B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)
Rehin
akdi, satış akdinde olduğu gibi icap ve kabul lafzı ile sahih olur. Akid
esnasında malı önce vermek gibi akdin gerektirdiği veya şahit bulundurma gibi
akdin maslahatı için olan veya herhangi bir amacı olmayan bir şartı koşmak
akdi bozmaz.
Akitte koşulan
şart, rehin alan için zararlı ise akid batıl olur. Rehin alan kimsenin
rehineden istifade etmesi gibi kendisine yararlı, fakat rehin bırakana zarar
veren bir şeyi şart koşarsa bu şart geçersizdir. Keza en zahir kavle göre akid
de geçersizdir.
Rehineden
elde edilen fazlalığın rehin bırakılması şart koşu-lursa, en zahir kavle göre
şart geçersizdir. Şart geçersiz olunca akid de geçersiz olur. Rahin ve rehine
alan mutlak tasarrufta bulunmaya ehil olmalıdır. Buna göre veli, çocuk ve
delinin malını rehine veremez ve onlar adına rehine alamaz. Ancak bir zaruret
veya belli bir fayda varsa, onlar adına rehin akdinde bulunabilir.
Rehinede
bulunması gereken şartlar şunlardır:
En sahih
kavle göre, rehinenin ayın (mal) olması şarttır. Borç gibi ayın olmayan menfaatleri
rehin bırakmak sahih olmaz. Ortak malı (muşaa), çocuğu dışında yalnız cariyeyi
veya annesi dışında yalnız çocuğu rehine bırakmak sahihtir. Cariye çocuğu ile birlikte satılırsa, ücret
her birinin değerine göre taksim edilir. En sahih kavle göre cariyeye tek
başına değer biçilir. Sonra çocuğu ile birlikte değer takdiri yapılır. Her iki
değer arasındaki fark, çocuğun değeridir.
Cani ve
mürtedin rehin bırakılmasının hükmü, bunları satmanın hükmü gibidir. Kendisi
ile tedbir akdi yapılmış köleyi veya azat edilmesinin bağlandığı sıfatın borcun
ödeme vaktinin girmesinden önce gerçekleşmesi mümkün olan köleyi rehine
bırakmak, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre geçersizdir.
Rehine
bırakılan mal kısa zamanda bozulan bir mal ise, bu takdirde: Yaş hurma gibi
kurutma imkanı varsa kurutulur. Kurutma imkanı olmayan malı ise, peşin veya
henüz bozulmadan vadesi giren borç için rehine bırakmak veya satıp parasını
rehin bırakmayı şart koşmak caizdir. Bu durumda : Rehinenin bozulma korkusu
varsa, satılır ve parası rehine olarak bırakılır. Şayet rehin eden böyle bir
rehinenin satılmamasmı şart koşarsa, rehin akdi sahih olmaz. Rahin rehineyi
mutlak şekilde vermişse, en zahir kavle göre akid fâsid olur. Rehine alan kimse
henüz borç vakti girmeden rehinenin bozulup bozulmayacağını bilmezse, en zahir
kavle göre akid sahihtir.
Rehine
bırakılan buğdayın çürümesi gibi, çabuk bozulmayan bir mal rehine bırakılır da
onu bozan bir arıza meydana gelirse, bununla akid derhal fâsid olmaz.
Rehine
bırakmak üzere bir malı âriye (ödünç) almak caizdir. Bu şekildeki rehine bir
kavle göre ariye olur. En zahir kavle göre bu durumda borcun tazmini âriye
alman mala taallûk eder. Bu sebeple, bir malı ariye alırken borcun cinsini
(altın, gümüş gibi), miktarını ve sıfatını (peşin veya tecilli olduğunu) iğreti
veren şahsa açıklaması şarttır. Keza en sahih kavle göre, rehineyi alan kişinin
zikredilmesi de şarttır. Bu şekilde rehin edilen mal rehineyi alanın eli
altında iken telef olursa, en zahir kavle göre rehine veren de alan da
tazminat ödemekle yükümlü olmaz.
Ödünç mal
rehine olarak teslim edildikten sonra ödünç veren kişi artık iğreti akdinden
cayamaz. Borcun Ödeme zamanı girer veya peşin olursa ödünç verene rehinenin
satışı için müracaat edilir. Borcu ödemese rehine satılır. Sonra ödünç veren,
rehinenin satıldığı parayı almak için rehineyi verene müracaat eder.
2. Rehin Akdinin Geçerli Olması
4. Rehin Akdinde Tarafların İhtilâfı
H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK
R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)
S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)