NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
93 - (1784) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عفان.
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت،
عن أنس؛
أن
قريشا صالحوا
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فيهم
سهل بن عمرو.
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم لعلي
(اكتب بسم
الله الرحمن
الرحيم). قال
سهيل: أما
باسم الله،
فما ندري ما
بسم الله
الرحمن
الرحيم. ولكن
اكتب ما نعرف:
باسمك اللهم.
فقال (اكتب من
محمد رسول الله)
قالوا: لو
علمنا أنك
رسول
لاتبعناك.
ولكن اكتب
اسمك واسم
أبيك. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم (اكتب من
محمد بن
عبدالله)
فاشترطوا على
النبي صلى
الله عليه
وسلم أن من
جاء منكم لم
نرده عليكم.
ومن جاءكم منا
رددتموه علينا.
فقالوا: يا
رسول الله!
أنكتب هذا؟
قال (نعم. إنه
من ذهب منا
إليهم،
فأبعده الله.
ومن جاءنا
منهم، سيجعل
الله له فرجا
ومخرجا).
{93}
Bize Ebû Bekir b. Ebi
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b.
Seleme, Sabit'den, o da Enes'den naklen rivayet etti ki,
Kureyş, içlerinde Süheyl
b. Amr olduğu halde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le sulh yapmışlar. Bunun
üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Alî1'ye ;
«Besmeleyi yaz!»
buyurmuş. Süheyl:
— Bismillâha gelince: Biz besmelenin ne
olduğunu bilmiyoruz. Lâkin sen bizim bildiğimiz «Senin adınla Allahım!»
İbaresini yaz! demiş. Sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Allah'ın Resulü
Muhammed'den yaz!» buyurmuş. Müşrikler:
— Biz senin Resûlullah olduğunu bilsek sana
tâbi' olurduk! Lâkin sen kendi isminle babanın ismini yaz! demişler. Bunun
üzerine Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i:
«Muhammed b.
Abdillâh'dan diye yaz!» buyurmuş. Müşrikler Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e: Sizden (bize) gelen olursa onu size iade etmiyeceğiz; ama bizden
size kim giderse siz onu bize iade edeceksiniz! dîye şart koşmuşlar. Ashâb:
— Yâ Resûlâllah, bunu
yazalım mı? diye sormuşlar.
«Evet! Gerçekten bizden
kim onlara giderse Allah onu ırak etsin! Onlardan bize gelene ise Allah bir
ferahlık ve çıkar yol halkedecektir!» buyurmuşlar.
İzah:
Görülüyor ki Hudeybiye sulhunda
müşrikler Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e üç şeyi şart koşmuşlar; o da
bunları kabul etmiştir. Acaba bundaki hikmet nedir?
Bundaki hikmet sulhun
getireceği mühim menfaat ve maslahattır. Bununla beraber müşriklerin ileri
sürdükleri şartları kabul etmekte bir zarar ve mefsedet de yoktur. Çünkü mânâ
i'tibarı ile Besmele ne ise «Senin adınla Allahım!» ibaresi de odur. Yalnız
besmeledeki Rahman ve Rahîm sıfatları terk edilmiştir ki, bundan bu sıfatların
Allah Teâlâ'dan nefî edilmiş olması lâzım gelmez.
Sulhnameden silinen
«Resûlullah» kim ise Muhammed b. Abdillâh da odur. Binâenaleyh bu şartları
kabulde bir mahzur yoktur. Müşrikler bunların yerine putlarını ta'zîm gibi bir
şeyi şart koşsalar, mefsedet ve mahzur o zaman baş gösterirdi.
Müşriklerin üçüncü
şartı evvelemirde çok ağır gibi görünür. Nitekim ashâb-ı kirama da ağır
gelmiştir. Bu şarta göre müşriklerden müslüman olup gelenleri müslümanlar iade
edecek; fakat müslümanlardan irtidâd edip müşrikler tarafına geçenler iade
olunmayacaktı. Fahr-i Kâinat (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bunu da
kabul etti; ve bundaki hikmeti şu cümlelerle ifâde buyurdu:
«Bizden kim onlara
giderse Allah onu ırak etsin! Onlardan bize gelene ise Allah bîr ferahlık ve
çıkar yol halk edecektir!»
Evet! Gerçekten öyle
olmuş; bu mu'cize dahî sahibinin haber verdiği gibi zuhur etmiş; Mekke'nin
fethinden sonra bütün Araplar müslüman olmuşlardır.