A. NİKAHIN KEYFİYETİ – B. SIDAK (MEHİR)
C. KASM VE NÜŞUZ (GECELEME HAKKI VE KADININ KOCASINA
ASİ OLMASI)
D. HUL' (MAL KARŞILIĞINDA BOŞANMA) – E. TALAK
(BOŞANMA) – F. İLA
G. ZIHAR
– H. LİAN BAHSİ – I. İDDET – J. RADA' (SÜT
EMME) – K. NAFAKA
SIDAK
(Sıdak;
nikah, cinsel ilişki veya erkeğin kadının cinsel organından yararlanma
fırsatını kaçırması nedeni ile verilmesi vacib olan maldır.)
Akid
esnasında sidakm belirlenmesi sünnettir. Sidak zikredilmeden yapılan nikah
-kerahetle birlikte- caizdir. Satışı caiz olan şeyin sıdak olması da caizdir.
Koca
sıdakı eli altında bulundurur ve henüz teslim etmeden sıdak telef olursa, akid
zamini (bedeli zimmete geçirmek) olur. Bir kavle göre ise yed-ı zamin (mislini
veya kıymetini zimmete geçirmek) olur. Koca sidakm mislini tazmin etmişse,
kadın sıdakı almadan onu satamaz.
Sıdak
kocanın yanında iken telef olursa, onun mehri misil vermesi vacibtir. Kadın
sıdakı telef ederse, almış sayılır. Kocadan başka biri sıdakı telef ederse
mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, kadın sıdakı fesh veya kabul
etmekte serbesttir. Sıdakı feshederse, kocadan mehri misil alır. Fesh etmezse
telef edeni borçlu kılar. Koca telef ederse hükmü, semavi bir afetle telef olan
malın hükmü gibidir. Zayıf kavle göre ise hükmü, kocadan başka birinin telef
etmesinin hükmü gibidir.
Bir kimse
iki köleyi sıdak olarak verir de henüz teslim almadan bir tanesi semavi bir
afetle telef olursa, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, mevcut
olanda değil de telef olanda sıdak akdi fesholur. Bu durumda kadın için
muhayyerlik hakkı vardır. Sıdakı feshederse, mehri misil alır. Feshetmezse geri
kalanla birlikte telef olanın oranını mehri misile göre alır. Henüz almadan
sıdak ayıplı çıkarsa, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, kadın
sıdak akdini feshedip etmemekte serbesttir. Feshederse mehri misil alır,
feshetmezse bir şey alamaz. Kocanın elinde iken yok olan menfaati koca tazmin
etmez. Kadın mehri almayı ister de koca vermez ve sıdak telef olursa, koca akid
zamini (sıdakın bedelini tazmin etmiş) olur. Keza sıdak binmek gibi yerine
getirilen bir menfaat ise, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre koca
tazmin etmiş olmaz.
Kadın,
muayyen veya peşin olan mehrini almak için kendisini kocasından alıkoyma
hakkına sahiptir. Ama vadeli olan sıdak için kendini alıkoyamaz. Şayet ona
teslim olmadan süresi girerse, en sahih kavle göre kendini alıkoyamaz.
Kadın
kocasına: "Sıdakı teslim etmezsen sana teslim olmam." der, koca da:
"Teslim olmazsan sıdakı vermem." derse, bir kavle göre mehrin tümünü
vermesi için koca icbar edilir. Diğer bir kavle göre ise icbar edilmez.
Taraflardan hangisi teslim olursa, diğeri icbar edilir. En zahir kavle göre
her iki taraf icbar edilir ve mehrin adil bir kişiye emanet bırakılması ve
kadının kocasına teslim olması emredilir. Kadın kocasına teslim olunca adil
kişi mehri kadına verir.
Kadın
acele edip kocasına teslim olursa, mehri talep eder. Kocası kendisi ile cinsel
ilişkide bulunmazsa mehri almadıkça teslim olmaktan imtina edebilir. Kendisi
ile cinsel ilişkide bulunursa imtina etmez. Kocası acele edip mehri verirse,
kadın ona teslim olmalıdır. Kadın özrü olmaksızın imtina ederse, mehri vermesi
için koca icbar edilir dediğimiz takdirde, koca mehri geri isteyebilir.
Kadın
temizlik ve benzeri işler için mühlet isterse, hakim kendi görüşüne göre ona
mühlet tanır. Fakat bu mühlet üç günden fazla olamaz. Ancak hayız veya
nifastan temizlenmesi için kendisine mühlet verilmez.
Kadının
küçük veya hasta olması gibi cinsel temasa mani bir hali varsa, bu hali
geçinceye kadar kocasına teslim edilmez.
Mehir,
-kadının hayızda olması gibi haram da olsa- cinsel temasla ve taraflardan
birinin ölmesi ile kesinîeşir. imam'm son kavline göre, mehir halvet ile
kesinleşmez.
1. Fasit
Sıdakla Yapılan Nikah
Bir kimse
içkiyi şurup sayarak veya hür olanı cariye sayarak veya gasp malı kendi malı
sayarak mehir verip nikah akdi yaparsa, kadına mehri misil vermesi vacibtir.
Bir kavle göre ise, zikredilen malın kıymetini vermesi vacibtir.
Bir kimse
kendi malını ve gasp edilmiş malı mehir vererek nikah akdi yaparsa, mehir gasp
edilmiş malda geçersiz sayılır. En zahir kavle göre mülkü olan malda sahihtir.
Ancak kadın isterse akdi fesheder, isterse kabul eder. Akdi feshederse, kendisi
için mehri misil vardır. Bir kavle göre ikisinin (gasp ve mülk olan malın)
kıymetini alır. Akdi kabul ederse, erkeğin mülkiyetindeki mal ile birlikte
gasp malın payını değerine göre mehri misilden alır. Bir kavle göre ise, sadece
erkeğin mülkiyetindeki mala kani olur.
Bir kimse
birisine: "Şu köle karşılığında kızımı seninle evlendirdim ve onun
elbisesini sana sattım." derse, nikah akdi sahihtir. Keza en sahih kavle
göre mehir ve satış akdi de sahihtir. Şayet koca cinsel temastan önce karısını
boşarsa, kölenin değerini elbise olarak ve mehri misilin kıymetine bölerek
mehir verir.
Bir kimse
kadının babasında olan bin lirası üzerine veya kendisine verilecek bin lira
üzerine nikah akdi yaparsa, sıdak fasittir. Kadına mehri misil vermesi
vacibtir.
Nikah
akdinde muhayyerlik şart koşulursa, nikah akdi batıl olur. Mehirde muhayyerlik
şartı aranırsa, en zahir kavle göre nikah akdi sahih olup mehir akdi
geçersizdir.
Nikah
akdinde ileri sürülen diğer sair şartlar (nafaka şartı gibi) ya akdin
gerektirdiği ya da akde taallûk etmeyen şartlardır. Her iki durumda da ileri
sürülen şartlar geçersiz olup nikah akdi ile me-hir akdi sahihtir. İleri
sürülen şart, ikinci evliliği yapmamak, kadınının nafakasını vermemek gibi
nikah akdine muhalif ise ve akdin asıl maksadını bozucu değilse, akid sahih
olup ileri sürülen şart ve mehir fasittir. İleri sürülen şartlar kadınla cinsel
temasta bulunmamak veya onu boşamak gibi asıl maksadı bozucu ise akid
geçersizdir.
Bir kimse
bir mehirle birkaç kadım nikahlarsa, en zahir kavle göre mehir fasittir. Her
kadın için mehri misil vardır.
Veli,
küçük erkek çocuğu mehri misilden fazla bir mehirle evlendirir veya reşide
olmayan küçük kızı veya izni olmaksızın bakire reşide kızı mehri misilsiz
evlendirirse, mehri müsemmanm tümü fasit olur. En zahir kavle göre mehri misle
göre nikah akdi sahihtir.
Taraflar
kendi aralarında anlaşarak mehir miktarını gizlice tespit ederek tespit
ettikleri miktardan fazlasını açıklayacak olurlarsa, mezhep alimlerince kabul
edilen rivayete göre akid esnasında zikredilen mehrin verilmesi vacibtir.
Bir kadın
velisine: "Beni bin lira mehirle evlendir." der, veli de onu bin
liradan daha az bir mehirle evlendirirse, nikah akdi geçersizdir. Şayet bir
şey belirtmeksizin: "Beni evlendir." der, veli de onu mehri misilden
az bir mehirle evlendirirse, akid yine geçersizdir. Ben diyorum ki en zahir
kavle göre, her iki durumda da akid mehri misile göre sahihtir. Allah daha iyi
bilir.
2. Mehri
Tevfiz Etmek
(Mehri
Başkasına Havale Etmek)
Reşide
kadın velisine: "Beni mehirsiz evlendir." der, velisi de mehirsiz
veya bir şey söylemeden onu evlendirirse, böyle bir tefviz sahihtir. Keza
cariye sahibi birisine: "Cariyemi mehirsiz seninle evlendirdim."
derse, bu da sahih bir tefvizdir. Reşide olmayan bir kadının mehrini tevfiz
etmesi caiz değildir.
Sahih
tefviz akdi ile en zahir kavle göre, kadına bir mal vermek vacib olmaz. Ama,
cinsel ilişki ile mehri misili hak eder. En sahih kavle göre mehri misil, akdin yapıldığı
tarihten itibaren geçerli sayılır.
Kadın cinsel
temastan önce kocasından mehri tayin etmesini talep edebilir. Kadın, mehir
takdir edilinceye kadar keza en sahih kavle göre, tayin edilen mehri almak için
kocasına teslim olmayabilir.
Kadının
erkeğin takdir ettiği mehri kabul etmesi şarttır. En zahir kavle göre,
tarafların mehri misilin miktarını bilmeleri şart değildir. En sahih kavle göre
erkek müeccel olan bir şeyi mehir olarak takdir edebildiği gibi mehri misilden
fazlasını da takdir edebilir. Zayıf kavle göre, erkeğin vereceği fazlalığın mehri
misil cinsinden olması caiz değildir.
Erkek
mehri takdir etmekten imtina eder veya taraflar takdir edilen mehrin miktarında
anlaşmazlığa düşerlerse, hakim beldenin geçerli olan parasından peşin ödenmek
üzere mehri takdir eder. Ben diyorum ki; mehri misili hakim takdir eder ve
kocanın mehri misilden haberdar olması şarttır. Allah daha iyi bilir.
Yabancı
bir kimsenin mehri kendi malından takdir etmesi, en sahih kavle göre sahih
değildir. Takdir edilen sahih mehrin hükmü, müsemma mehrin hükmü gibidir. Yani
cinsel ilişkiden önce erkek kadını boşarsa, kadm mehrin yarısını hak eder.
Mehir takdir edilmeden ve cinsel ilişki olmadan önce boşarsa, kadın mehrin
yarısını hak etmez. Mehir takdir edilmeden ve cinsel temas olmadan taraflardan
biri ölürse, en zahir kavle göre mehri misil vacib olmaz. Ben diyorum ki en
zahir kavle göre, mehri misil vacib olur. Allah daha iyi bilir
3. Mehri
Misil
Mehri
misil, kadının kendi emsallerine göre hak ettiği mehirdir. Emsali tespit
etmenin en güzel yolu, akrabası olan kadınların mehri-ne göre yapılan
tespittir. En yakın kadın akrabalar şunlardır: Öz kız kardeş, sonra baba bir
kız kardeş gelir. Daha sonra öz erkek kardeşin kız çocukları gelir. Budan sonra
aynı şekilde öz halalar gelir.
Asabe
yolu ile yakın akrabalar yoksa veya evli değillerse veya mehirleri
bilinmiyorsa, mehri misil nine ve teyze gibi zev'il-erhâm olan kadınların
mehrine göre tespit edilir. Mehri misil tespit edilirken yaş, akıl, zenginlik,
bekaret, dul olmak, ilim ve şeref sahibi olmak gibi maksadı değiştiren
nitelikler dikkate alınır. Kadın kendine has üstün veya düşük bir nitelik
taşıyorsa, mehri misil ona uygun şekilde çok veya az olabilir.
Bir kadın
müsamaha gösterip mehri misili az almışsa, bunu ölçü almak vacib değildir.
Ancak mehirde müsamaha gösterip az almak akrabalar arasında adet olmuşsa
dikkate alınır.
Bir kimse
fâsid nikah akdi sonucu karısı ile cinsel ilişkide bulunursa, cinsel ilişkinin
vaki olduğu gün kendisine mehri misil vermesi vacib olur. Fasit nikahtan
maksat, şarap veya domuz gibi dinen mal sayılmayan fâsid bir mehirle yapılan
nikahtır. Fasit nikah ile cinsel ilişki tekerrür ederse, mehri misil en fazla
olduğu vakte göre alınır. Ben diyorum ki, cinsel ilişki aynı şüphe ile tekerrür
ederse, bir mehir gerekir. Kişinin cinsel ilişkide bulunduğu kadının cariyesi
olduğunu zannetmesi gibi.
Şüphenin
cinsi değiştikçe mehrin sayısı da katlanır. Bir kimse gasp edilmiş kadın ile
veya bir kadınla zorla zina yapması tekerrür ederse, mehir de tekerrür eder.
Kişinin kendi oğlunun cariyesi ile veya ortak olduğu cariye ile veya efendinin
mukâteb cariyesi ile ilişkide bulunması tekerrür ederse, bir mehir gerekir.
Zayıf kavle göre, her ilişki için bir mehir gerekir. Başka bir zayıf kavle göre
ise, birleşme aynı mecliste olursa bir mehir, ayrı ayrı meclislerde olursa her
sefer için bir mehir gerekir. Allah daha iyi bilir.
4. Mehrin
Tamamının veya Yarısının Sakıt Olması
Cinsel
ilişkiden önce kadın ayrılmayı ister veya ayrılmaya sebebiyet verirse, hükmü
bir ayıp sebebi ile feshedilen nikahın hükmü gibi olup mehir hakkı düşer. Kadın
ayrılmayı istemez veya ayrılmaya sebebiyet vermez de boşama erkeğin İslam'a
girmesi, erkeğin mürted olması, lian, kadının kayın annesinin sütünü emmiş
olması veya erkeğin kayın validesinin sütünü emmiş olması gibi sebeplerden
biri ile ayrılma olursa, erkek mehrin yarısını alır. Mehrin ikiye bölünmesinin
manası, kocanın kendisine ait mehrin yarısından vazgeçmek için muhayyerlik
hakkının olmasıdır, denilmiştir. En sahih kavle göre, boşama lafzı ile mehrin
yarısı kocaya döner. Boşamadan sonra mehirde bir fazlalık olursa bu kocanı
hakkıdır.
Kişi,
karısını boşar ve mehir telef olursa, kadın misli olan şeylerde bedelin
yansım, değer takdiri olan şeylerde ise değerin yarısını alır. Mehir kadının
eli altında iken ayıplı hale gelir ve koca mehri kabul ederse, yapılacak bir
şey yoktur. Kabul etmezse ayıpsız değerin yarısını alır. Henüz kadın teslim
almadan ayıplı duruma düşerse, koca ayıplı durumdaki mehrin yarısını hak eder
ve onun için muhayyerlik hakkı olmaz. Mehir bir cinayet sebebi ile ayıplı
duruma düşer ve kadın değer farkını alırsa en sahih kavle göre, koca değer
farkının yarısını hak eder.
Mehirde
kendisine bitişik olmayan bir fazlalık olmuşsa, bu zi-yadelik kadının hakkıdır.
Mehire bitişik olan ziyadelik konusunda kadının muhayyerlik hakki vardır. Kadın
cimrilik edip ziyade olanın bir kısmını kocasına vermezse, koca ziyade olan
kısmı dışında sadece mehrin kıymetinin yarısını hak eder. Kadın müsamaha
gösterip mehrin ziyade olan kısmının bir miktarını kocasına verilmesini
isterse, kocanın bunu kabul etmesi lazımdır. Mehir ziyadeleşir veya
noksanlaşırsa, meselâ kölenin yaşlanması, hurma ağacının uzaması veya kölenin
beres hastalığını taşımakla birlikte bir sanat öğrenmesi gibi durumlarda
taraflar malın yarısını almakta anlaşırlarsa, yapılacak bir şey yoktur. Yarıda
anlaş-mazlarsa, malın ziyadesiz ve noksansız olan kıymetinin yarısını hak
ederler.
Tarlanın
ekimi noksanlık, ekim için sürülmesi ise ziyadeliktir. Cariyenin hamileliği ve
hayvanın gebeliği hem ziyadelik hem de noksanlıktır. Zayıf kavle göre ise,
hayvanın gebeliği ziyadelik olup noksanlık değildir. Hurma ağacının tomurcuğu
açılmamışsa bu bitişik olan ziyadeliktir.
Erkek,
karısını boşadığmda mehir olarak verdiği ağacın meyvesi belirmemişse, kadının
onları koparması vacib değildir. Kadın meyveleri koparırsa yarısını hak etmiş
olur.
Şayet
koca, hurma ağacının yarısını kabul eder ve meyvelerin koparma zamanına kadar
ağaçta kalmasını isterse, en sahih kavle göre kadın bunu kabul etmesi için
icbar edilir. Bu takdirde ağaç her ikisinin eli altında olur. Kadın bu duruma
razı olursa, koca bunu red edebildiği gibi ağacın değerini de isteyebilir.
Taraflara muhayyerlik hakkı doğarsa, muhayyer olan tercihini yapmadan payı olan
yarıyı mülkiyetine geçirmiş olmaz. Koca mehir olan şeyin değerini kabul
ederse,
bu değer sıdak günü ile teslim alındığı günün itibari değerinden en az olanı
dikkate alınır.
Koca
Kur'an Öğretmeyi sıdak olarak tayin eder ve daha sıdakı vermeden karısını
boşarsa, en sahih kavle göre Kuran'ı öğretmede mazur sayılır. Şayet cinsel
ilişkiden sonra boşamışsa mehri misil, cinsel ilişkiden önce boşamışsa mehri
misilin yarısını vermesi gerekir.
Koca
karısını boşadığmda mehir kadının mülkiyetinden çıkmış ise, kadın mehrin
bedelinin yarısını hak eder. Eğer mehir kadının mülkiyetinden çıkmış ve bir
daha mülkiyetine girmişse, en sahih kavle göre kocanın hakkı o mala taallûk
eder.
Kadın
mehrini kocasına hîbe ettikten sonra boşanırsa, en zahir kavle göre koca için
mehrin bedelinin yarısı vardır. En zahir kavle göre kadın mehrin yarısını
kocasına hîbe etmişse, koca geri kalanın yarısı ile tümünün dörtte birini hak
eder. Bir kavle göre ise geri kalanın yarısını alır. Bir başka kavle göre ise,
tümünün yarısının bedelini veya geri kalanın yarısı ile tümünün bedelinin
dörtte birini almakta muhayyerdir.
Kadın
mehrini kocasına borç olarak vermiş ve onu bu berçtan muaf tutmuşsa, mezhep
alinılerince kabul edilen rivayete göre koca hiçbir şeyi geri isteyemez,
imam'ın son kavline göre, velinin sıdak-tan vazgeçme hakkı olmaz.
5. Mut'a
Mut'a,
boşanan kadına verilen maldır. Cinsel ilişkiden önce boşanan kadın mehrin
yarısını hak etmemişse, kocasının kendisine bir miktar mal vermesi vacibtir.
Keza en zahir kavle göre, cinsel ilişkide bulunup boşadığı karısına da bir
miktar mal vermesi vacibtir. Erkeğin sebeb olduğu boşanma ile boşanan kadının
hükmü de böyledir.
Mut'anın
miktarının otuz dirhemden az olmaması müstehabtır. Taraflar mut'anın miktarı
konusunda anlaşmazlığa düşerlerse, hakim kendi görüşüne göre eşlerin durumunu
dikkate alarak mut'anın miktarını takdir eder. Zayıf kavle göre mut'anın
miktarı kocanın durumu nispetinde takdir edilir. Bir başka zayıf kavle göre
ise, kadının durumu dikkate alınarak takdir edilir. Başka bir zayıf kavle göre
ise, mal kabul edilen en az bir miktar mut'a olarak verilir.
6. Mehir
Konusunda Tarafların İhtilâfa Düşmesi
Taraflar
mehrin miktarında veya sıfatında ihtilâf ederlerse, her ikisi de yemin eder.
Eşler yok ise mirasçıları yemin eder veya önce bir tarafın mirasçısı sonra da
diğer tarafın mirasçısı yemin eder. Yeminden sonra belirlenmiş olan mehir
feshedilir. Bu takdirde mehri misilin verilmesi vacib olur.
Kadın
mehrin kendisi için belirtilmiş olduğunu iddia eder de koca bu iddiayı
redederse, en sahih kavle göre yemin ederler. Kadın nikah akdinin yapıldığını
ve mehri misilin belirtildiğini iddia eder de koca akdi kabul edip mehri inkar
eder veya susarsa, en sahih kavle göre durumu açıklaması için erkek icbar
edilir.
Koca
mehir için bir miktar belirtir, kadın ise daha fazlasını iddia ederse ikisi de
yemin eder. Koca miktarı inkar etmekte ısrar ederse, kadın yemin eder ve onun
iddiasına göre hüküm verilir. Mehrin miktarında koca ile yaşı küçük kadının
veya delinin velisi ihtilâf ederlerse, en sahih kavle göre her ikisi de yemin
eder.
Kadın:
"Şu günde bin lira mehirle benimle evlendi." ve " Şu günde de
benimle bin liraya evlendi." derse ve her iki akid kocanın veya şahitlerin
ikrarı ile sabit olursa, kocanın iki bin lira mehir vermesi lazımdır. Koca,
her iki akidde veya birinde cinsel ilişkide bulunmadığını söylerse, yemini ile
birlikte sözü tasdik edilir ve mehrin yarısı düşer. Şayet koca ikinci akid
birinci akdin lafzının yenilenmesi olduğunu ve ayrı bir akid olmadığını
söylerse, bu iddiası kabul edilmez.
7. Velime
(Düğün Yemeği)
Düğün
yemeği vermek sünnettir. Bir kavle veya bir veçhe göre vacibtir. Düğün yemeğine
icabet etmek ise farz-ı ayndır. Zayıf kavle göre farz-ı kifâyedir. Bir başka
zayıf kavle göre ise sünnettir. Düğün yemeğine icabet etmenin vacib veya sünnet
olmasının şartları şunlardır:
1- Davet
sahibi sadece zenginleri yemeğe davet etmemelidir.
2- Davet
velimenin birinci gününde yapılmalıdır. Yemek üç gün verilirse, ikinci güne
icabet etmek vacib değildir. Üçüncü günün yemeğine icabet etmek ise
mekruhtur.
3- Davet
sahibi davet ettiği kimseyi ondan korktuğu için veya makamından yararlanmak
amacı ile davet etmemelidir.
4- Davet
yerinde davet edilene eziyet verecek kimse veya kendileri ile bir arada
bulunmak kendisi için layık olmayan kimse olmamalıdır.
Davet
yerinde dinen haram olan şeyler bulunmamalıdır. Kendisinin bulunması halinde
haram şeyler işlenmeyecek ise, davet yerine gidip hazır bulunmalıdır.
Davet
yerinde bulunması haram sayılan şeylerden bazıları şunlardır: İpekten yapılmış
minderin veya odanın tavanında, duvarında, süs için olan yastıkta, perde veya
giyilen elbisede hayvan resminin bulunması. Yerde, sergide ve yaslanılan
yastıkta boğazdan kesik resim ve ağaç resimlerinin bulunması ise caizdir.
Hayvan
resimlerini -görünürde onsuz yaşayamayacağı organları tam olmasa bile- yapmak
caiz değildir.
Oruçlu
olmak davete icabet etme yükümlülüğünü kaldırmaz. Kişinin tuttuğu oruç nafile
olup yemeği yememesi halinde davet edenin ağrına giderse, orucunu açıp yemeği
yemesi daha faziletlidir.
Sofra
kurulduktan sonra davetliler yemek sahibinden izin almadan yemeğe
başlayabilirler. Yemekten tasarrufta bulunmak yalnız yemek sureti ile
olabilir. Ancak kişi yemekten alacağı, miktara, davet sahibinin rıza
göstereceğini bilirse alabilir.
Düğün
veya diğer yemeklerde şeker ve başka şeyleri saçıp dağıtmak helal olup en sahih
kavle göre mekruh değildir. Saçılan şekerleri almak caiz olup evla olan
şekerleri havada almamaktır.