RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
5:1 SİZ EY imana ermiş olanlar! Antlaşmalarınıza sadık olun!(Bundan sonra)
belirtilecek olanlar dışında ot ile beslenen hayvanlar(ın eti) sizin için
helaldir: ancak ihramda iken avlanmanıza izin verilmemiştir. Bilin ki Allah,
iradesinin gereğini emreder.
5:2 Siz ey imana ermiş olanlar! Allahın koyduğu sembollere ve kutsal (Hac) ayına
ve süslenmiş kurbanlıklara ve Rablerinin lütuf ve rızasını isteyerek Beytul-Harâma
koşanlara karşı saygısızlıkta bulunmayın; (ancak) hac göreviniz bittikten sonra
serbestçe avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Harâmdan alıkoyanlara karşı öfkeniz,
saldırganlık yapmanıza yol açmasın: erdemi ve ilahî sorumluluk bilincini
geliştirmede birbirinizle yardımlaşın, kötülüğü ve düşmanlığı artırmada değil;
Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: Ve unutmayın ki Allahın intikamı
çetindir!
5:3 ÖLÜ ETİ, kan ve domuz eti ve üstünde Allahtan başkasının anıldığı hayvanlar
ve boğulan, dövülerek öldürülen veya düşerek ölen veya derisi yüzülerek
öldürülen veya vahşî bir hayvan tarafından parçalanan hayvanlar, canlı iken
(bizzat) kestikleriniz hariç, size yasaklanmıştır ve putperest sunaklarında
kesilenler (de yasaktır). Kehanet yoluyla gelecekte sizi neyin beklediğini
öğrenmeye çalışmanız da (yasaklanmıştır): Bu günahkarca bir davranıştır. Bugün
hakikati inkara şartlanmış olanlar, sizin dininiz(i terk edeceğiniz)den artık
ümitlerini tamamen kestiler: Öyleyse, onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun!.
Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim
ve Bana teslimiyeti sizin dininiz olarak belirledim. Günaha eğiliminden değil de
hayatî bir zaruret sonucu (yasak şeylere) sürüklenenlere gelince, bilin ki Allah
çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
5:4 Kendilerine neyin helal kılındığını sana soracaklar. De ki: "Hayatın bütün
güzel şeyleri size helaldir." Allahın size öğrettiği bilgiden bir kısmını
öğreterek eğittiğiniz av hayvanlarına gelince, onların sizin için yakaladığı
şeyi yiyin, ama üstünde Allahın adını anın ve Allaha karşı sorumluluğunuzun
bilincinde olun: şüphe yok ki Allah hesap görmede hızlıdır.
5:5 Bugün, hayatın bütün güzel şeyleri size helal kılınmıştır. Ve daha önce
kendilerine vahiy verilenlerin yiyecekleri de size helaldir, sizin
yiyecekleriniz de onlara helaldir. Ve (bu ilahî kelâma) inananlar içindeki
iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine vahiy verilenler arasında bulunan
kadınları nikahlamanız, -onlara mehirlerini vermeniz şartıyla ve onları gayri
meşru yolla ya da gizli dost tutma yoluyla değil de meşru bir nikah ile almanız
şartıyla- (size helaldir). (Allaha) inanmayı reddedene gelince; onun bütün
işleri boşa gidecek: zira o, öteki dünyada zarara uğrayanlar arasında yer
alacaktır.
5:6 SİZ EY imana ermiş olanlar! Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, ellerinizi ve
dirseklere kadar kollarınızı yıkayın ve (ıslak) ellerinizi başınızın üzerine
hafifçe sürün ve bileklere kadar ayaklarınızı (yıkayın). Eğer boy abdestini
gerektiren bir halde iseniz kendinizi temizleyin. Ama eğer hasta iseniz yahut
seyahatteyseniz yahut tabii ihtiyacınızı gidermişseniz yahut bir kadınla
birlikte olmuşsanız ve su bulamıyorsanız, o zaman, temiz toprağa ellerinizi
sürün ve onunla yüzünüzü ve kollarınızı hafifçe ovun. Allah sizi zora koşmak
istemez; ama sizi tertemiz kılmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister
ki şükredenlerden olasınız.
5:7 (Daima) hatırlayın, Allahın size bahşettiği nimetleri ve "Duyduk ve itaat
ettik!" dediğinizde Allaha karşı altına girdiğiniz kesin taahhüdü. O halde,
Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: şüphe yok ki Allah, (insanların)
kalpler(in)de olanı kesinlikle bilir.
5:8 SİZ EY imana ermiş olanlar! İnsaf ile hakikate şahitlik yaparak Allaha
bağlılığınızda sıkı durun; ve herhangi bir kimseye karşı nefretiniz, sizi
adaletten sapma günahına itmesin. Adil olun: bu, Allaha karşı sorumluluk bilinci
duymaya en yakın olan (davranış)tır. Ve Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olun: şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
5:9 Allah, imana eren ve iyi işler yapanlara günahlarının bağışlanacağını ve
büyük bir mükafatın onların olacağ(ını) vaat etmiştir:
5:10 ama, hakikati inkara şartlanmış olanlar ve mesajlarımızı yalanlayanlar var
ya; işte onlar yakıcı ateşe mahkum olanlardır.
5:11 Siz ey imana ermiş olanlar! Hatırlayın (düşman) toplumun sizi alt etmek
üzere olduğu ve Allahın sizi onların elinden kurtardığı zaman bahşettiği
nimetleri. O halde Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: ve iman
edenler yalnız Allaha güvensinler.
5:12 VE GERÇEK ŞU Kİ, liderlerinden on ikisini (casus olarak Kenana)
gönderdiğimiz zaman, Allah İsariloğullarından (benzer) bir kesin taahhüt
almıştı. Ve Allah demişti: "Bilin ki sizinle beraber olacağım! Eğer
namazlarınızda dikkatli ve daim olur ve karşılıksız yardımda bulunursanız; Benim
Peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz ve Allaha büyük bir borç
verirseniz kötü fiillerinizi mutlaka silerim ve sizi içinden ırmakların aktığı
hasbahçelere koyarım. Ama bundan sonra içinizden kim, hakikati inkar ederse,
doğru yoldan kesinlikle sapmış olacaktır!"
5:13 Daha sonra, kesin taahhütlerinden caydıkları için onları lânetledik ve
kalplerini katılaştırdık; (öyle ki, şimdi) onlar, (vahyedilmiş) sözleri, asıl
bağlamlarından kopararak çarpıtıyorlar; ve onlar, akıllarından çıkarmamaları
emredilen şeylerin çoğunu unutmuşlar; birkaçı dışında onlarım hepsinden daima
ihanet göreceksin. Ama onları bağışla ve (yaptıklarına) katlan: şüphe yok ki
Allah iyilik yapanları sever.
5:14 Ve (aynı şekilde), "Biz Hristiyanız!" diyenlerden kesin bir taahhüt
almıştık; ama onlar da, akıllarından çıkarmamaları emredilen şeylerin çoğunu
unutmuşlardır; bu nedenle, onlar arasında Mahşer Gününe kadar (sürecek)
düşmanlık ve kini arttırdık: ve zamanı geldiğinde Allah onlara neler
işlediklerini gösterecektir.
5:15 Ey Kitâb-ı Mukaddesin izleyicileri! Şimdi size, (kendi kendinizden)
gizlediğiniz Kitabın birçoğunu açıklamak ve bir kısmını da bağışlamak amacıyla
Elçimiz gelmiştir. Şimdi Allahtan size bir ışık ve apaçık bir ilahî kelâm
ulaşmıştır,
5:16 ki onunla Allah, kendi rızasını arayan herkese kurtuluşa götüren yolları
gösterir, rahmetiyle onları karanlığın derinliklerinden aydınlığa çıkarır ve
dosdoğru bir yola yöneltir.
5:17 "Allah, Meryemin oğlu Mesihtir!" diyenler hakikati inkar ederler. De ki:
"Eğer Meryem oğlu İsayı ve onun annesini ve yeryüzündeki herkesi onların tümünü-
helak etmek isteseydi kim Allaha mani olabilirdi? Zira, göklerin ve yerin onlar
arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allaha aittir; O dilediğini yaratır: ve
Allah dilediğini yapmaya kâdirdir!"
5:18 (Hem) Yahudiler ve (hem de) Hıristiyanlar, "Biz Allahın çocuklarıyız, ve
Onun sevgili kulları!" derler. De ki: "Öyleyse, Allah, neden günahlarınızdan
dolayı size azap çektirsin? Hayır, siz Onun yarattığı (ölümlü) insanlardan başka
bir şey değilsiniz! O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap çektirir: Zira
göklerde ve yerde ve ikisi arasında bulunan her şey üzerindeki hükümranlık
Allaha aittir ve bütün yolculuklar Onda nihayet bulur."
5:19 Ey Kitâb-ı Mukaddesin izleyicileri! Hiçbir peygamberin gelmediği uzun bir
aradan sonra, size (hakikati) bildiren bu Elçimiz gönderildi ki "Bize ne bir
müjdeci, ne de uyarıcı gelmedi" demeyesiniz: işte size bir müjdeci ve uyarıcı
geldi, çünkü Allah dilediğini yapmaya kâdirdir.
5:20 BİR ZAMAN Musa, halkına: "Ey halkım!" demişti, "Allahın size bahşettiği
nimetleri hatırlayın ki O, aranızdan peygamberler çıkarmış, sizi
kendi-kendinizin efendisi yapmış ve dünyada başka hiç kimseye göstermediği (lütfu)nu
size göstermişti.
5:21 Ey halkım! Allahın size vaat ettiği kutsal topraklara girin: ama
(inancınızdan) vazgeçmeyin, yoksa kaybedenlerden olursunuz!"
5:22 Onlar, "Ey Musa!" diye seslendiler, "Unutma ki o topraklarda zorba bir halk
yaşıyor, ve onlar uzaklaşmadıkça biz kesinlikle oraya girmeyeceğiz; ama eğer
oradan uzaklaşırlarsa o zaman gireriz".
5:23 (Bunun üzerine) Allahın nimetine mazhar olan ve (Ondan) korkanlar arasından
iki kişi: "Onların üzerine kapıdan gidin!" dediler, "Çünkü, unutmayın, siz oraya
girerseniz galip geleceksiniz! Ve eğer (gerçek) müminler iseniz Allaha güven
duymalısınız!"
5:24 (Ama) onlar: "Ey Musa!" dediler, "Ötekiler orada oldukça biz o (topraklar)a
asla giremeyeceğiz. O halde sen ve Rabbin gidin ve birlikte savaşın! Biz burada
kalacağız!"
5:25 (Musa,) "Ey Rabbim! Benim sadece kendime ve kardeşim (Harun)a sözüm geçiyor!
O zaman, bizimle bu sapkın halk arasına bir çizgi çek!" diye yalvardı.
5:26 "Öyleyse, bu (topraklar) onlara kırk yıl boyunca yasaklanmıştır, bu süre
içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşsınlar; sen artık bu sapkın halk için
kendini üzme!" diye cevap verdi Allah.
5:27 VE ONLARA gerçeği göstermek için Âdemin iki oğlunun kıssasını anlat; nasıl
ikisinin birer kurban sunduklarını ve birinden kabul edildiği halde diğerinden
kabul edilmediğini.(Onlardan biri, Kâbil), "Seni mutlaka öldüreceğim!"
demişti.(Kardeşi Hâbil) cevap vermişti: "Unutma ki Allah, yalnız Ona karşı
sorumluluk bilinci duyanların (kurbanı)nı kabul eder.
5:28 Beni öldürmek için el uzatsan bile, ben öldürmek için sana el
uzatmayacağım: Ben bütün alemlerin Rabbi Allahtan korkarım.
5:29 (Beni öldürürsen,) dilerim, hem kendi günah(lar)ını, hem de benim
günahlarımı(n yükünü) yüklenir ve böylece cehennemin yolunu tutarsın! Çünkü
zalimlerin cezası budur.
5:30 Fakat diğerinin ihtirası onu kardeşini öldürmeye sürükledi ve onu öldürdü:
Böylece hüsrana uğrayanlardan oldu.
5:31 Bunun üzerine Allah, kardeşinin cesedinin çıplaklığını nasıl
gizleyebileceğini ona göstersin diye toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. (Bunu
gören Kâbil,) "Eyvah" diye haykırdı, "Yazıklar olsun bana! Ben, bu karganın
yaptığını yapmayacak kadar ve kardeşimin cesedinin çıplaklığını gizleyemeyecek
kadar aciz miyim?" Ve bunun üzerine vicdan azabı ile çarpıldı.
5:32 Bu yüzden Biz İsrailoğullarına bildirdik ki, -cinayetin ve yeryüzünde
fesadı yayma(nın cezası) olarak işlenmesi dışında- eğer bir kimse bir insanı
öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa
bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. Gerçekten elçilerimiz, onlara hakikatin
bütün delilleri ile geldiler: ama, buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde her
çeşitli aşırılığa meyletmeye devam etti.
5:33 Allaha ve Elçisine karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya
çalışanların büyük kısmının öldürülmeleri veya asılmaları veya döneklikleri
yüzünden büyük kısmının ellerinin ve ayaklarının kesilmesi yahut yeryüzünden (tamamiyle)
sürülmeleri, yalnızca bir karşılıktan ibarettir: İşte bu, onların bu dünyada
uğradıkları zillettir. Öteki dünyada ise (daha) korkunç bir azap bekler onları,
5:34 ancak (ey müminler,) siz onlardan daha güçlü hale gelmeden önce tevbe
edenler hariç: çünkü, bilmelisiniz ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet
kaynağıdır.
5:35 SİZ EY imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun,
Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa
erişebilesiniz.
5:36 Şüphe yok ki, hakikati inkara şartlanmış olanlar, Kıyamet Günündeki azaptan
kurtulmak için yeryüzündeki her şeyi ve hatta iki kat fazlasını fidye olarak
teklif etseler de kabul ettiremezler; çünkü şiddetli bir azap bekler onları.
5:37 Onlar ateşten kurtulmak isterler, ama kurtulamazlar; uzun sürecek bir azap
bekler onları.
5:38 HIRSIZLIK eden erkeğe ve hırsızlık eden kadına gelince, işlemiş oldukları
fiillere karşılık, Allahtan (gelen) caydırıcı bir müeyyide olarak her ikisinin
ellerini kesin: zira Allah kudretlidir, hikmet sahibidir.
5:39 Bu suçu işledikten sonra tevbe edip kendisini ıslah edene gelince, kuşkusuz
Allah onun tevbesini kabul eder: Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
5:40 Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı Allahındır? O, dilediğini
cezalandırır, dilediğini bağışlar: Zira Allah her şeye kâdirdir.
5:41 EY PEYGAMBER! Hakikati inkarda birbirleriyle yarışanlardan dolayı üzülme:
şu, ağızlarıyla "Biz inanıyoruz!" diyen, halbuki kalben inanmayanlardan ve her
türlü yalanı can kulağıyla dinleyen ve (aydınlanmak için) sana gelmek yerine
başka insanlara kulak veren Yahudilerden. Onlar, (vahyedilen) sözleri asıl
bağlamlarından kopararak anlamlarını çarpıtırlar ve "Eğer size şöyle şöyle (bir
öğreti) verilirse onu kabul edin; ama verilmezse uzak durun!" derler. (Onlara
bakıp üzülme,) çünkü Allah, bir kişinin kötülüğe meyletmesini dilemişse Allahın
onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde mani olamazsın. İşte onlar kalplerini
Allahın temizlemek istemedikleridir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da
korkunç bir azap bekler;
5:42 onlar, her türlü yalanı can kulağıyla dinleyenler, kötü olan her şeyi aç
gözlülükle yutanlardır! Öyleyse (bir karar vermen için) sana gelirlerse ister
onlar arasında karar verirsin, ister kendi hallerine bırakırsın: Çünkü eğer
onları kendi hallerine bırakırsan sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama eğer
bir karar verirsen, onlar arasında adaletle karar ver: Allah adil davrananları
bilir.
5:43 Onlar Allahın buyruklarını ihtiva eden Tevrata sahip oldukları halde nasıl
senden bir hüküm vermeni isterler ve ondan sonra da (senin verdiğin hükümden)
yüz çevirirler? O halde böyleleri (gerçek) müminler değildir.
5:44 Şüphe yok ki, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan Tevratı indiren Biziz.
Kendilerini Allaha teslim eden peygamberler, ona dayanarak yahudi itikadına
uyanlar arasında hüküm verirlerdi;58 (eski) din adamları ve hahamları da öyle
yaptılar, çünkü Allahın kelâmının bir kısmı onların himayesine emanet edilmişti;
ve hepsi onun doğruluğuna şahitlik yaptılar. Bu nedenle, (ey İsrailoğulları,)
insanlardan korku duymayın , yalnız Benden korkun; ve Benim mesajlarımı önemsiz
bir kazanç karşılığı değiştirmeyin: Çünkü Allahın indirdiklerine göre hüküm
vermeyenler, gerçekten hakikati inkar edenlerdir!
5:45 Ve onlar için (Tevratta) hükmettik: cana can, göze göz, dişe diş, kulağa
kulak, buruna burun ve yaralamalarda (benzer) bir karşılık; ama kim hayrı için
ondan vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının bir kısmına kefaret olacaktır. Allahın
vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, işte onlar zalimlerdir!
5:46 Biz, Meryem oğlu İsayı, o (geçmiş peygamber)lerin izleri üzerinde Tevrattan
(o güne) kalanın doğruluğunu tasdik edici olarak gönderdik. Biz, ona, Allaha
karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara bir rehber ve bir öğüt olarak Tevrattan (o
güne) kalanı tasdik eden, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan İncili verdik.
5:47 O halde İncile uyanlar, Allahın onunla vahyettikleri doğrultusunda hüküm
versinler: Kim Allahın indirdiği ile hükmetmezse işte onlardır gerçek fasıklar!
5:48 Ve sana, (ey Peygamber), hakikati ortaya koyan bu ilahî kelâmı, geçmiş
vahiylerden (bu güne) kalanı tasdik edici ve içinde hangi doğruların bulunduğunu
belirleyici olarak indirdik. Öyleyse, (ey Peygamber,) geçmiş vahyin izleyicileri
arasında Allahın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver, ve sana gelmiş olan
hakikati terk ederek onların mesnetsiz görüşlerine uyma. Biz, her biriniz için
(farklı) bir sistem ve (farklı) bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah
dileseydi, hepinizi tek bir topluluk yapardı: ama indirdikleri aracılığıyla sizi
sınamak için (başka türlü diledi). O halde hayırlı işlerde yarışın! Hepinizin
dönüşü Allahadır; o zaman Allah, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size gösterecektir.
5:49 O halde, geçmiş vahyin mensupları arasında Allahın indirdiğine göre hükmet
ve onların mesnetsiz görüşlerine uyma; ve onlardan sakın ki Allahın sana
indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırmasınlar. Eğer onlar (Allahın
buyruklarından) yüz çevirirlerse, bil ki bir kısım günahlarından dolayı onları
(böylece) cezalandırmak, Allahın iradesi gereğidir: Unutma ki insanların çoğu
gerçekten sapkındır.
5:50 Yoksa onlar, cahiliyye kanunu (ile yönetilmek) mi istiyorlar? Halbuki,
kalben mutmain olan insanlar için Allahtan daha iyi kanun koyucu olabilir mi?
5:51 SİZ EY imana ermiş olanlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin:
Onlar yalnızca birbirlerinin dostlarıdır. Ve hanginiz onları dost edinirse
kesinlikle onlardan olur: Bilin ki Allah böyle zalimlere doğru yolu göstermez!
5:52 Ve kalplerinde hastalık olanların, (kendi kendilerine) "Şansımızın kötü
gitmesinden korkuyoruz!" diyerek onların işine yarayan bir tavır sergilemekte
yarıştıklarını görebilirsin. Ama Allah, (müminler için) büyük bir başarı takdir
ettiğinde yahut kendi planının (başka) bir tezahürünü gerçekleştirdiğinde o
(kararsız)lar, kendi içlerinde gizlice barındırdıkları düşüncelerden dolayı
vicdan azabı duymaya başlarlar.
5:53 Oysa imana erenler, (birbirlerine), "Sizinle birlikte olacaklarına dair
kararlı şekilde Allaha yemin edenler bu kişiler midir? Onların bütün yaptıkları
boşa gitmiştir, çünkü onlar ziyandadır!" derler.
5:54 Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer imanınızı kaybederseniz, Allah, zaman
içinde (sizin yerinize) Onun sevdiği ve Onu seven insanlar geçirecektir;
müminlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkar edenlere karşı onurlu; Allah
yolunda üstün çaba gösteren ve kendilerini kınayabilecek kimselerin kınamasından
korkmayan (insanlar): Bu, Allahın dilediğine bağışladığı lütfudur. Allah (lütfunda)
sınırsızdır ve her şeyi bilendir.
5:55 Unutmayın ki sizin yardımcılarınız sadece Allah ve Elçisi ve imana erenler
olacaktır; (yani) namazlarında devamlı ve dikkatli olanlar, arındırıcı (malî)
yükümlülüklerini yerine getirenler ve (Allahın karşısında) boyun eğenler:
5:56 Çünkü Allah ve Elçisi ve imana erenler ile dost olanlar; işte onlar,
Allahın taraftarlarıdır, onlardır zafere ulaşanlar!
5:57 Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer gerçek müminler iseniz, inancınızı
küçümseyen ve onunla eğlenenleri bunlar ister sizden önce vahiy verilenlerden,
isterse (bu vahyin) hakikati(ni) inkar edenlerden olsunlar- dost edinmeyin ve
Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun:
5:58 Onları namaza çağırdığınızda onu küçümserler ve alaya alırlar- Çünkü onlar
akıllarını kullanmayan bir topluluktur.
5:59 De ki: "Ey geçmiş vahyin izleyicileri! (Yalnız) Allaha ve Allahın hem bize
hem bizden öncekilere indirdiğine inandığımız için mi bizde kusur buluyorsunuz?
(Yoksa bu, sadece) çoğunuzun sapkınlığından mı(dır)?"
5:60 De ki: "Allah katında bunlardan daha şiddetli bir cezayı hak edenleri size
söyleyeyim mi? Onlar, Allahın lanetledikleridir; onlar Allahın gazap
ettikleridir ve şeytanî güçlere taptıkları için Allahın maymuna ve domuza
çevirdikleridir: Bunlar durumu en kötü olanlar ve doğru yoldan (alaya
alıcılardan) daha fazla sapanlardır".
5:61 Onlar, sana geldiklerinde, "İnanıyoruz!" derler: Oysa, aslında hakikati
inkar niyeti ile gelirler ve aynı şekilde ayrılırlar. Ama Allah, onların
gizlediği her şeyin farkındadır.
5:62 Onların çoğunun, günah işlemede, gaddarca davranmada ve her kötülüğü
boğazlarına indirmekte birbirleriyle yarıştıklarını görebilirsin. Yaptıkları şey
ne kadar kötüdür.
5:63 Neden onların din adamları ve hahamları onları günahkarca iddialardan ve
her türlü kötülüğü boğazlarına indirmekten alıkoymadılar? Ortaya koydukları şey
ne kadar kötüdür!
5:64 Yahudiler, "Allahın eli sıkıdır" derler. Sıkı olan onların elidir: Ve bu
iddialarından dolayı (Allah tarafından) lânetlenmişlerdir. Tersine, Onun elleri
sonuna kadar açıktır: O, (lütfunu) dilediği gibi dağıtır. Ama (ey Peygamber,)
Rabbin tarafından sana indirilen her şey, onların çoğunun kibirli
küstahlıklarında ve hakikati inkarda daha inatçı yapacaktır. Böylece biz, Kitâb-ı
Mukaddesin takipçileri arasına Mahşer Gününe kadar (sürecek) kin ve nefret
tohumları saçtık: ne zaman savaş ateşi yaksalar Allah onu söndürür; ve onlar
yeryüzünde yozlaşmayı ve çürümeyi arttırmak için ellerinden geleni yaparlar:
Allah ise yozlaşmaya ve çürümeye yol açanları sevmez.
5:65 Eğer Kitâb-ı Mukaddesin izleyicileri (gerçek) inanca ve Allaha karşı
sorumluluk bilincine ulaşmış olsalardı, Biz gerçekten onların (geçmiş)
kötülüklerini siler ve onları nimet bahçelerine sokardık;
5:66 eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş
olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden
yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince,
yaptıkları ne kötüdür onların!
5:67 Ey ELÇİ! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et: Sen onu tam yapmadığın
sürece Rabbinin mesajını (hiç) yaymamış olursun. (Görevini yaparsan) Allah seni
(inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Allah, hakikati inkar eden insanları doğru
yola iletmez.
5:68 De ki: "Ey Kitâb-ı Mukaddesin takipçileri! Siz, Tevrata, İncile ve Rabbiniz
tarafından size indirilen her şeye (tam olarak) uymadıkça inançlarınızı sağlam
bir temele oturtmuş olmazınız! Fakat (ey Peygamber,) Rabbin tarafından sana
indirilenler, onların çoğunu kibirli küstahlıklarında ve inkarcılıkta daha
inatçı yapacaktır. Ama hakikati inkar eden insanlara üzülme:
5:69 çünkü, (bu ilahî kelâma) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile
Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allaha ve Ahiret Gününe inanıp, doğru ve yararlı
fiillerde bulunanlar- ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
5:70 GERÇEK ŞU Kİ, Biz İsrailoğullarından kesin bir taahhüt almış ve onlara
elçiler göndermiştik: (ama) ne zaman bir elçi, onlara hoşlanmadıkları bir şey
getirdiyse (isyan ettiler:) o (elçi)lerin bir kısmını yalanladılar, diğerlerini
de öldürdüler;
5:71 (bunu yapmakla) kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorlardı; böylece
(kalben) kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti: (ama
sonra) onların çoğu yine körleşti, sağırlaştı. Allah onların bütün yaptıklarını
görür.
5:72 Gerçekten, "Allah Meryem oğlu Mesihdir" diyenler hakikati inkar etmiş
olurlar; (bizzat) Mesihin, "Ey İsrailoğulları! (Yalnızca) hem benim Rabbim, hem
de sizin Rabbiniz olan Allaha kulluk edin!" dediğini gördükleri halde.
Unutmayın, kim Allahtan başka bir varlığa ilahlık yakıştırırsa, Allah onu
cennetten mahrum edecek ve böylelerinin varış yeri cehennem olacaktır: ve
böylece zalimler kendilerine bir yardımcı bulamayacaklardır.
5:73 Gerçekten, Tek Allahtan başka hiçbir ilah olmadığını gördükleri halde
"Bakın, Allah üçlünün üçüncüsüdür" diyenler, hakikati inkar etmiş olurlar. Ve
onlar bu iddialarından vazgeçmedikçe, hakikati inkar eden bu gibilerin başına
şiddetli bir azap gelecektir.
5:74 Öyleyse pişmanlık içinde Allaha yönelip Onun bağışlanmasını hâlâ
dilemeyecekler mi? Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
5:75 Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir: (Diğer) bütün peygamberler ondan
önce gelip geçti; onun annesi, hakikatten asla sapmamış olan biriydi; ve onların
ikisi de (diğer ölümlüler gibi) yiyecekle beslenirdi.Bak, bu mesajları onlara
nasıl açıkladık: ve sonra bak, nasıl ters yüz olmuştur onların zihinleri!
5:76 De ki: "Allahın yanı sıra size ne bir fayda sağlama ne de zarar verme gücü
olmayan şeye mi taptınız? Oysa yalnız Allahtır her şeyi duyan, her şeyi bilen!"
5:77 De ki: "Ey İncilin takipçileri! İnançlarınız(ın içerdiği hakikat)in
sınırları(nı) ihlal etmeyin; ve daha önce kendileri sapmış olup bir çoğunu da
saptırmış olan ve doğru yoldan hâlâ sapmakta devam eden bir topluluğun mesnetsiz
görüşlerine uymayın."
5:78 HAKİKATİ inkara şartlanmış bulunan şu İsrailoğulları (zaten) Davudun ve
Meryem oğlu İsanın diliyle lânetlenmişlerdir: Böyledir, çünkü onlar (Allaha)
isyan ettiler; hak ve adalet sınırlarını ihlalde ısrarcı davrandılar.
5:79 Onlar birbirlerini yaptıkları iğrenç şeylerden vazgeçirmeye çalışmadılar:
yaptıkları şey gerçekten ne kötü idi!
5:80 (Ve şimdi) onların bir çoğunun hakikati inkar edenlerle dost olduklarını
görebilirsin! İhtiraslarının onları sürüklediği şey (öyle) kötüdür (ki) Allah
onlara gazap etmiştir; ve onlar azap içinde yaşayacaklardır.
5:81 Çünkü, eğer onlar Allaha, kendilerine gönderilen Peygambere ve ona
indirilen her şeye (gerçekten) inansalardı, bu (hakikat inkarcı)larını dost
edinmezlerdi: Ama onların çoğu sapkındır.
5:82 Bütün insanlar içinde (bu ilahî kelâma) inananlara en çok düşmanlık
yapanların Yahudiler ve Allahtan başkasına ilahlık yakıştırmaya şartlanmış
olanlar olduğunu kesinlikle göreceksin; ve bütün insanlar içinde (bu ilahî
kelâma) inananlara en çok şefkat gösterenlerin ise "Biz Hıristiyanız" diyenler
olduğunu göreceksin: böyledir, çünkü onlar arasında öyle keşişler ve rahipler
var ki bunlar kibre kapılmamışlardır.
5:83 Onlar Bu Elçiye indirileni anlamaya başladıkları zaman gözlerinden yaşlar
boşaldığını görürsün, çünkü ondaki hakikatin bir kısmını tanırlar; (ve) "Ey
Rabbimiz" derler, "Biz inanıyoruz: öyleyse bizi hakikate şahitlik yapanlar ile
bir tut.
5:84 Ve Rabbimizin bizi dürüst ve erdemliler arasına katmasını o kadar şiddetle
arzuladığımız halde nasıl Allaha ve bize indirilen hakikate inanmakta zaaf
gösterebilirdik?
5:85 Ve bu inançları karşılığı Allah onları, mesken edinecekleri, içinden
ırmaklar akan hasbahçelerle ödüllendirecektir: bu, iyilik yapanların ödülüdür;
5:86 hakikati inkara ve mesajlarımızı yalanlamaya şartlanmış olanlara gelince,
onlar yakıcı ateşe mahkumdurlar.
5:87 SİZ EY imana ermiş olanlar! Allahın size helal kıldığı hayatın
güzelliklerinden kendinizi yoksun bırakmayın, ama hakkın sınırlarını da aşmayın:
Allah, sınırları aşanları asla sevmez.
5:88 O halde, Allahın rızık olarak size bağışladığı meşru güzelliklerden
yararlanın ve iman ettiğiniz Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun.
5:89 ALLAH, düşünmeden ağzınızdan kaçırıverdiğiniz yeminlerden dolayı sizi
sorumlu tutmaz, ama bilerek ve isteyerek yaptığınız yeminlerden sorumlu
tutacaktır. Böylece, yemininizi bozma karşılığında, on yoksulu kendi ailenize
yedirdiğinizin hemen hemen aynısı ile beslemeniz veya onları giydirmeniz veya
bir insanı özgürlüğüne kavuşturmanız gerekir; buna imkanı olmayan ise (onun
yerine) üç gün oruç tutacaktır. Her ne zaman yemin eder (ve onu bozar)sanız
yeminlerinizin kefareti işte bu olacaktır. Öyleyse yeminlerinize sadık olun.
Allah mesajlarını size böylece açıklar ki şükredici olasınız.
5:90 SİZ EY imana ermiş olanlar! Sarhoşluk veren şeyler, şans oyunları,
putperestçe uygulamalar ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, Şeytan işi
iğrenç kötülüklerden başka bir şey değillerdir: O halde onlardan kaçının ki
mutluluğa eresiniz!
5:91 Şeytan, sarhoşluk verici şeyler ve şans oyunları ile sadece aranıza
düşmanlık ve nefret sokmaya ve sizi Allahı anmaktan ve namazdan alıkoymaya
çalışır. O halde, (artık) vazgeçmeyecek misiniz?
5:92 Öyleyse Allaha ve Elçisine itaat edin ve (kötülüklere karşı) her zaman
hazırlıklı olun: Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Bizim Elçimizin görevi,
(kendisine emanet edilen) mesajı apaçık tebliğ etmekten ibarettir.
5:93 İmana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlar, Allaha karşı sorumluluk
bilinci duydukları ve (gerçekten) inanıp doğru ve yararlı işler yaptıkları
sürece her istediklerinden serbestçe yararlanabilirler: yeter ki Allaha karşı
sorumluluk bilinci duymaya ve iman etmeye devam etsinler ve Allaha karşı
sorumluluklarının bilincine daha çok varsınlar ve iyilik yapmakta arzulu ve
kararlı davransınlar. Allah iyilik yapanları sever.
5:94 SİZ EY imana ermiş olanlar! Allah, (hac esnasında) ellerinizin ve
silahlarınızın menziline girebilen (hayvanları) avlama yoluyla sizi mutlaka
sınayacaktır, ki insan idrakinin ötesinde olmasına rağmen kendisinden korkanları
ayırt etsin. Bütün bulardan sonra hakikat sınırlarını aşana gelince, onu
şiddetli bir azap beklemektedir!
5:95 Siz ey imana ermiş olanlar! Hac yaparken av hayvanı öldürmeyin. Ve sizden
kim onu kasten öldürürse, öldürdüğüne eş değerdeki hayvanı iki dürüst kişinin
onunla ilgili vereceği karara istinaden- kurban edilmek üzere Kâbeye getirerek
tazmin etmekle yükümlüdür; yahut muhtaçları doyurmak suretiyle veya ona denk
olacak kadar oruç tutarak günahının kefaretini ödemelidir: (Bu,) yaptığı fiilin
tam ağırlığını hissedebilsin diyedir. Allah geçmişi silmiştir. Ama her kim onu
yeniden işlerse, Allah cezasını ona gösterecektir. Zira Allah kudret sahibidir,
kötülerden intikamını alandır.
5:96 Sularda yapılan her türlü avlanma ve denizin hem (yerleşik olan) sizler
için hem de gezginler için rızık olarak su yüzüne çıkardıkları sizin için
meşrudur; ama hacda iken karada avlanmanız size yasaklanmıştır. Ve hepinizin
varıp toplanacağı Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun.
5:97 Allah, Kâbeyi, o Beytul-Haramı bütün insanlık için bir sembol kıldı; ve
(aynı şekilde) kutsal (hac) ayı ve boyunlarında takı olan kurbanlıklar, Allahın
göklerde ve yerde olan her şeyin tam bilgisine sahip bulunduğunu size anlatmayı
amaçla(yan sembollerdi)r.
5:98 Bilin ki Allah cezalandırmada çetindir; ve Allah çok bağışlayıcıdır, bir
rahmet kaynağıdır.
5:99 Peygamber, (kendisine emanet edilen) mesajı tebliğ etmekten başka bir şeyle
yükümlü değildir: ve Allah, sizin açıktan yaptığınız her şeyi ve bütün
gizlediklerinizi bilir.
5:100 De ki: "Kötü ve çirkin olan şeyler ile iyi ve güzel şeyler mukayese
edilemez, kötü şeylerin bir çoğu sana büyük zevk verse bile. O halde, siz ey
derin kavrayış sahipleri, Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki
mutluluğa eresiniz!"
5:101 SİZ EY imana ermiş olanlar! (Kesin hukukî kurallar şeklinde) açıklandığı
taktirde sizi sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayın; zira,
Kuran vahyedilirken onlar hakkında soru sorsaydınız, size (hukukî kurallar
şeklinde) açıklanabilirlerdi. Allah, bu konuda (sizi her türlü yükümlülükten)
azat etmiştir: Zira Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
5:102 Sizden önceki insanlar da böyle sorular sormuş ve sonuçta hakikati inkara
varmışlardı.
5:103 BAZI hayvan cinslerinin bâtıl inançlarla işaretlenmesi ve insanların
kullanımından alıkonulması, Allahın emri değildir: Ama hakikati inkara
şartlanmış olanlar, kendi uydurdukları yalanları Allaha yakıştırırlar. Ve
onların bir çoğu akıllarını asla kullanmaz:
5:104 Zira onlara, "Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin!" denildiğinde,
"Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kafidir" diye cevap
verirler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler
de mi?
5:105 Siz ey imana ermiş olanlar! Siz (yalnız) kendinizden sorumlusunuz:
Sapkınlığa düşenler, eğer doğru yolda iseniz, size hiçbir zarar veremezler.
Hepinizin dönüşü Allaha olacaktır: Ve o zaman Allah, size (hayatta) yapmış
olduğunuz her şeyi bildirecektir.
5:106 SİZ EY imana ermiş olanlar! Ölüm size yaklaştığında ve vasiyette bulunmak
üzereyken yapacaklarınız için şahitler bulundurun: Kendi aranızdan iki dürüst
kişi, yahut; eğer evinizden uzakta, seyahatte iken ölüm işaretleri baş
göstermişse- namazdan sonra, misafir olduğunuz topluluktan iki kişiyi alıkoyun;
ve eğer içinize bir şüphe düşerse her birini Allaha şöyle yemin ettirin: "Bu
(sözümüzü), yakın bir akraba(nın hatırı) için olsa da hiçbir bedel karşılığında
satmayacağız; ve Allahın huzurunda şahit olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz,
yoksa günahkarlar arasına gireriz".
5:107 Ama sonradan bu iki (şahid)in (bu) günahı işledikleri ortaya çıkarsa, bu
iki kişi tarafından hakları gasbedilenler arasından başka iki kişi onların
yerini alacak ve Allah adına şöyle yemin edecekler: "Bizim şahitliğimiz öteki
iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur ve biz hak ve adalet sınırlarını aşmadık
yoksa zalimler arasına girmiş olurduk!"
5:108 Böylece insanların hakikat gereğince şahitlik yapmaları mümkün olur; yoksa
onlar, yeminlerinin başkalarının yeminleri ile tekzip edileceği korkusuna
kapılacaklardır. Öyleyse Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve (Ona)
kulak verin: Zira Allah sapkın bir halka doğru yolu göstermez.
5:109 ALLAHIN bütün peygamberleri toplayıp onlara, "Size ne cevap verildi?" diye
soracağı Gün onlar, "Bizim bir bilgimiz yok: Yalnız Sensin yaratılmışların
idrakini aşan her şeyi tümüyle bilen!" diyecekler.
5:110 İşte o zaman Allah şöyle diyecek: "Ey İsa, ey Meryem oğlu! Hatırla sana ve
annene bağışladığım nimetleri, seni nasıl Kutsal Ruh ile güçlendirerek
insanlarla beşikte iken ve yetişkin bir adam olarak konuşmanı sağladığımı; ve
nasıl sana Tevratı ve İncili ihtiva eden vahiy ve hikmeti öğrettiğimi; nasıl
Benim iznimle çamurdan, (sana uyanların) kaderini şekillendirdiğini ve sonra
bunun Benim iznimle (onların) kaderi olabilmesi için ona üflediğini; ve nasıl
iznimle körleri ve cüzamlıları iyileştirdiğini ve ölüyü ayağa kaldırdığını; sen
İsrailoğullarına hakikatin bütün kanıtları ile geldiğinde ve onlardan hakikati
inkara şartlanmış olanların, "Bu aldatmacadan başka bir şey değildir!" dedikleri
zaman onların sana zarar vermelerine nasıl mani olduğumu.
5:111 Ve (hatırla o vakti ki) beyazlara bürünmüş olanlara, "Bana ve Benim Elçime
inanın!" diye vahyetmiştim. Onlar, "Biz inanıyoruz; ve şahit ol ki kendimizi
(Sana) teslim etmişiz!" diye cevap verdiler.
5:112 (Ve) o zaman beyaz elbiseliler, "Ey İsa, ey Meryemin oğlu!" dediler,
"Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir miydi?" (İsa) cevap verdi: "Allaha
karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, eğer (gerçek) müminler iseniz!"
5:113 Onlar, "Biz ondan nasiplenmek isteriz, ki kalplerimiz sükunete ulaşsın,
bize hakikati söylediğini bilelim ve biz ona şahitlik yapanlardan olalım!"
dediler.
5:114 İsa, Meryemin oğlu, "Ey Allahım, ey Rabbimiz!" dedi, "Gökten bize bir
sofra gönder: o, bizim için ilkimizden sonuncumuza kadar- sürekli tekrarlanan
bir ziyafet ve senden bir işaret olacaktır. Ve bize rızkımızı ver, zira Sen
rızık verenlerin en iyisisin!"
5:115 Allah, "Şüphe yok ki" dedi, "Ben onu size (her zaman) gönderirim. Ve bu
şekilde, hanginiz bundan sonra (bu) hakikati inkar ederse, bilin ki onu bu
dünyada benzerine (daha) hiç kimseyi çarptırmadığım bir azaba çarptıracağım!"
5:116 VE İŞTE O ZAMAN Allah, "Ey İsa, ey Meryem oğlu!" dedi, "Sen insanlara, 'Allahtan
başka tanrılar olarak bana ve anneme kulluk edin dedin mi?" (İsa) cevap verdi:
"Sen yücelikte sonsuzsun! (Söylemeye) hakkım olmayan bir şeyi hiç söyleyebilir
miyim? Bunu söylemiş olsaydım sen muhakkak bilirdin! Sen benim içimdeki her şeyi
bilirsin, halbuki ben Senin Zâtında olanı bilmem. Şüphe yok ki, yaratılmış
varlıkların idrakini aşan her şeyi tam bilen yalnız Sensin.
5:117 Ben onlara (söylememi) emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: 'Benim
Rabbim ve sizin Rabbiniz (olan) Allaha kulluk edin (dedim). Ve onların arasında
yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim: Ama Sen bana ölümü verdikten sonra
onların koruyucusu yalnız Sen oldun: Zaten Sen her şeye şahitsin.
5:118 Şayet onları azaba çarptırırsan şüphesiz onlar Senin kullarındır; ve eğer
onları bağışlarsan- şüphesiz yalnız Sensin kudret sahibi, hikmet sahibi!"
5:119 (VE Hesap Günü) Allah şöyle diyecektir. "Bugün sözlerine sadık olanlar
hakikate sadakatlerinin faydasını görecekler: sonsuza kadar kalacakları, içinden
ırmaklar akan hasbahçeler onların olacak; Allah onlardan çok hoşnuttur ve onlar
da Allahtan çok hoşnutturlar: Bu büyük bir mazhariyettir".
5:120 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin hükümranlığı Allahındır: O,
dilediğini yapmaya kâdirdir.