yid ettiği gibi, îbn Ebî Şeybe'nin rivayet ettiği
"Hz. Ali, Yezid b. el-Mükefkef'i dört tekbirle kıble tarafından kabre
indirdi" mealindeki hadis de bu görüşü te'yid etmektedir. Ayrıca İbn
Abbas'ın kabre dört tekbirle kıble tarafından konulduğunu ifade eden hadis-i
şerifle Bey-hakî'nin rivayet ettiği İbn Abbas'la, îbn Mes'ûd ve Bureyde'nin
kabre kıble tarafından konduğunu ifade eden hadisi şerif te bu görüşte olan
âlimlerin delillerinden ise de Beyhaki'ye göre, bu görüşe delalet eden
hadislerin tümü zayıftır. Çünkü Rasûl-ü EJtremin kabrinin kıble ciheti duvara
bitişik olduğundan cenazeyi kabre oradan indirmek mümkün değildir.
Bu mevzuda gelen,
"Rasûlullah (s.a.v.) geceleyin kabre indi, kendisi için bir kandil yakıldı
ve Rasûl-i Ekrem, ölüyü kıble tarafından alarak: Allah sana rahmet etsin! Sen,
Allah korkusundan devamlı inleyen ve bol bol Kur'-ân okuyan bîr kişi-idin!
buyurdu. Ve Ölüye dört defa tekbir getirdi.”[Bk. Tirmizî, cenâiz] mealindeki
hadis hakkında İmam Tirmizî, "İbn Abbas'ın hadisi "hasendir"
demişse de Şafiî âlimlerinden İmam Nevevî Şerhul-Mühezzeb isimli eserinde İmam
Tirmizî'nin bu sözünü reddederek bu hadisin zayıf olduğunu, çünkü senedinde,
muhaddislerin zayıflığında ittifak ettikleri el-Haccac b. Ertat'in bulunduğunu
söylemiştir.
Mcnhel yazan, bu
mevzuda şunları söylüyor: "Herhalde Tirmizî -hasendir- sözüyle bu hadisin
manâ itibariyle hasen olduğunu söylemek istemiştir. Çünkü bu hadisin manâsı
birçok yollardan rivayet edildiğinden zayıflıktan kurtulup hasen derecesine
yükselmiştir.
Aslında bu meseledeki
ihtilaf fazilet cihetindendir. Cenazenin, kabrin şu veya bu cihetinden
konmasının caiz olup olmaması cihetinden değildir. Netice olarak şunu
söyleyebiliriz ki cenazeyi kabre kabrin ayak ucu tarafından koymak caiz olduğu
gibi kıble cihetinden koymak da caizdir. Ancak ayak ucu tarafından koymak daha
faziletlidir. Çünkü bu mevzuda gelen deliller daha kuvvetlidir.
Alimler cenaze kabre
indirilirken onu gözlerden saklamak maksadıyla kabrin ağzına bir örtü tutmanın
caiz olup olmadığı hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Şâfiîler kadın olsun
erkek olsun herhangi bir cenaze defnedilirken kabrin ağzına bir örtü tutmanın
müstehab olduğunu söylemişler ve Beyha-kî'nin rivayet ettiği, "Hz. Sa'd
kabre konurken Hz. Nebiin onun kabrinin ağzına bir perde tuttuğunu" ifade
eden hadisi delil getirmişlerdir. Ancak Beyhakî bu hadisin zayıf olduğunu
söylemiştir. Binaenaleyh bu hadis delil olma niteliği taşımaktan uzaktır.
Abdurrezzak da yine Sa'd b. Muaz'ın kabrinin ağzına bir perde tutulduğunu
rivayet etmişse de bu hadisin de senedinde kimliği meçhul bîr ravi
bulunduğundan sahih değildir. Şayet bu hadislerin sahih olduğu kabul edilse
bile bu tatbikatın Hz. Sa'd b. Muaz'a ait özel bir tatbikat olduğu
söylenebilir. Çünkü Hz. Sa'd kabre konurken yaralı idi. Yarasındaki kokunun
yayılmaması için kabrine perde tutulmuş olması kuvvetle muhtemeldir.
İmam Ebû Hanife ile
İmam Malik ve İmam Ahmed'e göre, kadınları defnederken kabrin ağzına bir perde
gererek onları gözlerden korumak caizse de, erkekler için bu caiz değildir.
Delilleri ise İbn Ebî Şeybe'nin Ebû İs-hak'tan rivayet ettiği: "Ben
el-Haris'in cenazesinde bulunmuştum. O sırada onun kabrine bir kumaş uzatıldı da
onu Abdullah b. Yezid hemen çekip aldı ve; bu kimsenin erkek olduğunu unutma,
dedi" anlamındaki hadis-i şeriftir. Bu görüş birinci görüşe tercih
edilmiştir.