RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
6:1 HER TÜRLÜ övgü, gökleri ve yeri yaratan, derin karanlığı ve (parlak)
aydınlığı var eden Allaha özgüdür: Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, başka
güçleri Rableri ile eş tutarlar!
6:2 Odur sizi balçıktan yaratan ve sonra (sizin için) bir ömür tayin eden,
(yalnızca) Onun bildiği bir ömür. Ama hâlâ şüphe edip duruyorsunuz,
6:3 oysa O, göklerin ve yerin Allahı, gizlediğiniz ve açıktan yaptığınız her
şeyi ve hak ettiklerinizi bilir.
6:4 Ama ne zaman onlara Rablerinin mesajlarından bir mesaj gelse, o (hakikati
inkar ede)nler ona sırt çevirirler:
6:5 ve şimdi kendilerine gelmiş olan bu hakikati de böyle yalanlıyorlar. Ama,
zaman içinde, o alay ettikleri şeyi anlayacaklardır.
6:6 Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmezler mi? Yeryüzünde
benzerini görmediğiniz (verimli) topraklardan bir toprak verdiğimiz ve üstlerine
bolca semavî nimetler yağdırdığımız ve ayaklarının altından ırmaklar akıttığımız
(o toplumları)? Biz onları günahlarından dolayı yok etmiş ve yerlerine başka
insanlar geçirmiştik.
6:7 Ama Biz, sana, (ey peygamber,) yazılı bir metin göndermiş olsaydık ve ona
kendi elleriyle dokunmuş olsalardı bile hakikati inkara şartlanmış olanlar,
kesinlikle, "Bu aldatmacadan başka bir şey değil!" derlerdi.
6:8 Onlar, ayrıca, "Neden ona (alenen) bir melek gönderilmiş değil?" derler. Ama
bir melek göndermiş olsaydık, muhakkak ki, her şeyin hükmü verilip bitmiş olurdu
ve onlara (pişmanlık için) başka bir fırsat tanınmazdı.
6:9 Ve Biz, bir meleği elçimiz olarak tayin etmiş olsaydık (bile) onun
kesinlikle bir adam olarak (görünmesini) sağlardık ve böylece onları, şimdi
içinde bulundukları şaşkınlığa yine düşürürdük.
6:10 Gerçekte, senden önceki elçilerle (de) alay edilmişti ama ne var ki, onları
küçümseyen kimseleri, (sonunda,) alay edip durdukları şeyin kendisi
tepeleyiverdi.
6:11 De ki: "Yeryüzünde dolaşın ve hakikati yalanlayanların sonlarının ne
olduğunu görün!"
6:12 De ki: "Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?" De ki: "Rahmeti ve
şefkati kendisine ilke edinen Allaha". O, (varlığı) her türlü şüphenin üstünde
olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır: ama kendilerine
yazık edenler (var ya), işte (Ona) inanmayı reddedenler onlardır;
6:13 halbuki, gecenin ve gündüzün barındırdığı her şey Onundur; ve yalnızca Odur
her şeyi duyan, her şeyi bilen.
6:14 De ki: "Hayat veren ve hiçbir şeye muhtaç olmayan O dururken göklerin ve
yerin yaratıcısı olan Allahtan başka birini mi dost edineceğim?" De ki: "Ben,
Allaha teslim olanların öncüsü olmakla emrolundum, Allahtan başkasına ilahlık
yakıştıranlar arasında bulunmakla değil".
6:15 De ki: "Bakın, (bu şekilde) Rabbime isyan etseydim, o çetin (Hesap)
Gün(ün)de (başıma gelecek olan) azaptan korkardım".
6:16 O Gün kim esirgenirse Allah ona rahmetini bağışlamış olur: bu da apaçık bir
kurtuluş olacaktır.
6:17 Ve eğer Allah sana bir zarar vermek isterse Kendisinden başka kimse onu
gideremez; ve eğer sana iyilikte bulunursa da unutma ki O, dilediğini yapmaya
kâdirdir.
6:18 Zira yalnız O, yarattıkları üzerinde otorite sahibidir ve yalnız Odur
gerçekten hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan.
6:19 De ki: "Hakikatin en güvenilir şahidi kimdir?" De ki: "Allah benim ile
sizin aranızda şahittir; ve bu Kuran bana vahyedildi ki ona dayanarak sizi ve
onun ulaşabileceği herkesi uyarabileyim". Siz, Allahtan başka ilahların olduğuna
gerçekten şahitlik yapabilir misiniz? De ki: "Ben (böyle) bir şahitlik yapmam!"
De ki: "O, tek Allahtır; ve bakın, sizin yaptığınız gibi, Allahtan başka şeylere
ilahlık yakıştırmak benden uzak olsun!"
6:20 Daha önce vahiy verdiklerimiz, bunu, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi
tanırlar; ama (onlar arasından) kendilerine yazık edenler (var ya), işte
onlardır inanmayı reddedenler.
6:21 Kendi uyduruğu yalanları Allaha yakıştırandan veya Onun mesajlarını
yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Şüphe yok ki, böyle zalimler mutluluğa
asla ulaşamazlar:
6:22 Bir gün onların hepsini bir araya toplayacağız ve o zaman, Allahtan başka
şeylere ilahlık yakıştıranlara: "Allahın uluhiyetine ortak olduklarını tahayyül
ettiğiniz o varlıklar neredeler şimdi?" diye soracağız.
6:23 Bunun üzerine, çaresiz bir şaşkınlık içinde, ancak, "Rabbimiz Allaha yemin
ederiz ki Ondan başka bir şeye ilahlık izafe et(mek iste)medik!" diye(bile)ceklerdir.
6:24 Bakın, onlar kendi kendilerine nasıl yalan söylemişler ve mesnetsiz
hayalleri onları nasıl yüzüstü bırakmış!
6:25 Onlar arasında öyleleri var ki (ey Peygamber) seni dinler (görünür)ler: Ama
kalplerinin üstünü, onları hakikati kavramaktan alıkoyan perdeler yerleştirdik,
kulaklarına da sağırlık. Ve (hakikatin) bütün işaretleri(ni) görselerdi yine de
ona inanmazlardı; o kadar ki, onlar tartışmak için sana geldiklerinde, hakikati
inkara şartlanmış olanlar, "Bu, eski zamanların masallarından başka bir şey
değil!" derler.
6:26 Diğerlerini ondan alıkoyar ve kendileri de ondan uzaklaşırlar: Ama (bu
şekilde) yalnız kendilerini mahvederler ve (üstelik) bunu da idrak etmezler.
6:27 Ateşin önünde bekletilecekleri ve "Ah, keşke (hayata) geri döndürülseydik:
O zaman Rabbimizin mesajlarını yalanlamaz ve müminler arasında olurduk!"
diyecekleri zaman (onları) görseydin.
6:28 Ama hayır (böyle demeleri) geçmişte (kendilerinden) gizlemiş oldukları
hakikat onlara açık şekilde görünecek (olmasındandır); ve eğer (hayata) geri
döndürülmüş olsalardı! kendilerine yasaklanmış olan şeye yine dönerlerdi: Unutma
ki onlar geçek yalancılardır!
6:29 Ve bazı (inançsız)lar, "Bu dünyadaki hayatımızın ötesinde başka bir şey
yoktur ve öldükten sonra dirilmeyeceğiz!" derler.
6:30 Ama sen (onları) Rablerinin huzuruna çıkarılacakları (ve) Onun, "Bu,
hakikat değil mi?" diye soracağı zaman görsen. Onlar, "Evet, Rabbimiz hakkı için
öyle!" diye cevap verecekler. (Bunun üzerine,) Allah, "Tadın öyleyse" diyecek,
"hakikati reddetmenizden doğan bu azabı!"
6:31 Kıyamet Saati ansızın gelip çatıncaya (ve) "Yazıklar olsun bize ki onu
gözardı etmişiz!" diye ağlaşıp dövününceye kadar Allaha varacaklarını inkar
edenler gerçekten hüsrana uğrayanlardır, çünkü omuzlarında günahlarının yükünü
taşıyacaklardır: Ah, o yüklenecekleri (ağırlık) ne kötüdür!
6:32 Bu dünya hayatı, bir oyundan-eğlenceden ve geçici bir zevkten başka bir şey
değildir; ama ahiret hayatı Allaha karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar
için çok daha güzeldir. Öyleyse aklınızı kullanmaz mısınız?
6:33 Bu insanların söylediklerinin seni gerçekten üzdüğünü pekala biliyoruz:
Ama, unutma ki, onların yalanladığı sen değilsin; bu zalimlerin inkar ettiği,
aslında Allahın mesajlarıdır.
6:34 Gerçek şu ki, senden önce (de) peygamberler yalanlanmıştır; ama onlar,
Bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan
bütün eziyetlere sabırla katlandılar: Çünkü hiçbir güç Allahın vaatlerini(n
sonucunu) değiştiremez. Ve o peygamberlerin tarihleri hakkında şu anda sen de
bilgi sahibisin.
6:35 Eğer hakikati inkar edenlerin sana sırtlarını dönmeleri seni sıkıntıya
sokuyorsa ve o nedenle onlara (daha ikna edici) bir mesaj getirmek için yerin
dibine inebilecek yahut merdivenle göğe yükselebilecek durumda isen, (durma
yap;) ama (unutma ki) eğer Allah dileseydi onların tümünü (Kendi) rehberliği
altında toplardı. O halde, sakın (Allahın yollarını) görmezden gelmeye çalışma.
6:36 Unutma ki, yalnızca (bütün kalpleriyle) kulak verenler, bir çağrıya cevap
verebilirler; (kalben) ölmüş olanlara gelince, (yalnız) Allah onları
diriltebilir, sonra da hepsi Ona döneceklerdir.
6:37 Ve onlar: "Neden ona Rabbi tarafından hiçbir mucizevî işaret bahşedilmedi?"
diye sorarlar. De ki: "Allah, katından her türlü işareti indirmeye kâdirdir".
Ama insanların çoğu bundan habersizdir,
6:38 halbuki yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş
yoktur ki sizin gibi (Allahın) mahluku olmasın: Biz, buyruğumuzda tek şeyi bile
ihmal etmedik. Ve bir kez daha (belirtelim):31 onlar(ın tümü) Rableri huzurunda
toplanacaklardır.
6:39 Mesajlarımızı yalanlayanlar, zifiri karanlığa gömülmüş sağırlar ve
dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır; ve dilediğini de dosdoğru yola
yöneltir.
6:40 De ki: "(Bu dünyada) Allahın azabına çarptırıldığınız zaman yahut Son Saat
gelip çattığında Allahtan başkasına yalvardığınızı düşünebilir misiniz?
(Söyleyin bana,) eğer doğru sözlü insanlar iseniz!
6:41 Hayır, aksine yalvarışınız Onadır, bu durumda O, eğer dilerse sizi
Kendisine yalvarmaya yönelten o (bela)yı giderir; ve (o zaman) Allahtan
başkasına ilahlık yakıştırdığınız şeyi unutmuş olursunuz".
6:42 Biz, senden önceki toplumlara da mesajlarımızı gönderdik (ey Peygamber,) ve
onları sıkıntı ve zorluklara uğrattık ki tevazu ile boyun eğsinler.
6:43 Ama tarafımızdan takdir edilen bir sıkıntıya uğratıldıkları zaman tevazu
göstermediler, tersine kalplerinin katılığı arttı, çünkü Şeytan bütün
yaptıklarını onlara güzel gösterdi.
6:44 Sonra, kendilerine yapılan uyarıları gözardı ettiklerinde bütün (güzel)
şeylerin kapılarını onlara ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan
şeylerden zevk alarak yararlanmaya devam ederlerken onları apansız yakaladık:
işte o anda bütün ümitlerini kaybettiler;
6:45 ve (sonunda), zulüm işlemeye şartlanmış olan o toplumların son kalıntıları
da yok olup gitti. Bütün övgüler yalnız Allaha mahsustur, bütün âlemlerin
Rabbine.
6:46 De ki: "Ne sanıyorsunuz? Eğer Allah işitme ve görme duyularınızı elinizden
alır ve kalplerinizi mühürlerse onları size Allahtan başka hangi ilah geri
verebilir?" Bakın mesajlarımızı nasıl çok yönlü dile getiriyoruz, ama hâlâ
küçümseyerek yüz çeviriyorlar!
6:47 De ki: "Allahın azabı aniden veya (derece derece) hissedilir şekilde
başınıza gelse durumunuz ne olur, söyler misiniz? (O zaman hiç) zalim halktan
başkası yok edilir mi?
6:48 Biz, elçileri(mizi) yalnızca müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz: bu
nedenle, iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar ne korkacak ne de
üzüleceklerdir;
6:49 mesajlarımızı yalanlayanlara gelince, onlar işledikleri bütün günahkarca
fiillerden dolayı azaba çarptırılacaklardır.
6:50 De ki (ey Peygamber:) "Ben size 'Allahın hazineleri bendedir! demiyorum; ne
insan idrakini aşan şeyleri bildiğimi söylüyorum ve ne de size 'Ben bir meleğim!
diyorum: Ben sadece bana vahyedileni yerine getiriyorum". De ki: "Hiç gören ile
görmeyen bir olur mu? Siz düşünmez misiniz?"
6:51 Kendilerini Allaha karşı koruyacak veya Onun nezdinde şefaat edecek birisi
olmadan Allahın huzurunda toplanmaktan korkanları böylece uyar ki Ona karşı
sorumluluklarının bilincine (tam olarak) varabilsinler.
6:52 O halde, Rablerinizin rızasını isteyerek sabah akşam Ona yalvaranları(n hiç
birini) yanından kovma. Sen onlardan hiçbir şekilde sorumlu değilsin tıpkı
onların da hiçbir şekilde senden sorumlu olmadıkları gibi- bu nedenle onları
kovma hakkına sahip değilsin: yoksa zalimlerden olurdun.
6:53 İşte bu şekilde insanları birbirleri aracılığıyla sınarız, ki sonunda,
"Acaba Allah bizim yerimize onlara mı lütufta bulundu?" diye sorsunlar. Kimin
(kendisine) şükrettiğini en iyi bilen Allah değil mi?
6:54 Mesajlarımıza inananlar sana geldiklerinde de ki: "Size selâm olsun!
Rabbiniz rahmet ve merhameti kendisine ilke edinmiştir, böylece sizden biri
bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler ve sonra tevbe edip dürüst ve
erdemlice bir hayat yaşarsa O(nun) çok affedici ve rahmet kaynağı (olduğunu
görecek)tir".
6:55 Böylece mesajlarımızı açık şekilde anlatıyoruz ki günaha batmış olanların
yolu (dürüst ve erdemlilerinkinden) ayırt edilebilsin.
6:56 (HAKİKATİ inkar edenlere) de ki: "Allahı bırakıp yalvardığınız (varlıklar)a
tapmaktan men olundum". De ki: "Ben sizin mesnetsiz görüşlerinize uymam, yoksa
sapkınlığa düşerdim ve doğru yolu bulanlar arasında olmazdım".
6:57 De ki: "Bakın, ben Rabbimden gelen açık bir kanıta dayanmaktayım; ve (bu
şekilde) siz Onu yalanlamış oluyorsunuz! (Bilgisizliğiniz yüzünden) bu kadar
şiddetle arzuladığınız şey benim elimde değil: Hüküm ancak Allaha aittir. O
hakikati ilan edecektir, çünkü (hak ile bâtıl arasında) en iyi hüküm veren Odur.
6:58 De ki: "Eğer bu kadar şiddetle arzuladığınız şey benim elimde olsaydı,
benimse sizin aranızda (verilmesi beklenen) hüküm verilmiş olurdu. Ama kimin
zulüm işlediğini en iyi Allah bilir".
6:59 Çünkü, yaratılmış varlıkların idrakini aşan şeylerin anahtarları Onun
katındadır: onları Allahtan başka kimse bilemez. O, karada ve denizde olan her
şeyi bilir; bir yaprak düşmez ki O bundan haberdar olmasın; ve ne yeryüzünün
derin karanlığında bir habbe, ne de canlı veya ölü hiçbir şey yoktur ki (Onun)
apaçık fermanında kaydedilmiş olmasın.
6:60 Odur sizi geceleyin ölü (gibi) yapan ve gündüzün ne yaptığınız bilen. O,
sizi (Kendisi tarafından) tespit edilen ömrü tamamlamak üzere her gün hayata
geri döndürür. En sonunda Ona döndürüleceksiniz: ve o zaman (hayatta) yaptığınız
bütün şeyleri size gösterecektir.
6:61 Yalnız Odur kulları üzerinde hüküm sahibi olan. Ve O, birinize ölüm
yaklaştığında elçilerimiz onun canını alıncaya kadar sizi gözetlemek için semavî
güçler gönderir: ve bu güçler (hiç kimseyi) atlamazlar.
6:62 O (ölmüş ola)nlar, bunun üzerine Allahın, gerçek Yüce Efendilerinin
huzuruna getirilirler. Doğrusu, nihai hüküm yalnız Onundur: ve O, hesap
görenlerin en hızlısıdır!
6:63 De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, 'Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan
kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda
karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden sizi koruyacak olan kimdir?"
6:64 De ki: "(Yalnızca) Allah, sizi bundan ve başka her türlü sıkıntıdan
kurtarabilir, ama siz hâlâ Onun yanısıra başka güçlere ilahlık
yakıştırıyorsunuz!"
6:65 De ki: "Yalnız Odur sizi tepenizden ve ayaklarınızın altından azapla
kuşatma kudretinde olan; sizi birbirine muhalif topluluklar haline getirip
birbirinizin üzerine salan". Bak, iyice anlasınlar diye, mesajları nasıl her
yönüyle açıklıyoruz!
6:66 Oysa senin hitap ettiğin toplum, bütün bunların hakikat olduğu ortadayken,
yine de bunları yalanlıyor. (O zaman) de ki, "Ben sizin davranışınızdan sorumlu
değilim.
6:67 (Allahtan gelen) her haber belli bir süreç içinde gerçekleşir: ve siz zaman
içinde (hakikati) anlayacaksınız".
6:68 İMDİ, mesajlarımız hakkında ileri geri konuşan kimselere rastladığın zaman,
bu kimseler başka konulara geçinceye kadar onlardan uzak dur; ve eğer Şeytan
sana (yapman gerekeni) unutturursa, hiç değilse, hatırladıktan sonra, artık
açıkça zulmeden böyle bir topluluğun içinde yer alma;
6:69 çünkü Allaha karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar onlardan hiçbir
şekilde mesul değildirler. Böyleleri sadece (günahkarlara) nasihatte bulunmakla
yükümlüdürler, belki böylece berikiler Allaha karşı sorumluluklarının bilincine
varırlar.
6:70 Dünya hayatının rahatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri
haline getiren kimseleri kendi haline bırak; ama bu durumda (onlara) hatırlat ki
(ahirette) her insan yaptığı yanlışlardan (ve haksızlıklardan) dolayı rehin
tutulacak ve kendisini ne Allaha karşı koruyacak, ne de kayırıp kollayacak bir
kimse bulunmayacaktır. Ve düşünülebilecek her türlü fidyeyi vermek istese bile
bu kendisinden kabul edilmeyecektir. İşte yaptıkları yanlışlardan dolayı rehin
tutulacak olanlar bu (gibi insan)lardır; onlar için (ahirette) yakıcı bir
ümitsizlik iksiri vardır ve onları, hakikati inatla inkar ettikleri için
şiddetli bir azap beklemektedir.
6:71 DE Kİ: "Biz, Allahın yerine bize ne faydası dokunan ne de zarar verebilen
şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımızın
üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları
(uzaktan) "Bizimle gel!" diye seslendikleri halde şeytanların ayartmasına
kapılıp dünyevî zevkler peşinde körü körüne koşturan kimse gibi (mi olalım?)" De
ki: "Şüphe yok ki Allahın rehberliği, yegâne rehberliktir; ve biz, kendimizi
bütün âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk,
6:72 namazlarımızda dikkatli ve devamlı olmakla ve kendimizi Ona karşı
sorumluluk bilinci içinde tutmakla: Çünkü hepimiz sonunda Onun huzurunda
toplanacağız".
6:73 Odur gökleri ve yeri (derunî) bir hakikate göre yaratmış olan. O ne zaman
"Ol!" dese emri derhal yerine gelir; ve (mahşer) borusu çalındığı Gün
hükümranlık yine Onun olacaktır. O, yaratılmışların idraklerini aşan şeyleri de,
onların duyuları veya akılları ile kavrayabileceklerini de bilir: yalnızca Odur
gerçek hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan.
6:74 VE BİR ZAMAN İbrahim babası Âzere (şöyle) demişti: "Sen putları ilah mı
ediniyorsun? Görüyorum ki sen ve halkın açık bir sapıklık içindesiniz!"
6:75 Böylece Biz İbrahime, (Allahın) gökler ve yer üzerindeki güçlü hükümranlığı
ile ilgili (ilk) kavrayışı kazandırdık, ki kalben mutmain olan kimselerden
olsun.
6:76 Sonra, gece onu karanlığı ile örttüğü zaman (gökte) bir yıldız gördü (ve)
haykırdı: "İşte benim Rabbim bu!" Ama yıldız kaybolunca, "Ben batan şeyleri
sevmem!" diye söylendi.
6:77 Sonra, ayın doğduğunu görünce, "İşte benim Rabbim bu!" dedi. Ama ay da
batınca, "Gerçekten, eğer Rabbim beni doğru yola iletmezse ben kesinlikle
sapkınlığa düşmüş kimselerden olurdum!" dedi.
6:78 Sonra, güneşin doğduğunu görünce, "İşte benim Rabbim bu! Bu (hepsinin) en
büyüğü!" diye haykırdı. Ama o (da) kaybolunca: "Ey halkım!" diye seslendi,
"Bakın, sizin yaptığınız gibi, Allahtan başkasına ilahlık yakıştırmak benden
uzak olsun!
6:79 Bakın, ben bâtıl olan her şeyden uzak durarak yüzümü gökleri ve yeri var
eden Allaha çevirmekteyim; ve ben Ondan başkasına ilahlık yakıştıranlardan
değilim!"
6:80 Ve (sonra) halkı onunla tartışmaya girdi. (Bunun üzerine) onlara: "Beni
doğru yola ileten O iken benimle Allah hakkında hala tartışıyor musunuz? Ama
Ondan başka ilahlık yakıştırdığınız hiçbir şeyden korkmuyorum, (zira hiçbir
kötülük bana dokunmaz) Rabbim dilemedikçe. Rabbim her şeyi bilgisi ile kuşatır;
peki bunu hiç düşünmüyor musunuz?
6:81 Allahtan başka taptıklarınızdan neden korkayım, Allah size yüce katından
hakkında hiçbir şey indirmemişken Ondan başka varlıklara ilahlık yakıştırmaktan
korkmuyorsanız? O halde (söyleyin bana,) eğer (cevabını) biliyorsanız: İki
taraftan hangisi kendini daha emin hissedebilir?
6:82 İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte
onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır!" dedi.
6:83 İşte bu, halkına karşı (kullanmak üzere) İbrahime verdiğimiz muhakeme
tarzımızdı: (çünkü) dilediğimiz kimseyi derecelerle yüceltiriz. Şüphe yok ki
Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.
6:84 Biz ona İshâkı ve Yakubu bağışladık; ve her birini, daha önce Nûhu
ilettiğimiz gibi doğru yola ilettik. Onun neslinden Davuda, Süleymana, Eyyuba,
Yusufa, Musaya ve Harun(a peygamberlik bağışladık): işte iyilik yapanları böyle
ödüllendiririz;
6:85 ve Zekeriyaya, Yahyaya, İsaya ve İlyas(a da): onların hepsi dürüst ve
erdemli kimselerdi;
6:86 ve İsmaile, Elyesaya, Yunusa ve Lût(a da). Ve Biz onlardan her birini diğer
insanlara üstün kıldık;
6:87 onların atalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazısı(nı da aynı
şekilde yücelttik): nları(n hepsini) seçtik ve dosdoğru bir yola yönelttik.
6:88 Bu, Allahın rehberliğidir: O, bununla kullarından kimi dilerse onu doğru
yola ulaştırır. Onlar, Allahtan başka şeylere ilahlık yakıştırmış olsalardı, o
ana kadar yaptıkları bütün (iyi) şeyler gerçekten boşa gitmiş olurdu:
6:89 (Ama) Biz, onlara vahyi, sağlam muhakemeyi ve peygamberliği bahşettik. Ve
şimdi inançsızlar bu hakikatleri inkar etmeyi tercih edebilirler, (ama bilin ki)
Biz onları, asla reddetmeyecek olan insanlara bahşetmekteyiz;
6:90 Allahın doğru yola ulaştırdığı insanlara. Öyleyse onların rehberliğine uy
(ve) de ki: "Sizden bu (hakikat bilgisi) için hiçbir karşılık istemiyorum.
Unutmayın ki o bütün insanlığa bir öğütten ibarettir!"
6:91 Nitekim onlar, "Allah insana hiçbir şey vahyetmemiştir!" derken Allahı
gereği gibi kavramadıklarını göstermişlerdir. De ki: "Kim indirdi Musanın
insanlara bir ışık ve rehber olarak getirdiği ve sizin (sırf) kağıt parçaları
olarak gördüğünüzü, (o kadar) çok gizlediğiniz halde bir gösteri aracı
yaptığınız o ilahî kelâmı? Halbuki (onunla) size ne sizin ne de atalarınızın
bilmediği şeyler öğretilmişti." "Allah (o ilahî kelâmı vahyetmiştir)!" de; ve
sonra da bırak, onlar boş laflarla oyalanıp dursunlar.
6:92 (Ve) bu da, bütün kentlerin atasını ve çevresinde oturan herkesi uyarman
için yücelerden indirdiğimiz bir ilahî kelâmdır, kutlu, (geçmiş vahiylerde)
bugüne kalmış (doğru adına) ne varsa tümünü doğrulayan. Öteki dünyanın varlığına
inananlar bu (uyarıya) da inanırlar; namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar da
işte onlardır.
6:93 Allah hakkında yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey indirilmediği
halde "Bu bana indirilmiştir!" diyenden daha çarpık zihniyetli kim vardır?
Yahut, "Allahın indirdiğinin benzerini ben de indirebilirim!" diyenden? Keşke
görseydin (onların halini), bu zalimler kendilerini ölüm sancıları içinde
bulduklarında ve melekler ellerini uzatarak, "Ruhlarınızı teslim edin! Allaha
gerçek olmayan şeyleri izafe ettiğiniz ve kibre kapılarak Onun mesajlarını
inatla küçümsediğiniz için bugün aşağılanma cezası ile cezalandırılacaksınız!"
diye seslendiklerinde
6:94 (Ve Allah şöyle diyecektir): "İşte şimdi Bize yapayalnız geldiniz, tıpkı
sizi ilk yarattığımız gibi; ve (hayatta iken) size bahşettiğimiz her şeyi
arkanızda bıraktınız. Kendinizle ilgili olarak Allaha ortak koştuğunuz o
şefaatçilerinizi yanınızda görmüyoruz! Gerçek şu ki, sizin (dünyadaki hayatınız
ile) aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiştir ve bütün eski dostlarınız sizi
terk etmiştir!"
6:95 KUŞKUSUZ Allah, tohumu ve meyve çekirdeğini çatlatarak ölüden diriyi
meydana getirendir ve diriden de ölüyü çıkaran. İşte budur Allah: ve akıllarınız
hâlâ nasıl da tersyüz oluyor!"
6:96 Tan yerini ağartan(dır O): geceyi sükûnet(in kaynağı) yapan ve güneş ile
ayı tespit edilen yörüngelerinde hareket ettiren (Odur): Bu(nların tümü) Her
şeyi Bilen Sonsuz Kudret Sahibinin iradesi ile tayin edilmiştir.
6:97 Karanın ve denizin zifiri karanlığında onlara bakıp yolunuzu bulabilesiniz
diye yıldızları sizin için var eden Odur: Gerçek şu ki, Biz bu mesajları kavrama
yeteneği olan insanlara açık ve anlaşılır kılıyoruz!
6:98 Bir canlıdan sizi(n hepinizi) var eden Odur, ve O (sizin her biriniz için
yeryüzünde) bir vade ve (ölümden sonra) bir dinlenme yeri (tayin etmiştir): Biz
bu mesajları hakikati kavrayabilecek insanlar için açık ve anlaşılır
kılmaktayız!
6:99 O, gökten suları indirendir; işte Biz bu yolla her türlü canlı bitkiyi
yetiştirdik ve bundan çimenleri yeşerttik. Yine bundan birbirine yapışık büyüyen
tahıl tanelerini yetiştiririz; ve hurma ağacının tomurcuğundan sık salkımlı
hurmalar; asma bahçeler ve zeytin ağacı ve nar: (hepsi) birbirine çok benzeyen
ve (hepsi) birbirinden çok farklı! Mahsul verdiği ve olgunlaştığı zaman onların
meyvesine bakın! Şüphesiz bütün bunlarda inanacak insanlar için mesajlar vardır!
6:100 Ama bazıları bütün görünmez varlık türlerine86 Allahın yanında (Ona denk)
bir yer yakıştırmaya başladılar, halbuki onları(n tümünü) yaratan Odur; ve
cehaletleri yüzünden Ona oğullar ve kızlar isnat ettiler! O, sonsuz ihtişam
sahibidir ve insanların her türlü tasavvur ve tahayyülünü aşan bir yüceliğe
sahiptir:
6:101 Göklerin ve yerin ilk defa var edicisi(dir)! Onun hiçbir zaman bir eşi
olmadığı halde nasıl olur da çocuk sahibi olabilir, ki her şeyi yaratan O iken
ve yalnız O her şeyi bilirken?
6:102 İşte Rabbiniz Allah budur: Ondan başka ilah yoktur, O her şeyin Yaratıcısı
(dır): Öyleyse yalnız Ona kulluk edin, zira Odur her şeyi görüp gözeten.
6:103 Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur Onu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşerî
görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız Odur (hikmetine) tam nüfuz
edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan.
6:104 Şimdi Rabbinizden size (bu ilahî kelam yoluyla) anlama ve kavrama araçları
verilmiştir. O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih
ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve (kalbi katılaşmış olanlara de ki): "Ben
sizin bekçiniz değilim!"
6:105 Böylece Biz mesajlarımızı çok yönlü olarak dile getiriyoruz ki "Sen (bütün
bunlardan) iyi ders almışsın!" diyebilsinler ve mesajları, onları kavrama
yeteneğine sahip insanlara açıklayabilelim.
6:106 Sen Rabbinden sana vahyedilmiş olana uy ki Ondan başka ilah yoktur- ve
Onunla birlikte başkasına ilahlık yakıştıranların tümüne sırtını dön.
6:107 Eğer Allah dilemiş olsaydı Ondan başka hiçbir şeye ilahlık
yakıştırmazlardı; Biz seni onların bekçisi yapmadık ve sen onların
yaptıklarından sorumlu değilsin.
6:108 Onların Allahtan başka yalvarıp sığındıkları (varlıklar)a sövmeyin ki
onlar da kin ve cehaletten dolayı Allaha sövmesinler: zira Biz her topluma kendi
yaptıklarını güzel gösterdik. (Ama) zaman geldiğinde onlar Rablerine
döneceklerdir: O zaman Allah onlara bütün yaptıklarını (en doğru şekilde)
anlatacaktır.
6:109 Şimdi en emin ve kararlı şekilde Allaha yemin ediyorlar ki eğer
kendilerine bir mucize gösterilmiş olsaydı bu (ilahî kelâm)a gerçekten inanmış
olacaklardı. De ki: "Mucizeler yalnız Allahın elindedir!" Ve hepinizin bildiği
gibi, onlara bir mucize gösterilmiş olsaydı bile ona inanmazlardı
6:110 kalplerini ve gözlerini (hakikatten) ayırdığımız sürece, tıpkı ona ilk
başta inanmadıkları gibi: ve (böylece) Biz körce ileri geri yalpalayıp dursunlar
diye onları küstahça kibirleri ile baş başa bırakırız.
6:111 Biz onlara melekler göndermiş olsaydık ve ölüler kendileriyle konuşmuş
olsaydı, ve (hakikati kanıtlayabilecek) her şeyi karşılarına çıkarıp önlerinde
bir araya toplamış olsaydık (bile), Allah dilemediği sürece yine inanmazlardı.
Ama onların çoğu (bundan) tamamen habersizdir.
6:112 VE İŞTE böylece, Biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin
çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı-hakikatleri birbirine fısıldayan şeytanî
güçleri peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu
yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnetsiz hayallerinden uzak durun!
6:113 Yine de, ahirete inanmayanların kalpleri Ona yönelebilsin ve Onda tatmin
bulabilsinler diye, ayrıca ulaşabilecekleri (fazilet derecesi)ne ulaşabilsinler
diye,
6:114 sen onlara (de ki:) "Hakikati apaçık ortaya koyan bu ilahî kelamı size
indiren O iken, (neyin doğru neyin yanlış olduğu konusundaki) hüküm için Ondan
başkasını mı arayacağım?" Ve kendilerine daha önce vahiy bahşettiklerimiz
bilirler ki bu (vahiy) de Rabbin tarafından safha safha indirilmiştir. Öyleyse
şüphe edenlerden olmayın,
6:115 zira, Rabbinin vaadi doğruluk ve adaletle yerine getirilmiştir. Onun
vaatlerini(n gerçekleşmesini) engelleyebilecek hiçbir güç yoktur: ve yalnızca
Odur her şeyi duyan, her şeyi bilen.
6:116 Şimdi, eğer yeryüzünde (yaşamakta) olanların çoğunluğuna uyacak olursan,
seni Allahın yolundan saptırırlar: onlar ancak (başkalarının) zanlarına tâbi
olurlar ve kendileri hiçbir şey yapmayıp sadece tahmin yürütürler.
6:117 Şüphe yok ki Allah, kimin Onun yolundan saptığını ve kimin doğru yolda
olduğunu en iyi bilendir.
6:118 ÖYLEYSE, üzerinde Allahın adının anıldığı şeylerden yiyin, eğer Onun
mesajlarına gerçekten inanıyorsanız.
6:119 Ve Allah mecbur kaldığınız durumlar dışında (yemenizi) yasakladığı şeyleri
size ayrıntılı olarak açıklamışken üzerinde Onun adının anıldığı şeyleri neden
yemiyorsunuz? Ama bakın, (bu tür konularda) birçok insan diğerlerini (hiçbir
gerçek) bilgiye dayanmaksızın, kendi temelsiz görüşleriyle saptırmaktadır. Şüphe
yok ki senin Rabbin hak ve adalet sınırlarını aşanlardan tam olarak haberdardır.
6:120 Ama, ister açık ister gizli, günah işlemekten kaçının. Zira unutmayın ki,
günah işleyenler kazandıkları yüzünden ceza göreceklerdir.
6:121 Bu nedenle, üzerinde Allahın adı anılmayan şeylerden yemeyin, zira bu
gerçekten günahkarca bir davranış olur. Ve (insanların kalplerindeki) şeytanî
dürtüler, sahiplerine, sizi (neyin günah olduğu ve neyin olmadığı konusunda)
tartışmaya çekmelerini fısıldarlar; ve eğer onlara uyarsan bil ki sen, Allahtan
başka varlıklara veya güçlere ilahlı yakıştıranlar (gibi) olursun.
6:122 (RUHEN) ölü iken hayata kavuşturduğumuz ve insanlar arasında yolunu
bulması için kendisine ışık tuttuğumuz kimse, hiç içinden çıkamayacağı derin
karanlığın içine (gömülüp kalmış) biri gibi olur mu? (Ama) böyle: hakikati inkar
edenlere yaptıkları güzel görünür:
6:123 Ve işte böylece her ülkenin önde gelenlerini, hile ve entrika peşinde
koşan suçlular durumuna sokarız: ama çevirdikleri entrikalar yalnız kendi
aleyhlerine olur; ve onu da anlamazlar.
6:124 Ne zaman onlara bir (ilahî) mesaj gelse, "Allahın peygamberlerine
verdiklerinin benzeri bize verilmedikçe inanmayız!" derler. (Ama) mesajını kime
tevdî edeceğini en iyi Allah bilir. Suç işleyenler, Allah katında aşağılanmaya
ve entrikacı eğilimlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğratılacaklardır.
6:125 Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini (Ona) teslim olma
arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve
sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi: böylece Allah, inanmayanları
dehşete düşürür.
6:126 İşte bu şaşmaz (çizgi), Rabbinin yoludur. Gerçekten bu mesajlarımızı,
onlardan ders al(mak iste)yen insanlara açık şekilde anlatıyoruz!
6:127 Rableri katında barış ve esenlik yurdu onların olacak; ve yapmakta
olduklarından dolayı Allah onlara yakın bulunacak.
6:128 ALLAH, onları(n tümünü) bir araya topladığı o Gün, "Ey görünmez (şeytanî)
varlıklar ile yakınlık içinde olanlar! Siz (diğer) bir çok insanı tuzağa
düşürdünüz!" (diyecektir). Onlara yakın olan insanlar (ise,) "Ey Rabbimiz! Biz
(hayatta) birbirimizin arkadaşlığından yararlandık; ama (artık) süremizin sonuna
geldik Senin bizim için tayin ettiğin sürenin- (ve artık yolumuzun yanlışlığını
görüyoruz!)" diyecekler. (Ama) O, "Sizin yurdunuz ateş olacak, Allah aksini
dilemedikçe!" diyecektir. Şüphe yok ki Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi
bilendir.
6:129 Ve bu şekilde, zalimlerin, (kötü) fiilleri ile birbirlerini ayartıp baştan
çıkarmalarını sağlarız.
6:130 (Ve Allah şöyle devam edecek:) "Ey görünmez (şeytanî) varlıklar ve (benzer
zihniyetteki) insanlar ile yakınlık içinde bulunan sizler! İçinizden mesajlarımı
size ileten ve bu (Hesap) Gününün geleceği konusunda sizi uyaran bir peygamber
gelmedi mi?" Onlar: "Biz kendi aleyhimize şahitlik yaparız!" diyecekler. Zira bu
dünya hayatı onları ayartmıştır: ve böylece onlar, hakikati inkar ettiklerine
dair kendi aleyhlerine şahitlik yapacaklardır.
6:131 Gerçek şu ki, bir toplumun fertleri (doğru ile eğrinin anlamından)
habersiz olduğu sürece Rabbin o toplumu yaptığı yanlışlıklardan dolayı asla yok
etmez:
6:132 zira herkes, ancak (kasıtlı) eylemlerinden dolayı yargılanacaktır; ve
Rabbin, onların yaptıklarından habersiz değildir.
6:133 Ve yalnızca Rabbindir Kendi kendine yeterli, sınırsız merhamet sahibi. O,
dilerse siz(in varlığınız)a son verebilir ve daha sonra dilediğini sizin
yerinize geçirebilir, tıpkı sizi başka insanların soyundan var ettiği gibi.
6:134 Şüphe yok ki size vaat edilen o (hesaplaşma) mutlaka gelecektir ve siz
ondan kaçamayacaksınız!
6:135 De ki: "Ey (inanmayan) halkım! Gücünüz içinde olan her şeyi yapın (ki) ben
de (Allah yolunda) gayret göstereyim; ve zamanla anlayacaksınız gelecek
kimindir. Şüphe yok ki zalimler asla mutluluğa erişemeyecekler!"
6:136 ONLAR, Allahın yarattığı tarlalar ile hayvanların mahsullerinden Ona bir
pay ayırırlar ve "Bu Allaha aittir!" derler; yahut (haksız şekilde), "Ve bu
(da), eminiz ki, Allahın uluhiyetinde pay sahibi olan varlıklar içindir!" diye
iddia ederler. Ama zihinlerinde Allaha ortak saydıkları varlıklar için
ayırdıkları şey, (onları) Allaha yakınlaştırmaz, Allah için ayırdıkları da
(onları ancak) Allahın uluhiyetine ortak koştukları o varlıklara yakınlaştırır.
Gerçekten de ne kötüdür onların yanılgıları!
6:137 Ve aynı şekilde Allaha ortak koştukları varlıklara veya güçlere olan
inançları, Allahtan başka şeylere ilahlık yakıştıranların çoğuna çocuklarını
öldürmelerini (bile) güzel gösterir ve böylece onları yok olmaya ve inançlarında
şaşkınlığa götürür. Ama yine de Allah dilemeseydi bütün bunları yapmazlardı: o
halde onlardan ve onların bütün mesnetsiz hayallerinden uzak dur!
6:138 Onlar, (haksız) bir iddia ile, "Şu hayvanlar ve tarla mahsulleri
kutsaldır; bizim izin verdiklerimiz dışında hiç kimse onlardan yiyemez!" derler
ve bazı tür hayvanların sırtına yük vurulmasının yasak (olduğunu ilan eder)ler;
öyle hayvanlar var ki onlar üzerinde Allahın ismini telaffuz etmezler; (ve bu
âdetlerin kaynağını) haksız yere Ona isnat ederler. (Ama) Allah, onları bütün bu
mesnetsiz hayallerinden dolayı cezalandıracaktır.
6:139 Ve onlar, "Şu hayvanların karnında olan her şey bizim erkeklerimize tahsis
edilmiş, kadınlarımıza ise yasaklanmıştır: ama eğer ölü doğarsa o zaman her iki
taraf da ondan paylarını alabilir" derler. (Allah,) onları (Kendisine haksız
yere) isnat ettiklerinden dolayı cezalandıracaktır: Unutmayın ki O, hikmet
sahibidir, her şeyi bilendir.
6:140 Gerçekten ziyana uğrayanlar o kimselerdir ki dar kafalı cahillikleriyle
çocuklarını öldürürler, Allahın onlara rızk olarak sağladığı şeyleri yasaklarlar
ve (bu tür yasakları da) haksız yere Allaha yakıştırırlar: Onlar sapkınlığa
düşmüşler ve doğru yolu bulamamışlardır.
6:141 Zira Odur (hem) ekilip biçilen ve (hem de) kendi başına yetişen bahçeleri
(var eden) , hurma ağaçlarını, çeşit çeşit mahsuller veren tarlaları, zeytin
ağacını ve narı meydana getiren: (hepsi) birbirine benzer ve hepsi birbirinden
çok farklıdır! Olgunlaştığında onların meyvelerinden yiyin ve (yoksullara)
mahsulün toplandığı gün haklarını verin. Ve (Allahın nimetlerini) israf etmeyin:
kuşkusuz O müsrifleri sevmez!
6:142 Yük taşımaya mahsus olan ve etleri için beslenen hayvanlardan, Allahın
size rızık olarak verdiklerini yiyin ve Şeytanın izinden gitmeyin: unutmayın, o
sizin apaçık düşmanınızdır!
6:143 (Ona uyanlar iddia ederler ki bazı hallerde) her iki cinsten dört çeşit
hayvan (insana yasaktır): iki cins koyun ve keçiden her biri. (Onlara) sor:
"Onun yasakladığı, iki erkek mi, yoksa iki dişi mi, yahut iki dişinin rahminde
taşıdıkları mı? Bu konuda ne biliyorsanız bana söyleyin, eğer söylediğinizde
haklı iseniz!"
6:144 Onlar, her iki cins deveyi ve büyükbaş hayvanı (da aynı şekilde haram
sayarlar). (Kendilerine) sor: "O neyi yasakladı? İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi
mi, yahut iki dişinin rahminde taşıdığını mı? Yoksa Allah (bütün) bunları
yasaklarken siz şahit miydiniz?" Hiçbir (gerçek) bilgiye dayanmadan kendi
uydurduğu yalanları Allaha isnat eden, böylece insanları saptırandan daha hain
kim olabilir? Unutmayın ki Allah, (böyle) zalim bir halka doğru yolu göstermez.
6:145 De ki (ey Peygamber): "Bana vahyedilenlerde leş veya akan kan veya iğrenç
bir şey olan domuz eti, veya üzerinde Allahtan başka bir ismin anıldığı
günahkarca bir kurban dışında yenmesi yasak olan hiçbir şey görmüyorum. Ama kişi
zaruret içindeyse aç gözlüce saldırmadan ve zaruri ihtiyacını da aşmadan (yemiş)
ise- (bilin ki) Rabbiniz çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır".
6:146 Biz (yalnızca) yahudi itikadını benimseyenlere bütün tırnaklı hayvanları
yasakladık; ve onlara koyun ve ineğin iç yağlarını da yasakladık, (hayvanların)
sırt tarafındaki veya bağırsaklarındaki yağlar ile kemiğin içindekiler hariç:
böylece işledikleri zulümler yüzünden onları cezalandırdık; zira, unutmayın, Biz
sözümüzde dururuz!
6:147 Ve eğer senin yalan söylediğini iddia ederlerse onlara de ki: "Rabbinizin
rahmeti sonsuzdur; ama günaha batmış insanları cezalandırması da kaçınılmazdır".
6:148 ALLAHTAN başka şeylere ilahlık yakıştırmaya şartlanmış olanlar, "Eğer
Allah dileseydi Ondan başkasına ilahlık yakıştırmazdık; atalarımız da (öyle
yapmazdı); ve (Onun izin verdiği) hiçbir şeyi de yasaklamazdık" derler. Onlardan
öce yaşamış olanlar da böyle yaparak hakikati yalanladılar, tâ ki azabımızı
tadıncaya kadar! De ki: "Bize sunabileceğiniz (kesin) herhangi bir bilgiye sahip
misiniz? Siz sadece (başka insanların) zanlarına uyuyorsunuz ve kendiniz
tahminde bulunmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz."
6:149 De ki: "Öyleyse (bilin ki) yalnız Alla katındadır (her hakikatin) kesin
delili; O dileseydi tümünüzü doğru yola yöneltirdi".
6:150 De ki: "Allahın (bütün) bunları yasakladığına dair şahitlik yapacak
şahitlerinizi getirin!" Eğer onlar (çekinmeden yalan) şahitlik yaparlarsa sakın
onların bu düzmece şahitliklerine katılmayın; ve mesajlarımızı yalanlayanların,
öteki dünyaya inanmayanların ve başka güçleri Rablerine denk görenlerin hatalı
görüşlerine uymayın!
6:151 De ki: "Gelin, Allahın (gerçekten) neyi yasakladığını size anlatayım: Odan
başka şeylere asla ilahlık yakıştırmayın; anne-babanıza iyilik yapın (ve onlara
karşı saygısızlıkta bulunmayın); ve çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla
öldürmeyin; (çünkü) sizin de onların da rızıklarını sağlayacak olan Biziz; açık
veya gizli hiçbir utanç verici fiil işlemeyin; ve adalet(i ifa etmek) dışında
Allahın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın: Allah bunu size emretti ki
aklınızı kullanabilesiniz;
6:152 ve rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına onun iyiliği için
olmadıkça- dokunmayın". (Bütün alış verişlerinizde) ölçü ve tartıya tam olarak,
adaletle uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz;
ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da, adil olun.
Allaha karşı taahhütlerinize (daima) riayet edin: bunu Allah size emretti ki
ders alabilesiniz.
6:153 Ve (bilin ki bu, dosdoğru Bana yönelen bir yoldur: Öyleyse bunu izleyin ve
diğer yollardan gitmeyin ki sizi Onun yolundan saptırmasınlar. Allah (bütün)
bunları size emretti ki Ona karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.
6:154 VE BİR KEZ DAHA: İyilik yapmada sebat edenlere (nimetlerinizin) devamı
olarak, Musaya, her şeyi tafsilatıyla bildiren ve (böylece insanları) rahmet ve
hidayet(e erdiren) bu ilahî kelâmı bağışladık ki, Rableri ile (nihâi) buluşmaya
inansınlar.
6:155 Ve bu da yücelerden indirdiğimiz bereketli bir ilahî kelamdır: Öyleyse ona
tâbi olun ve Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ki Onun rahmetine
layık olabilesiniz.
6:156 (Bu kitap, size verildi) ki, "Yalnızca bizden önce yaşamış iki gurup
insana ilahî kelam bahşedilmişti ve biz onların öğretilerinden habersizdik!"
demeyesiniz;
6:157 yahut da, "Eğer bize de bir ilahî kelam indirilmiş olsaydı onun
rehberliğine kesinlikle onlardan daha sıkı uyardık" (demeyesiniz). İşte, şimdi
size Rabbinizden hakikatin açık bir kanıtı ve bir rehberlik, bir rahmet geldi.
Öyleyse, Allahın mesajlarını yalanlayandan ve onlardan küçümseyerek yüz
çevirenden daha zalim kim olabilir? Mesajlarımızdan küçümseyerek yüz çevirenleri
bundan dolayı şiddetli bir azapla cezalandıracağız!
6:158 Yoksa onlar, meleklerin kendilerine görünmesini mi bekliyorlar yahut
(bizzat) Rabbinin veya Ondan bazı (kesin) işaretlerin? (Ama) Rabbinin (kesin)
işaretlerinin ortaya çıkacağı Gün iman etmenin, daha önce inanmamış yahut
inandığı halde bir hayır yapmamış olan kimseye hiçbir yararı olmaz. De ki:
"Bekleyin (öyleyse Ahiret Gününü, ey inançsızlar:) bakın, biz (mümin)ler de
bekliyoruz!"
6:159 İNANÇLARININ bütünlüğünü bozarak guruplara, fırkalara ayrılanlara gelince:
onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. Unutma, onların işi Allaha kalmıştır:
ve zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir.
6:160 Kim (Allahın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa bu yaptığının on
katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiil ile çıkarsa onun aynısıyla
cezalandırılacaktır; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
6:161 DE Kİ: "Bakın, Rabbim beni düzgün ve saf bir itikad aracılığıyla dosdoğru
bir yola yöneltti; her türlü bâtıldan uzak durarak Allahtan başka şeye ilahlık
yakıştıranlardan olmayan İbrahimin yoluna".
6:162 De ki: "Bakın, benim namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm
(yalnızca) bütün âlemlerin Rabbi olan Allah içindir,
6:163 ki Onun uluhiyetinde hiç kimse pay sahibi değildir: Ben böyle emrolundum;
ve ben benliklerini Allaha teslim edenlerin (daima) öncüsü olacağım?"
6:164 De ki: "Öyleyse, O her şeyin Rabbi iken Allah'tan başka bir Rab mı
arayacağım?" İnsanların işlediği (kötü) fiiller yalnızca kendilerini
ilgilendirir; ve sorumluluk taşıyan hiç kimseye başkasının sorumluluğu
yüklenmez. Zamanı geldiğinde hepiniz Rabbinize döneceksiniz: ve o zaman üzerinde
ihtilafa düştüğünüz her şeyi size (gerçek haliyle) gösterecektir.
6:165 Zira O sizi dünyaya mirasçı yapmış, ve bazınızı diğerlerine derecelerle
üstün kılmıştır ki bahşettiği şeyler aracılığıyla sizi sınayabilsin. Şüphe yok
ki Rabbiniz karşılık vermede hızlıdır: ama, unutmayın ki, O gerçekten çok
bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
« Önceki | Fihrist | Sonraki »