B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)
Sulh, iki
kişi arasındaki anlaşmazlığı kaldıran akiddir. İki kısma ayrılır.
A- Davacı
ile davalı arasında yapılan sulh. Bu da iki kısımdır:
1- İkrar üzere yapılan sulh: Üzerinde sulh
yapılan hak, dava edilmeyen bir ayın ise, bu sulh lafzı ile satış akdi
yapmaktır. Böyle bir sulhta satış akdinin hükümleri gerçekleşir. Örneğin, Şüf a
hakkı, ayıplı olanı iade etmek, teslimden önce malda tasarruf yapmamak, her iki
mal ribevi ise aynı mecliste teslim almak gibi.
Üzerine
sulh yapılan hak, evde kiraya oturmak gibi bir menfaat ise bu, sulh lafzı ile
icare akdi yapmaktır. Böyle bir sulhta icare-nin hükümleri geçerli olur.
Sulh dava
edilen malın bir kısmı üzerine yapılırsa, geri kalan kısım malı elinde
bulundurana hîbe edilmiş sayılır. Burada hibenin hükümleri geçerli olur. Böyle
bir sulhu satış kelimesi ile yapmak sahih olmaz. En sahih kavle göre sulh
kelimesi ile hîbe akdi yapmak caizdir.
Bir kişi
aralarında anlaşmazlık olmaksızın bir kimseye: "Evin için şu kadar mal
karşılığında benimle sulh yap." derse, en sahih kavle göre böyle bir sulh
akdi geçersizdir. Ama borca karşı verilecek bir mal üzerine sulh akdi
yapılırsa, bu sahihtir. Borç ve mal altın karşılığında gümüş almak gibi ribevi
ise, bedeli aynı mecliste almak şarttır. Borç veya karşılığı ribevi olmayıp
borcun bedeli bir mal ise, en sahih kavle göre bedeli aynı mecliste almak şart
değildir. Malın bedeli borç ise, borcun miktarını aynı mecliste belli etmek
şarttır. Bedeli aynı mecliste almak hususunda iki vecih vardır. Davacı borcun
bir kısmı üzerine sulh yaparsa geri kalan kısımdan borçluyu ibra etmiş olur.
Sulh akdi
ibra, hatit (indirim), ıskat (düşürme) ve benzeri lafızlarla yapılırsa
sahihtir. En sahih kavle göre sulh lafzı ile sulh akdi yapmak caizdir.
Ödeme
zamanı gelmiş borcun aynısını vade ile ödemek üzere sulh yapmak veya bunun
aksini, yani vadesi gelmemiş borcu peşin vermek üzere sulh yapmak geçersizdir. Kişi,
kendi isteği ile vadeli olan borcunu peşin vermek isterse bu caizdir.
Davacı
peşin olan on lira borcundan beş lirasını peşin almak ve geri kalan beş liradan
vazgeçmek üzere sulh yaparsa, beş lirayı peşin alır. Bunun aksi ise
hükümsüzdür. Yani davacı, vadeli olan on lira borcunun beş lirasından vazgeçip
beş lirasını peşin almak üzere sulh yaparsa caiz olmaz.
2-Inkar
üzere yapılan sulh: İddia edilen malın inkarı üzerine yapılan sulh geçersizdir.
Keza malın bir kısmının inkarı üzerine yapılan sulh da en sahih kavle göre
geçersizdir. Meselâ; davalı davayı inkar ettikten sonra davacıya: "İddia
ettiğin ev üzerine benimle sulh yap." diye ikrarda bulunursa; malı
inkardan sonra yapılan bu ikrar, en sahih kavle göre ikrar sayılmaz.
B- Davacı
ile yabancı arasında yapılan sulh: Yabancı (davacı ve davalı dışındaki üçüncü
bir şahıs) davacıya gelerek: "Sulh yapmak üzere davalı beni vekil tayin
etti. Senin onda bulunan borçlarını itiraf etti." der ve davacı ile sulh
yaparsa bu akid sahihtir.
Yabancı
kendi adına sulh yaparak davacıya: "Davalı beni vekil tayin etti. Senin
hakkını itiraf ediyor." derse böyle bir sulh yabancı adına sahih olur.
Sanki malı satın almış gibidir.
Davalı
davayı inkar eder ve yabancı inkarının geçersiz olduğunu söylerse bu, gasp
edilmiş malı satın almak hükmündedir. Bu takdirde sulh, mal sahibi malı alacak
güçte olup olmayacağına göre tespit edilir. Mal sahibi malı alabilecek güçte
ise sulh sahih olur, aksi halde sahih değildir. Yabancı, davalının inkarının
geçersiz olduğunu söylemezse, (ister kendi adına isterse davalı adına yapılmış
olsun) batıl olup geçersizdir.
H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK
R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)
S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)