1. Namazın Vacib Olmasının Şartları
5. Namazın Rükün Ve Sünnetleri
Namazın
on üç rüknü vardır:
1- Niyet Etmek:
Farz namazı kılan kimsenin namazın fiilini kast etmesi ve kılacağı namazı öğle,
ikindi veya sabah namazı şeklinde belirtmesi vacibtir. En sahih kavle göre,
Yüce Allah'a izafe etmeksizin namazın farzhlığma niyet etmek vacibtir.
Eda
niyeti ile kaza namazını kılmak veya kaza niyetiyle eda namazını kılmak
sahihtir. Nafile niyeti ile vakti belli olan bir nafileyi kılmak veya daha
önce geçen farz namazların niyeti gibi (namazın fiilini kast etmek ve namazı
tayin etmek gibi) sebebi olan nafile namazlara niyet etmek sahihtir.
Nafile
olan namazın niyeti konusunda iki vecih vardır. Ben diyorum ki en sahih kavle
göre, nâfîle namazlarda nafileye niyet etmek şart değildir. Allah daha iyi
bilir. Mutlak (belli bir sebebe bağlı olmayan) nafile namazlarda namaz kılma
fiiline niyet etmek yeterlidir. Niyetin asıl yeri kalptir. Niyeti iftitah
tekbirinden az önce dil ile söylemek sünnettir.
2-
İftitah Tekbirini Almak: Muktedir olan kimse tekbiri "Allahu Ekber"
lafzı ile almalıdır. Ekber lafzına eklenen ve onu isim olmaktan çıkarmayan
eklemenin zararı olmaz, "el" takısını ekleyerek
"Allah'ül-Ekber" şeklinde tekbir almanın zararı yoktur. Keza en sahih
kavle göre, "Allahu el Celîlu Ekberu" şeklinde tekbir almanın da
zararı yoktur. En sahih kavle göre, "Ekberu Allahu" şeklinde tekbir
almak caiz değildir.
Tekbiri
arapça olarak alamayan kimse, kendi lisanına tercüme ederek telaffuz eder.
Muktedir olanın Arapça şekliyle öğrenmesi vacibtir.
Tekbiri
alırken elleri omuz hizasına kadar kaldırmak sünnettir. En sahih kavle göre
tekbiri almaya başlarken elleri kaldırmak sünnettir.
Niyeti
tekbire bitişik söylemek vacibtir. Zayıf kavle göre ise tekbirden önce söylemek
yeterlidir.
3- Kıyam:
Gücü yetenin namazı ayakta kılması vacibtir. Kıyamda omurga kemiklerinin dik
tutulması şarttır. Kıyam denilmeyecek derecede eğik veya bir tarafa meyil
ederek duranın kıyamı sahih değildir. Dik durma imkanı olmayıp duruşu rükûda
olanın duruşu gibi olan kimsenin kıyamı, en sahih kavle göre bulunduğu hal
üzere olur. Ancak rükûa varırken mümkün ise biraz fazla eğilir.
Bir kimse
kıyamı yapma imkanına sahip olur da rükû ve sücudu yapamazsa, ayakta durur rükû
ve sücudu imkan ölçüsünde yapar. Kıyamı yapamayan kimse, istediği şekilde oturarak
namazını kılabilir. En zahir kavle göre kıyamı oturarak yapanın iftiraş şeklinde
(sol ayağın iç kısmı üzerine) oturması bağdaş kurarak oturmasından
faziletlidir. İka şeklinde (kalçalar üzerine oturup ayakları dikerek oturmak,
sonra alın dizler önüne gelecek şekilde) rükûa varmak mekruhtur.
Rükûun
tam şekli kişinin alnını secde yerinin hizasına gelecek şekilde eğmesidir.
Oturma imkanı olmayan kimse, sağ yanına yaslanarak kıbleye doğru namazını
kılar. Aksi halde sırt üstü uzanarak imâ ile namazını kılar Kıyamda durma
imkanı olan kimsenin nafile namazları oturarak kılması, keza en sahih kavle
göre uzanarak kılması caizdir.
4-
Kıraat: Tahrim tekbirinden sonra iftitah duasını okumak sonra da euzuyu çekmek
sünnettir. İftitah duası ve euzu gizli okunur. Mezhep alimlerince kabul edilen
rivayete göre, her rekâtta euzuyu okumak sünnettir. Fakat birinci rekâtta
okumak müekked sünnettir. İftitah duası şudur:
Her
rekâtta fatihayı okumak farzdır. Ancak mesbûk olan kimse yetiştiği rekâtın
fatihasını okumayabilir.
Besmele
fatihadan bir ayettir. Fatihanın şeddeleri de fatihadan sayılır. Bu şeddeler on
dört tanedir. "Dad" harfinin yerine "zı" harfi telaffuz
edilirse, en sahih kavle göre kıraat sahih olmaz.
Fatihayı
nazil olduğu tertip üzere ve art arda okumak vacibtir. Ayetler arasında bir
zikir okunursa art arda okuma kesilmiş olur. Okunan zikir imanım kıraati için
"amin" demek ve imamın kıraatim açmak için bir ayeti telkin etmek
gibi namazla ilgili bir zikir ise, en sahih kavle göre muvalat kesilmiş olmaz.
Uzun bir sessizlik keza en sahih kavle göre kıraati kesmek kastı ile olan kısa
bir sessizlik muvalatı keser.
Fatihayı
bilmeyen kimse art arda olan yedi âyeti okur. Peş peşe olan yedi âyeti
okuyamayan, ayrı ayrı olan yedi âyeti okur. Ben diyorum ki; esah olan ve
İmamın görüşüne göre art arda olan yedi âyeti okuyabilenin ayrı ayrı yedi âyeti
okuması caizdir. Allah daha iyi bilir. Yedi âyeti okuyamayan kimse bunun yerine
bir zikir okur. En sahih kavle göre fatihaya bedel olarak okunan zikrin
harfleri fatihanın harflerinden eksik olursa caiz olmaz. Kur'an ve zikirden
bir şeyi güzelce okuyamayan kimse fatihayı okuyacak kadar bekler.
Fatihadan
sonra "mim" harfini hafifçe uzatarak "amin" demek
sünnettir, "mim" harfini uzatmadan "amin" demek de caizdir.
Cemaat imamla birlikte amin der. En zahir kavle göre, cemaat cehri olarak
imamla birlikte amin der.
Fatihadan
sonra bir sure okumak sünnettir. En zahir kavle göre, üçüncü ve dördüncü
rekâtlarda sure okumak sünnet değildir. Ben diyorum ki; İmamın görüşüne göre
mesbûk, üçüncü veya dördüncü rekâtta zammı sureyi okur. Allah daha iyi bilir.
Kıraatin
açıktan yapıldığı namazlarda cemaat sureyi okumaz. Bilakis imamın kıraatini
dinler. Cemaat imamın kıratını duymayacak uzaklıkta ise veya kıraat açıktan
yapılmıyorsa, en sahih kavle göre cemaat fatihadan sonra bir sure okur.
Sabah ve
öğle namazında Hucurat suresi gibi tival-ı mufassal denilen uzun bir sureyi
okumak; ikindi ve yatsı namazlarında Şems suresi gibi orta uzunlukta bir sureyi
okumak; akşam namazında ise kısar-i mufassal denilen Asr suresi gibi kısa bir
sureyi okumak sünnettir. Cuma günü sabah namazının ilk rekâtında Secde ve
ikinci rekatında dehr suresini okumak sünnettir.
5- Rükûa
Varmak: Rükûun en azı ellerin ayası diz kapaklarına yetişecek kadar eğilerek,
eğilme ile kalkmayı birbirinden ayırt edecek derecede itminan yapmaktır. Rükûa
rükûdan başka (korku ve benzeri gibi) bir sebeple eğilmemek şarttır. Bir kimse
tilâvet secdesi için eğilir de bunu rükû yerine sayarsa yeterli olmaz.
Rükûun
tam şekli ise şöyledir: Sırt ile ense aynı hizada dümdüz ve dizler dimdik
tutulur. Eller de diz kapaklarını tutmuş vaziyettedir. Parmakların aralan
kıbleye doğru açık tutulur. Rükûa eğilirken tekbir alınır ve eller tahrim
tekbiri alınırken kaldırıldığı gibi kaldırılır. Rükûda üç defa: "Sübhâne
Rabbiye'l Azîm" denilir. İmam bu tesbihi üç defadan fazla almaz. Münferit
olanın bu tesbih'e şu duayı eklemesi sünnettir: (........)
6-
I'tidal Yapmak: Rükû'dan kalkıp sükunet göstererek ayakta dimdik durmaktır.
Rükûdan kalkarken i'tidalm dışında bir şey kast edilmemelidir. Bir kimse
korkarak doğrulur ve bunu i'tidal yerine sayarsa yeterli olmaz.
İmamın
kunut duasını okurken tekil olan zamirleri çoğul halde okuması sünnettir.
"İhdini" zamirini "İhdina" şeklinde okumak gibi. En sahih
kavle göre, kunutun sonunda Resûlüllah'a salât ve selâm getirmek ve kunutu
okurken elleri havada açık tutmak, sonunda elleri yüze sürmemek ve imamın
kunutu sesli okuması sünnettir. İmam kunutu okurken cemaat dua olan kısmı için
amin der. Medih ve sena kısmını kendisi de okur. Medih ve sena kısmı "fe
inneke takdi" cümlesinden itibaren başlayıp sonuna kadar devam eder.
Cemaat imamın sesini duymazsa, kunutu kendisi okur. Bir belanın nüzulü halinde
sair farz namazların son kıyamında da kunutu okumak sünnettir. Meşhur kavle
göre mutlak şekilde (belanın olmadığı zamanda) kunut okunmaz.
7- Secde
Etmek: Secdenin en az miktarı, alnın bir kısmını açık olarak secde edilecek
yere koymaktır. Bir kimse kendisine bitişik bir şey üzerine secde eder ve bu şey
onun hareketi ile hareket etmezse caizdir. En zahir kavle göre secde ederken
elleri, dizleri ve ayakları yere koymak vacib değildir. Ben diyorum ki; en
zahir kavle göre bu organları yere koymak vacibtir. Allah daha iyi bilir.
Secdede
itminan yapmak, kafanın ağırlığını secde yerine ulaştırmak ve secdeye secdeden
başka bir sebeple eğilmememiş olmak vacibtir. Namazı kılmakta olan kişi yere
düşerse, onun tekrar kıyama dönmesi vacibtir. En sahih kavle göre secde ederken
alt tarafın (kalça kısmının) üst taraftan (omuz kısmından) yüksek tutulması
gerekir.
Secdenin
tam şekli ise şöyledir: Eller kaldırümaksızm eğilmek üzere tekbir alınır; sonra
sırasıyla dizler, eller,alın ve burun yere değecek şekilde yere konur. Secdede
iken üç defa: "Sübhane Rabbiye-l a'la" denir. Tek başına namaz kılan
kişi ve cemaati uzun dua okumaya razı olan imam, bu tesbihe şu duayı ilâve
edebilir.
Secdede
eller omuz hizasına gelecek şekilde yere konur. Parmaklar birbirine bitişik ve
kıbleye doğru açık tutulur. Dizler birbirinden ayrık, karın ise uyluklardan
uzak tutulur. Rükû ve secdelerde dirsekler yanlardan uzak tutulur. Kadın ve
ersel rükû ve secdelerde azalarını birbirine bitiştirir,
8- İki
secde arasında oturarak sükunet göstermek: Secdeden kalkarken oturmaktan başka
bir şeyi kast etmemek vacibtir. Her iki secde arasındaki oturuşu ve itidali
uzatmamak da vacibtir.
Her iki
secde arasındaki oturuşun tam şekli şöyledir: Tekbir alınarak baş secde
yerinden kaldırılır ve iftiraş denilen şekilde oturulur. Eller uyluk kemiği
üzerine diz kapağına yakın konur. Parmaklar kıbleye doğru açık tutulur ve şu
dua okunur:
Sonra
aynı şekilde ikinci secde yapılır. Meşhur kavle göre, her rekâtta kendisinden
sonra kıyam olacak ikinci secdeden sonra hafif bir oturuş yapmak sünnettir.
9- Son teşehhüdü okumak.
10- Son
teşehhüt için oturmak.
11- Son
teşehhütte Peygambere salât ve selâm getirmek.
Kendilerinden
sonra selâm varsa teşehhüdü okumak ve teşehhüt için oturmaların her biri birer
rükün sayılır. Kendilerinden sonra selâm yoksa, her biri birer sünnettir.
İlk
teşehhüt için yapılan oturuş ne şekilde olursa olsun caizdir.
Fakat
birinci teşehhütte iftiraş şeklinde oturmak sünnettir, iftiraş oturuşu şudur:
Sol ayak yatırılır ve yumru mafsal kemiği üzerine oturulur. Sağ ayak dikilerek
parmak uçları kıbleye doğru kırılır. Eller ve parmak uçları diz kapağı ile
aynı hizaya gelecek şekilde uyluklar üzerine konur. Son teşehhütte ise
teverrük şeklinde oturmak sünnettir. Teverrük oturuşu da iftiraş oturuşu
gibidir. Ancak teverrük oturuşunda sol ayak sağ ayağın altından çıkarılır ve
sol but yere bitiştirilerek oturulur. En sahih kavle göre, mesbûk olan ve sehiv
eden kişi son oturuşta iftiraş şeklinde oturur.
Her iki
teşehhütte sol el sol uyluk üzerine diz kapağına yakın konur. Parmaklar ayrık
ve kıbleye doğru serbest tutulur. Ben diyorum ki en sahih kavle göre,
parmaklar birbirine bitişik tutulur. Allah daha iyi bilir.
Sağ elin
durumuna gelince, küçük parmak, kuluçka parmağı ve orta parmak yumulur. Şahadet
parmağı ise serbest bırakılır. Teşehhütte şehadet kelimesi okunurken
"İllallah" lafzında şahadet parmağı kaldırılır. Parmak sağa sola
hareket ettirilmez. En zahir kavle göre, baş parmak şahadet parmağına
bitiştirilir. Bunun şekli Arapçadaki elli üç rakamı şeklindedir.
Son
teşehhütte Peygambere salât okumak farzdır. En zahir görüşe göre birinci
teşehhütte salât okumak sünnettir. En sahih kavle göre, birinci teşehhütte
Peygamberin âline salât okumak sünnet olmayıp son teşehhütte sünnettir. Zayıf
kavle göre ise vacibtir.
Teşehhüdün
mükemmel olanı meşhurdur. Bu da İbn-i Abbas'tan rivayet edilen hadiste geçen
metindir.
Teşehhüdün
kısa metni ise şudur:
Son
teşehhüdün sonunda Peygambere ve âline okunan salâtm en kısa şekli ise
şöyledir:
Son
teşehhütte bu salâtı "Hamîdün mecîdün" lafzına kadar okumak
sünnettir. Keza salâttan sonra bir dua okumak da sünnettir. Resûlüllah (a.s.)
dan nakledilmiş bir duayı okumak, diğer duaları okumaktan faziletlidir. Bu
dualardan bir tanesi şudur: "Allahümmağfır li ma kaddemtu vema
ahhartu..." Duanın teşehhüt ve salât miktarından kısa olması sünnettir.
Teşehhüt
ve salâtı Arapça olarak okuyamayan tercüme ederek okuyabilir. Ayrıca mendup dua
ve zikirleri de tercüme ederek okuyabilir. En sahih kavle göre, Arapça
okuyabilen kimse dua ve zikirleri tercüme ederek okuyamaz .
12- Selâm
vermek: Selâmın en kısa şekli: "es-Selamu Aleyküm" şeklindedir. En
sahih kavle göre: "Selamün Aleyküm" şeklinde selam vermek caizdir. Ben
diyorum ki en sahih olan ve imamın görüşüne göre, selâmı bu şekilde vermek caiz
değildir. Allah daha iyi bilir.
Selâm
verirken namazdan çıkış niyetini söylemek vacib değildir. Selâmın tam şekli
ise şöyledir: "Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi"
Selâm,
sağa ve sola olmak üzere iki defa verilir. Birinci defa sağ yanak arkadan
görülecek şekilde baş sağ tarafa çevrilir, ikinci defa sol yanak arkadan
görülecek şekilde baş sola çevrilir. Selâm verirken sağ ve soldaki meleklere,
ins ve cinlere selâm vermeye niyet edilir. İmam cemaate selâm vermeye, cemaat
da onun selâmını almaya niyet eder.
13-
Rükünler arası sıraya uymak: Bir kimse (rükûdan önce secdeye varmak gibi)
sırayı kasten terk ederse namazı batıl olur. Bir rüknü sehven terk ederse, terk
ettiği rükünden sonra yapacağı fiiller namazdan sayılmaz. Terk ettiği rüknü
benzerini yapmadan Önce hatırlarsa sehiv ettiği rükne hemen döner. Benzerini
yaptıktan sonra hatırlarsa onunla rekâtı tamamlar, namazın geri kalan kısmını
kılar ve namazın sonunda sehiv secdesi yapar.
" Bir kimse namazın sonunda son
secdelerden birini yapmadığından emin ise bir secde daha yapar ve
teşehhüdü tekrar okur. Son rekâtın
değil de başka bir rekâtın secdesini yapmadığından emin ise bir rekât daha
kılması lazımdır. Keza her hangi secdeyi '.
yapıp yapmadığından şüphe ederse, bir rekât daha kılar ve sonunda sehiv
secdesi yapar, ikinci kıyamda bir secdeyi terk ettiğini hatırlarsa ve yaptığı
secdeden sonra oturmuşsa, hemen secdeye varır. Zayıf kavle göre, bu oturuşu
istirahat oturuşu niyetiyle yapmışsa secde için kafi gelmez. Secdeden sonra
oturmamışsa, sükunetle oturur ve secde eder. Zayıf kavle göre ise yalnız secde
eder.
Bir
kimse, dört rekâtlı bir namazın sonunda iki veya üç secdeyi terk ettiğini
hatırlar da yerlerini hatırlamazsa, iki rekât daha kılması vacibtir. Dört
secdeyi terk ettiğini hatırlarsa bir secde yapar ve sonra iki rekât kılar. Beş
veya altı secdeyi terk etmişse üç rekât kılar. Yedi secdeyi terk etmişse bir
secde yapar ve üç rekât kılar.
Ben
diyorum ki; namaz kılanın secde edeceği yere devamlı bakması sünnettir. Zayıf
kavle göre namaz kılan kimsenin gözlerini
kapatması mekruhtur. Bir zarar görme korkusu yoksa, gözlerini kapatması
bence mekruh değildir.
Namazı
huşu ile kılmak, zikirlerin manasını düşünmek, namaza şevk ile başlamak, kalbi
dünya ile ilgili işlerden kesmek, sağ el ile sol eli bilek kısmından tutarak
elleri göğüs altına koymak, secdede bir dua okumak, secdeden ve oturuştan
kalkarken ellere dayanarak kalkmak, en sahih kavle göre birinci rekâtın kıratını
ikinci rekâtın İcraatından uzun yapmak, namazdan sonra zikir ve dua okumak ve
nafile namazları farz namazın kılındığı yerden başka bir yerde kılmak
sünnettir. Nafileleri (namaza tabi sünnetleri) evde kılmak daha faziletlidir.
Saffın arkasında
kadınlar varsa, onlar çıkıncaya kadar beklemek sünnettir. Camiden ayrılan
kimsenin ihtiyacı olan yöne doğru gitmesi, ihtiyaç duyduğu bir yön yoksa sağ
yöne doğru gitmesi sünnettir.
İmam
selâm verince iktida son bulur. Cemaat isterse dua ve benzeri zikirlerle meşgul
olur ve selâmı sonra verir. İmam sadece bir selâm verirse cemaat iki selâm
verir. Allah daha iyi bilir.
6. Namazın Sahih Olmasının Şartları
7. İbadete Engel Olmayan Pislikler
9. Namazda On Tarafa Sütre Koymak
I. GİYİLMESİ HARAM OLAN ŞEYLER