SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 166 >>

DEVAM: 74- RESULULLAH (S.A.V.)'İN (GECELEYİN) GÖKLERE YÜRÜTÜLMESİ (İSRA) VE NAMAZLARIN FARZ KILINMASI BABI

 

268 - (166) حدثنا أحمد بن حنبل وسريج بن يونس قالا: حدثنا هشيم. أخبرنا داود بن أبي هند عن أبي العالية، عن ابن عباس؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم مر بوادي الأزرق فقال "أي واد هذا؟" فقالوا: هذا وادي الأزرق. قال "كأني أنظر إلى موسى عليه السلام هابطا من الثنية وله جؤار إلى الله بالتلبية" ثم أتي على ثنية هرشى. فقال "أي ثنية هذا؟" قالوا: ثنية هرشى. قال "كأني أنظر إلى يونس بن متى عليه السلام على ناقة حمراء جعدة عليه جبة من صوف. خطام ناقته خلبة. وهو يلبي". قال ابن حنبل في حديثه: يعني ليفا.

 

[:-419-:] Bize Ahmed b. Hambel ile Süreye b. Yunus rivayet ettiler dediler ki: Bize Huşeym rivayet etti (dediki): Bize Davud b. Ebu Hind Ebul Âliyye'den, o da İbn Abbas'tan rivayetine göre:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vadi'l-Ezrak'tan geçerken: "Bu hangi vadidir" dedi. Ashab: Bu Vadi'l-Ezrak'tır, dediler. Allah Resulü: "Ben Musa (aleyhisselam)'ı Allah'a yüksek ve gür sesiyle telbiye getirerek tepeden inerken görüyor gibiyim" buyurdu.

       

Sonra Herşa tepesinden geçerken: "Bu hangi tepedir" diye sordu. Ashab: Herşa tepesidir, dediler. Allah Resulü: "Ben Yunus b. Metta (aleyhisselam)'a etine dolgun bir dişi deve üzerinde, üzerinde kırmızı bir cübbe bulunduğu halde devesinin yuları liften ve onu telbiye getirirken bakıyor gibiyim" buyurdu.

İbn Hanbel hadisi rivayetinde dedi ki: Huşeym dedi ki: (Hulbe), lif demektir, dedi.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 2891; Tuhfetu'l-Eşraf, 5424

 

 

269 - (166)  وحدثني محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن داود عن أبي العالية، عن ابن عباس؛ قال:

 سرنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم بين مكة والمدينة. فمررنا بواد. فقال "أي واد هذا؟" فقالوا وادي الأزرق. فقال "كأني أنظر إلى موسى صلى الله عليه وسلم (فذكر من لونه وشعره شيئا لم يحفظه داود) واضعا إصبعيه في أذنيه. له جؤار إلى الله بالتلبية. مارا بهذا الوادي" قال "ثم سرنا حتى أتينا على ثنية. فقال "أي ثنية هذه ؟" قالوا: هرشى أو لفت. فقال "كأني أنظر إلى يونس على ناقة حمراء. عليه جبة صوف. خطام ناقته ليف خلبة. مارا بهذا الوادي ملبيا".

 

[:-420-:] Bana Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. Bize İbn Ebi Adiy, Davud'dan tahdis etti. O Ebu'I-Niye'den, o

İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke ile Medine arasında yolculuk yaptık. Bir vadiden geçtik, O: "Bu hangi vadidir" diye sordu. Ashab: el-Ezrak vadisidir dediler.

Allah Resulü şöyle buyurdu: "Ben Musa (aleyhisselam)'ı ---teninin rengi ve saçı ile ilgili Davud'un bellemediği bazı şeyleri sözkonusu etti--- bu vadiden geçerken parmaklarını kulaklarına koymuş, yüksek ve gür sesiyle Allah'ı telbiye ettiğini görüyor gibiyim" buyurdu.

(İbn Abbas devamla) dedi ki: Sonra bir tepenin yanına gelinceye kadar yolumuza devam ettik. Allah Resulü: "Bu hangi tepedir" buyurdu. Ashab: Bu Herşa -yahut Lut (tepesidir)- dediler.

Allah Resulü: "Yunus'u üzerinde yünden bir cübbe bulunduğu halde devesinin yuları hulbe /ifinden ve bu vadiden telbiye getirerek geçerken kırmızı bir deve üzerinde görüyor gibiyim" buyurdu.

 

 

270 - (166) حدثني محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن ابن عون، عن مجاهد قال: كنا عند ابن عباس. فذكروا الدجال. فقال: إنه مكتوب بين عينيه كافر. قال، فقال ابن عباس: لم أسمعه قال ذاك. ولكنه قال "أما إبراهيم، فانظروا إلى صاحبكم. وأما موسى، فرجل آدم جعد على جمل أحمر مخطوم بخلبة. كأني أنظر إليه إذا انحدر في الوادي يلبي".

 

[:-421-:] Bana Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti. Bize İbn Adiy, İbn Avn'dan tahdis etti. O Mücahid'den şöyle dediğini nakletti: İbn Abbas'ın yanında idik. Ona Deccal'den söz ettiler. (Aralarından biri): Gözleri arasında kafir yazar dedi. (Mücahid) dedi ki: Bunun üzerine İbn Abbas: Ben onun (Allah Resulünün) bunu söylediğini kendisinden dinlemedim ama o şöyle buyurdu, dedi: "İbrahim'e gelince, arkadaşınıza (yani bana) bakın. Musa'ya gelince, o buğday tenli, etine dolgun, liften yuları bulunan kırmızı bir deve üzerinde bir adamdır. Onu vadiden aşağı inerken telbiye ediyor halde görür gibiyim. "

 

Diğer tahric: Buhari, 1555,3355,5913; Tuhfetu'l-Eşraf, 6400

 

DAVUDOĞLU 409 – 423 AÇIKLAMASI 168.sayfada.

 

409 – 429 NEVEVİ ŞERHİ 172.sayfada.