![]() ![]() ![]() |
Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nın Tercümesi - s.783 |
Ve bir basar-ı mutlak sahibidir ki, bütün eşyayı kemâl-i vuzuhla görür, pek uzak ve gayb âlemlerine, pek yakında olan hazır birşey gibi nazar eder. Öyle bir inbisat ve şümulü vardır ki, mele-i âlâdaki melâike-i mukarrebîni bir dersiyle irşad ederken, aynı dersiyle bir çocuğu dahi irşad eder. Talim ve irşadı, basitin en basitinden, yükseğin en yükseğine kadar bütün zîşuur tabakatını öylesine ihata eder. "Ondan başka ilâh yok" ve "Bilin ki, Allah'tan başka ilâh yoktur"1 şeklindeki mükerrer ve kat'î şehadetleriyle, âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanıdır.
Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nın Tercümesi - s.785
mertebelerine dairHAŞİYE 1 Beş
Nüktedir.
BİRİNCİ NÜKTE
Bu kelâm, acz-i beşer marazına ve fakr-ı insan hastalığına mücerreb bir devadır. Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.HAŞİYE 2
O Mûcid, Mevcud-u Bâkî olduğundan, mevcudatın zevâlinde bir beis yoktur. Çünkü mahbubun vücudu daimîdir.
O Sâni ve Fâtır-ı Bâkî olduğundan, masnuâtın zevâli hüznü mucip değildir. Çünkü medâr-ı muhabbet olan, onların Sâniinin esmâ ve sıfâtı bâkîdir.
O Melik ve Mâlik-i Bâkî olduğundan, mülkün zevâl ve gidiş gelişlerle yenilenmesinde mucib-i teessüf bir hal yoktur.
O Şâhid ve Âlim-i Bâkî olduğundan, sevilen şeylerin dünyadan kaybolup gitmeleri tahassüre sebebiyet vermez. Çünkü o mahbubatın vücudu, Şahid-i Ezelînin daire-i ilminde ve nazarında beka bulmaktadır.
O Sahib ve Fâtır-ı Bâkî olduğundan, güzel şeylerin zevâli keder vermez. Çünkü onların güzelliklerinin menşei olan Fâtırlarının esmâsı bâkîdirler.
O Vâris ve Bâis-i Bâkî olduğundan, ahbâbın firakından âh ü vâh etmek gerekmez. Çünkü bütün onlar kendisine dönen ve onları tekrar diriltecek olan Zât Bâkîdir.
O Cemîl ve Celîl-i Bâkî olduğundan, güzel şeylerin zevâliyle mahzun olmak gerekmez. Çünkü o güzeller, güzel olan Esmânın aynalarıdırlar; Esmâ ise, aynaların zevâlinden sonra, kendi güzellikleriyle beraber bâkîdir.
O Mâbud ve Mahbub-u Bâkî olduğundan, mecazî mahbupların zevâlinden elem çekilmez. Çünkü Mahbub-u Hakikî bâkîdir.
O Rahmân, Rahîm, Vedûd ve Raûf-u Bâkî olduğundan, zâhirî nimet verici ve şefkat edicilerin zeval bulmasının ehemmiyeti yoktur; onlar için gam çekilmez ve ye'se düşülmez. Çünkü rahmet ve şefkati herşeyi ihâta eden Zât bâkîdir.
O Cemîl, Lâtif ve Atûf-u Bâkî olduğundan, lütuf ve şefkat sahiplerinin zevâli azap sebebi olmadığı gibi, ehemmiyet dahi verilmez. Çünkü onların hepsine bedel olan ve bütün bunlar, Onun tecelliyâtından birtek tecellînin yerini tutamayan Zât bâkîdir.