MİN HAC ANA SAYFA

 

NİKAH

 

A. NİKAHIN KEYFİYETİ     B. SIDAK (MEHİR)

C. KASM VE NÜŞUZ (GECELEME HAKKI VE KADININ KOCASINA ASİ OLMASI)

D. HUL' (MAL KARŞILIĞINDA BOŞANMA)    E. TALAK (BOŞANMA)    F. İLA

G. ZIHAR    H. LİAN BAHSİ    I. İDDET    J. RADA' (SÜT EMME)    K. NAFAKA

 

HUL’

 

Hul', karı ve kocanın bir bedel karşılığında talâk lafzı veya hul' lafzı ile birbirlerinden ayrılmalarıdır. Hul' akdinin şartları şun­lardır:

 

1- Koca boşama ehliyetine sahip olmalıdır. Köle veya sefîhlikle kısıtlılık altında bulunan kişi hul' akdi yaparsa sahihtir. Akdin be­deli kölenin efendisine ve sefihin de velisine verilmesi vacibtir.

 

2-  Akdi kabul eden kişi malda mutlak tasarrufta bulunmaya ehil olmalıdır. Cariye efendisinin izni olmaksızın borç karşılığında veya efendisine ait bir mal karşılığında hul' akdi yaparsa, boşanmış sayılır. Cariye efendisinin malı karşılığında hul' akdi yapmış ise, ko­ca için cariyenin zimmetinde olmak üzere kendisinden mehri misil alabilir. Bir kavle göre cariyenin verdiği malın değerini alabilir. Borç meselesinde ise, hul'un bedeli müsemraa olan şeydir. Başka bir kav­le göre ise bu bedel mehri misildir.

 

Efendi cariyesine hul' akdi için izin verir ve ona belli bir malı tayin eder veya cariyenin zimmetinde olmak üzere bir borç takdir eder de akid yapılırsa, kocanın hakkı mal akdinde mala, borç akdin­de ise cariyenin kazancına taallûk eder. Efendisi bir şart koş-maksızm ona izin verirse, bedel mehri misil olarak kazancına ta­allûk eder.

 

Bir kimse sefih bir kadınla hul' akdi yapar veya "Bin lira karşılığında seni boşadım." der ve o da kabul ederse, ric'i talâkla bo­şanmış olur. Kadın boşamayı kabul etmezse, boşanmış sayılmaz. Ölüm derecesinde hasta olan kadın hul' akdi yaparsa akit sahihtir. Ölmesi halinde tayin edilen bedel terekesinin üçte birinden öden­mez. Ancak terekesi mehri misil miktarını aşarsa, koca tayin edilen bedeli terekeden alır.

 

En zahir kavle göre ric'i talâk iddetinde bulunan kadın hul' ak­di yapabilir. Fakat bain talâkla boşanmış kadın hul' akdi yapamaz.

 

Hul' bedelinin az veya çok olması, borç veya mal olması veya bir menfaat için olması caizdir. Şayet hul' akdi bilinmeyen bir şey veya içki karşılığında yapılırsa, kadın mehri misil miktarı bedelle boşanmış olur. Bir kavle göre içki karşılığında boşanmış olur.

 

Taraflardan her biri hul' akdi için vekil tayin edebilir.

 

Erkek vekiline: "Yüz lira bedelle hul' akdi yap." derse, vekil akdi bundan daha az bir bedelle yapamaz. Herhangi bir şart koş-maksızm: "Akid yap." derse, bedel mehri misilden daha az bir bedel olmamalıdır. Her iki durumda akdi mehri misilden az bir bedelle ya­parsa, kadın boşanmış olmaz. Bir kavle göre ise, mehri misil kadar bedelle boşanmış olur.

 

Kadın vekiline: "Bin lira bedel karşılığında hul' akdi yap." der, vekil de kabul ederse akid geçerli sayılır. Vekil belirtilen bedelden daha fazla bedelle hul' akdi yapar ve "Vekalete binaen kadının malından iki bin lira karşılığında akdi yaptım." derse, kadın bain talâk ile boşanmış olur ve onun mehri misil olarak bedel vermesi lazımdır. Bir kavle göre vekilin ve kadının vekiline bildirdiği iki mal­dan miktarı fazla olanı mehri misil olarak verilir.

 

Şayet vekil akdi kendine izafe ederek başlı başına yaparsa, ya­bancı birinin yaptığı akid gibi akdin bedelini kendi malından öder. Vekil bir şart koşmaksızm akdi yaparsa, en zahir kavle göre tesmiye olunan bedel kadının fazla olanı ise vekilin malından ödenir.

 

Erkek hul' akdi için zımmiyi, köleyi veya sefîhlikle kısıtlı olanı kendi adına vekil tayin edebilir. Ancak akdin bedelini almak üzere kısıtlı olanı vekil tayin etmesi caiz değildir. En sahih kavle göre er­keğin karısı ile hul' akdini yapmak veya karısını boşamak üzere er­keğin bir kadını vekil tayin etmesi sahihtir. Her iki taraf bir erkeği vekil tayin ederse, ancak bir tarafa vekalet edebilir. Zayıf kavle göre ise her iki tarafa da vekalet edebilir.

 

 

1. Hul' Lafzı

 

Hul' lafzı ile yapılan boşama talakı ifade eder. Bir kavle göre hul' lafzı nikahı feshetmek anlamında olup talâk sayısını azaltmaz. Birincisine göre, yani hul' lafzı talâk ise, fesih lafzı kinayedir. Müfa-dat (fidyelendirme) kelimesi en sahih kavle göre hul' lafzı gibidir.

 

Hul' lafzı sarih lafızdır. Başka bir kavle göre ise kinayeli lafızdır. Hul' lafzı sarih lafız ise ve bir mal zikredilmeden hul' lafzı ile akid yapılırsa, en sahih kavle göre kadının mehri misil miktarı kadar bir bedeli erkeğe vermesi lazımdır.

 

Hul' akdine niyet ederek talâkın kinayeli lafızları ile veya ace­mi lafızlarla hul' akdi yapmak sahihtir. Meselâ bir kimse karışma: "Şu kadar mal karşılığında seni sana sattım." der, karısı da: "Satın aldıra." derse, bu kinayeli lafızla hul' akdi olur.

 

Erkek, "muavede/bedel" lafzını kullanarak karısına: "Seni şu kadar mal karşılığında boşadım." veya "Şu kadar mal karşılığında seninle hul' yaptım." derse, buna göre: Hul' lafzı talâk manasınadır dediğimiz takdirde bu, talik nevi ile karışık bir bedelleşme akdi olur. Kadın akdi kabul etmeden kocası bu işten cayabilir. Kadın akdi ka­bul etmek isterse, araya bir fasıla girmeden kabul lafzı gibi bir lafı­zla akdi kabul etmesi şarttır.

 

Hul' akdinde icap ve kabul lafzı arasında uyum olmalıdır. Örne­ğin koca karısına: "Bin lira karşılığında seninle hul' yaptım." der karısı da: "İki bin lira karşılığında kabul ettim." der veya bunun ak­si olursa veya koca: "Seni üç talâkla bin lira karşılığında boşadım." der kadın: "Bin liranın üçte biri ile bir talâk kabul ettim." derse, lafı­zlar arasında muhalefet olduğu için akid gerçekleşmiş olmaz.

 

Koca karısına: "Bin lira karşılığında üç talâkla seni boşadım." der, karısı da: "Bir talâkı bin lira karşılığında kabul ettim." derse, en sahih kavle göre üç talâk vaki olur ve kadının kocasına bin lira be­del vermesi vacib olur. Koca: "metâ/ne zamanki" veya "ne zamanki bana ödersen" gibi şarta bağlı bir lafızla talâka başlarsa, bu şarta bağlı boşamadır. Bu akidden kocanın cayma hakkı yoktur. Kabul lafzının olması ve malın aynı mecliste ödenmesi şart değildir.

 

Şayet koca "in/eğer" ve "iza/...zaman, vakit" edatlarını kulla­narak "Bana ödediğin zaman." derse, bu da talik sayılır. Fakat bede­lin acilen verilmesi şarttır. Çünkü bu edatlar olumlu cümlede kul­lanıldıklarında acillik ifade ederler. Şayet kadın bu edatları kullanıp boşamayı isteyerek söze başlar ve koca ona icabet ederse, bu ciâle nevi ile karışık bir bedelleşme akdi olur. Koca akdi kabul etmeden kadın cayabilir. Kocanın buna acilen icabet etmesi şarttır.

 

Kadın kocasına "Beni üç bin lira karşılığında üç talâk ile bo­şa." der, koca da bin liranın üçte biri ile bir talâkla boşarsa, üçte bir karşılığında bir talâk vaki olur. Bir kimse karısı ile hul' akdi yapar veya bir mal karşılığında boşarsa, geri dönme hakkı olmaz. Şayet koca karısına dönmeyi şart koşarsa, bu ric'i talâk olur ve bir bedel söz konusu değildir. Bir kavle göre ise kadın mehri misil karşılığın­da bain talâkla boşanır.

 

Kadın kocasına: "Beni şu kadar mal karşılığında boşa." der ve ondan sonra mürted olur da kocası kabul ederse, bu durumda bakılır: Kadının dinden çıkması cinsel ilişkiden önce veya sonra ise ve iddeti bitinceye kadar mürtedlikte devam ederse, mürtedlik ne­deni ile bain talâkla boşanır ve koca karısından bedel alma hakkına sahip olmaz. Henüz iddeti bitmeden İslam'a girerse, belirtilen bedel karşılığında boşanmış olur.

 

İcap ve kabul lafzı arasında kısa bir konuşma geçerse, akdin sıhhatine zarar vermez.

 

 

2. Hul Bedeli İçin Gerekli Olan Lafızlar

 

Bir kimse karısına: "Sen boşsun, şu kadar vermen gerekir" veya "Sende şu kadar malım var." der, kadın da daha önce kocasından bir mal talep etmemişse, ric'i talâkla boşanır. Kadın malı ister kabul etsin ister etmesin hüküm aynıolup kocasından bir mal alamaz. Koca: "Seni şu kadar mal karşılığında boşadım." sözü ile "Seni boşadığımı kast etmiştim." der, kadın da onu doğrularsa, en sahih kavle göre bu sözün hükmü: "Seni şu kadar mal karşılığında boşadım." sözünün hükmü gibidir. Ancak kadın daha önce zikrettiği mal karşılığında boşamayı talep ederse, zikredilen mal karşılığında bo­şanır.

 

Bir kimse karısına "Bana şu kadar mal vermen karşılığında boşsun." derse, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre bu: "Seni şu kadar mal karşılığında boşadım." cümlesi gibidir. Şayet kadın kabul ederse, boşanır ve kocasına bedel vermekle yükümlü olur.

 

Kişi karısına "Benim için zimmetine bin lira geçirirsen boş­sun." derse, kadın acele üzere zamin olup boşanır ve kocasına bin li­ra vermekle yükümlü olur. Koca "Meta" edatını kullanarak "Zamin olduğun vakit boşsun." derse, kadın malı zimmetine geçirdiği za­man boşanır. Bu durumda derhal kabul etmek şart değildir. Kadın bin liradan az bir miktara zamin olursa boşanmış olmaz. Bin lira ye­rine iki bin lira tazmin ederse boşanır.

 

Erkek karısına: "Benim için zimmetine bin lira geçirirsen ken­dini boşa." der kadın da : "Kendimi boşadım ve zimmetime geçir­dim." derse, boşanmış olur veya bu sözün aksini söylerse yani önce, "Zimmetime geçirdim." sonra da "Kendimi boşadım." derse, bin li­ra karşılığında boşanmış olur. Bu iki cümleden birisini söylerse bo­şanmış olmaz.

 

Erkek talâkı bir malın verilmesine bağlar da kadın bu malı ona bırakırsa, boşanmış sayılır ve en sahih kavle göre mal erkeğin mülkiyetine geçmiş olur.

 

Erkek karışma: "Eğer malı bana teslim edersen boşsun." der­se, zayıf kavle göre bunun hükmü ita (vermek) kelimesinin hükmü gibidir. En sahih kavle göre ise, bu kelimenin hükmü talikin sair keİlmelerinin hükmü gibidir. Bu kelime ile mal erkeğin mülkiyetine girmiş olmaz.

 

Akid meclisinde malın erkeğe teslim edilmesi şart değildir. Ben diyorum ki, teslim alma kelimesi ile talâk ric'i olarak vaki olur. Malı teslim almak için kadının elinden zorla da oisa erkeğin malı alması şarttır. Allah daha iyi bilir.

 

Bir kimse talâkı bir köle almak şartına bağlar ve köleyi selem akdinde geçen niteliklerle nitelerse de, kadın aynı şartları taşıma­yan bir köle verirse, boşanmış olmaz veya aynı şartları taşıdığı hal­de ayıplı bulunursa koca köleyi geri verir ve bunun yerine mehri mi­sil alır. Bir kavle göre ise sağlam kölenin kıymetini alır. Koca bir köleyi vermek karşılığında boşamayı şart koşarsa, karısı herhangi bir köle karşılığında boşanır. En sahih kavle göre gasp edilmiş köle karşılığında talâk vaki olmaz ve koca mehri misil alabilir.

 

Erkek bir talâka sahip olur da kadın: "Bin lira karşılığında be­ni üç talâkla boşa." der, erkek de onu bir talâkla boşarsa, bin lirayı hak etmiş olur. Zayıf kavle göre ise bin liranın üçte birini hak etmiş olur. Başka bir kavle göre ise kadın durumdan haberdar ise bin lira verir, haberdar değilse üçte birini öder.

 

Kadın bin lira karşılığında boşanmayı talep eder de kocası onu yüz lira karşılığında boşarsa, talâk yüz lira karşılığında vaki olur. Zayıf kavle göre ise talâk vaki olmaz. Kadın: "Yarın beni bir lira karşılığında boşa." der, erkek de onu yarın veya bir gün öncesinden boşarsa, mehri misil karşılığında bain talâkla boşamış olur. Zayıf kavle göre ise talâk belirtilen mal karşılığında vaki olur.

 

Bir kimse karısına: "Eve girersen bin lira karşılığında boş­sun." der ve kadın kabul edip eve girerse, en sahih kavle göre belir­lenen mal karşılığında boşanmış olur. Bir vecih veya kavle göre ise mehri misil karşılığında boşanır.

 

Kadın ikrah etse de başka birisinin onun adına hul' akdi yap­ması sahihtir. Bu akid lafız ve hüküm açısından kadın tarafından yapılan hul' akdinin hükmü gibidir. Kadının vekilinin kadın adına hul' akdi yapma yetkisi vardır. Bir başkası bedeli kendi malından Ödemek şartı ile kocası ile hul' akdi yapmak üzere kadını vekil tayin edebilir. Bu durumda kadın isterse, kendi adına veya vekilinin adına                                                                                  akdi yapar. Bir kimse yalan söyleyerek hul' akdi yapmak üzere kadının kendisini vekil tayin ettiğini beyan ederek hul' akdi yapar­sa, kadın boşanmış olmaz.

 

Kadının babası onun adına hul' akdi yapma açısından yabancı kişi gibidir. Bedeli kendi malından ödeyerek akdi yapabilir. Baba ya­lan beyanda bulunarak kızının vekili veya velisi olduğu sıfatı ile kızının malı karşılığında hul' akdi yaparsa kızı boşanmış olmaz. Ba­ba kendi kendine kızının malı ile hul' akdi yaparsa, bunun hükmü gasp edilmiş mal ile hul yapmanın hükmü gibidir.

 

 

3. Hul' Akdinde Tarafların Anlaşmazlığı

 

 

Kadın kocasının kendisi ile hul' akdi yaptığını iddia eder de ko­cası inkar ederse, koca yemini ile birlikte tasdik edilir. Erkek karısı­na : "Seni şu kadar mal karşılığında boşadım." der, kadın da :"Beni karşılıksız olarak boşadm." derse, kadın boşanır ve bir bedel ver­mekle yükümlü olmaz.

 

Taraflar bedelin cinsi veya miktarı konusunda ihtilâfa düşer ve şahitleri yoksa, ikisi de yemin eder ve onlara mehri misil vacib olur.

 

Karı ve koca paranın bir nevini kast ederek hul' akdi yaparlar­sa, kast edilen paranın verilmesi lazım gelir. Bir kavle göre ise meh­ri misil lazım gelir. Şayet koca: "Bedel için dinarı kast etmiştik." der, kadın ise: "Dirhem veya fülûs kast etmiştik." derse, yukarıda geçen ilk kavle göre (bedelin cins veya miktarında ihtilâfa düşmek görünüşe göre) ikisi de yemin eder. ikinci kavle göre ise, (bedel kast edilmemiş meselede olduğu gibi) yemin etmeksizin kadının kocasına mehri misil vermesi vacib olur.